17 Nisan 2008 Perşembe

"A" MI DİYİM? "B" Mİ DİYİM? "C" Mİ DİYİM? NE DİYİM ŞİMDİ BEN?


Anneler, babalar, anne baba adayları, gelecekte çocuk yapmayı düşünen aday adayları… Yaklaşın hele bi ekrana iyice!

Müessesemiz hiçbir masraftan kaçınmadı ve sizler için bir test hazırladı. Bu test, iki çocuk için düzenlenmiş olup, siz kendiniz kendi çocuk sayınıza göre ayarlamalarını yapabilirsiniz. Biz en zorundan başlayalım istedik.

Testin bakalım kendinizi. Mükemmel ebeveyn olarak, kriz yönetiminde ne kadar başarılısınız.

1- Tam işlerinizi bitirmişsiniz ve okumaya can attığınız kitabı elinize almışsınız. Sevimli, mini mini yavrularınızın odasında bir gürültü kopuyor. Kitabınızı bırakıp yanlarına gittiğinizde görüyorsunuz ki: Bilgisayar yüzünden yine birbirlerine girmişler. Küçük yavrunuz gözyaşları içinde yerlerde tepinmekte, büyük olanı ise bir tane daha bilgisayar alın bıktım bu veletin zırıltısından, yeter artık şeklinde suratınıza çemkirmekte.

a) Küçüğü sevgi dolu bir kucaklayışla teselli eder, ona bir süre sonra ağabeyciğinin bilgisayarı kendisine bırakacağını biraz sabırlı olmasını söyler, büyüğe de şu an için yeni bir bilgisayar almalarının mümkün olmadığını ama en kısa zamanda bu isteğini gerçekleştirmeye çalışacağınızı anlatırsınız.

b) Küçüğü hemen ağlamayı kesmezse kendisini yatılı okula yazdırmakla veya evlatlık olarak vermekle tehdit eder, büyüğe de şehrin öteki ucundaki okuluna otobüsle gitmesi, okul harçlığı yerine evden kuru ekmek arası götürmesi ve on çift ayakkabı almak yerine önü yırtık ayakkabıyla gezmesi halinde artacak olan bayağı yüklü bir miktar parayla kendine bir bilgisayar alabileceğini söylersiniz.

c) Bilgisayarı her türlü alet edevatıyla birlikte toparlar, camdan dışarı fırlatır, “n’aaapıyosun komşuuu” diye böğüren komşulara “size neee” diye çemkirir, şöyle bir ferahlar, diğer odaya döner, kitabınızı gönül rahatlığıyla okumayı sürdürürsünüz.

2- Sabah evinizi derleyip toplayıp işe gitmişsiniz. Bütün gün yorulmuşsunuz, ayaklarımı uzatıp şöyle bir televizyon seyredeyim bu akşam, hayalleriyle evinize geri döndüğünüzde gördüğünüz manzara şöyle: Yerlerde camış pisliği şeklinde büklüm büklüm duran çamaşırlar, parçalanmış şamdanlar, şaftı kaymış örtüler, ortalığa saçılmış önürcek adam kartları, mobilyalara yapıştırılmış şimşek mekkuin çıkartmaları. Ayrıca kale olarak kullanılan duvarda asılı olan saatin yere düşen cam parçalarından biri de ayağınıza batıyor. Evinizin tüm odaları bir fil sürüsünü ağırlamış kadar kötü durumda. Üstelik mutfak tezgahına sıralanmış bardak çanaktan bu fillerin yemek yemiş olduğu da anlaşılıyor.

a) Sevgi dolu bir ses tonuyla biricik yavrularınıza, evi bu şekilde dağıtmalarının sizi çok yorduğunu, vaktinizi temizlikle geçiriyor olmaktan dolayı onlarla daha az ilgilenebildiğinizi ve asıl bunun için üzüldüğünüzü açıklar ve bir balerin edasıyla ve de gülümseyerek evi tekrar toparlarsınız.

b) Birinin eline süpürge, diğerine paspası tutuşturup evi onlara temizletir, üstelik pırıl pırıl olana kadar yemek de yok size diye suratlarına haykırır, siz de oturur bir güzel televizyonunuzu seyredersiniz.

c) Evi öylece bırakır, bakalım daha ne kadar pisletebiliyorsunuz anasını satayım. Yaşayın b.kunuzun içinde. Nasıl olsa belediye gelip temizler bir gün deyip, odanıza gider güzel bir uyku çekersiniz.

3- Hafta sonu büyük yavrunuzun arkadaşları gelmiş. Küçük fırlamanız onların yanında kalma konusunda ısrarlı. Bütün çabalarınız boşa çıkıyor. Burası benim de odam diyor da başka bir şey demiyor. Büyük sıpanız, hemen odalarımızı ayırın anneee şeklinde hönkürmekte.

a) Küçük ve sevimli yavrunuza, onun arkadaşları geldiğinde ağabeyciğinin odada durmasının kendisini rahatsız edeceğini, yaşıt olan çocukların bazen yalnız kalmak isteyebileceğini anlatır, büyük yavrunuza da evinizin şu an için ayrı bir odaya müsait olmadığını ama bu isteğini anladığınızı ancak kendisinin de sizi anlaması gerektiğini açıklarsınız.

b) Küçük veleti kolundan tuttuğunuz gibi odadan çıkarır, büyük dananıza da beğenmiyorsa kendisine ayrı ev tutmasını önerirsiniz.

c) Evde ne kadar çocuk varsa –buna kendinizinkiler de dahil- hepsini dışarıya postalar, hafta sonu, evin keyfini çıkarırsınız.

4- Sofradasınız. Özenip yemekler pişirmiş, yavrucaklarınızın doğru beslenebilmesi için en az bir saat de fazladan mutfak mesaisi yapmışsınız. Lakin büyük olanı ben aç değilim, bundan yemiycem diye mızmızlanıyor, öteki kendi tabağındaki sebzeleri yememekte direnirken , diğerinin tabağındaki sevdiği şeyleri nasıl olsa o yemiyor diyerek ha babam götürüyor.

a) Büyük yavrunuza, yemeğini yemen lazım. Bak öğünlerin düzensiz olursa, gelişmen yavaşlar ya çok zayıf ya da çok şişman olursun. Haydi yemeğini bitir lütfen şeklinde kibarca yaklaşır, küçük olana da bu tür tek çeşit beslenmenin ve aşırı yemesinin bu yaşlarda obezite başlangıcına sebep olabileceğini açıklar ve bütün çeşitlerden yeterince yemesini söylersiniz.

b) Zaten sizi düşünende kabahat, ne haliniz varsa görün diye sinirlenir, kalk tamam o zaman sofradan diye büyüğü kış kışlar, küçüğün önüne de ne kadar sevdiği şey varsa yığar, al zıkkımlan da çenen dursun deyip, yemeğinize devam edersiniz.

c) İkisinin tabağını da alır kafalarından aşağı geçirir, büyüğün yüzünden akan yoğurda bakıp, ahan da cacık oldun şimdi diye bir de dalga geçersiniz.

5- Hangi kanalı seyredecekleri konusunda anlaşma sağlayamamış yavrularınız birbirlerini yemekte. Biri, hep onun dediği oluyo, sanki evin kralı, şeklinde zırlayıp karşısındakine saldırırken, öteki, anne yaaa… valla fenalık geldi bunun abuk subuk çizgi filmlerinden , ben ananeme gidiyorum şekli yapıp bu arada hafiften kardeşinin etlerini burmaktadır.

a) İkisinin de sevebileceği bir program bularak ortak kararla oturup kardeş kardeş seyretmeleri konusunda onları ikna edersiniz. Üstelik birbirlerinin canını yakmanın hiç doğru bir davranış olmadığını anlatırsınız.

b) Ananene mi gidecen, hangi cehenneme gideceksen git beni sinirlendirme diye büyük danaya çıkışır, küçük sıpaya da odadan çıkmama cezası verirsiniz. Böylece kumandayı ele geçirip istediğiniz kadar zap yaparsınız.

c) Birinin eline uydunun kumandasını verir, diğerine de televizyonun kumandasını tutuşturur, hadi len başlayın kavgaya, altta kalanın canı çıksın şeklinde onları kılıç kalkan ekibi kıvamında salona kilitler, kendiniz de gider cilt bakımınızı neyin yaparsınız.

Eveeet sevgili dostlar. Şimdilik testimiz bu kadar. Devamı gelecek. Uzmanlarımız harıl harıl sizin için çalışmakta. Cevaplayın nasıl bir kriz yöneticisi ebeveyn olduğunuzu öğrenin. Değerlendirmeler mi? E onlar da aşağıda. Ama önce yanıtları belirleyelim. Haydi bakalım yaratıcı ve özgün çalışmalarınızı bekliyoruz.


Eğer sorulara genellikle “b” yanıtını vermiş iseniz, “oynatmaya az kaldı, doktorum nerde” moduna girmişsiniz demektir. Hemen kendinize bir tatil ayarlayıp, mümkün olan en uzak noktaya kaçmanızı şiddetle tavsiye ederiz. He… çocukları yanınıza almayı unutunuz.

Siz hemen her soruya “c” yanıtı vermeye meyilli arkadaşlar… Psikopata bağlamışsınız çoktan. Acilen tedaviye başlamanızı öneriyoruz. Tıp çok ilerledi. Allah’tan ümit kesilmez. Hee kimse vermedi yani “c” cevabını. Eminim öyledir.

İşaretlediğiniz seçenekler arasında “a” lar çoğunluktaysa, sizi tebrik ve de takdir eder, alnınızdan öperiz. Yakında çıkmaya başlayacak olan kanatlarınız kürek kemiklerinizde kaşıntı yapabilir. Bunun için bir krem tedarik etmenizi öneririz. İleride, yani çocuğunuz olduğunda da yine bu şıkkı işaretleyebilmenizi umarız.

Müessesemiz sizlere hayırlı günler ve de yavrularınızla birlikte mutlu bir hayat diler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder