28 Kasım 2013 Perşembe

Bize Ne Söylemeli? Ayşin Aksu


“Çok iyi gördüm seni” “Allah seni bize bağışladı”  “Bırak şu kanseri, başka şeyler konuşalım” “Kanser adını ağzına bile alma”, “Sen güçlüsün, nasilsa yenersin” gibi birçok söz üzebiliyor bazen bizleri.  İnsanların bizim için ne kadar üzgün olduklarını duymaya ihtiyacımız yok zaten biz de bu durumdan hoşnut değiliz.

 

İnsanların  bize ‘’çok üzgünüm’’ demesi bizi nasıl cevap vereceğimizi bilmediğimiz bir pozisyonda bırakıyor.  Biz kanser hastaları yalnızca çevremizdeki insanların bizi dinlemelerini istiyoruz. Yorum yapmadan DİNLENMEK…

 
Bize acımayın ve bizi göz ardı etmeyin
 

Kanserle Dans ailemizden bizlere söylenmemesi gereken sözler:


Burcu A. "Grip gibi birşey oldu. Herkesin mutlaka bir yakını kanser.

Derya Yılmaz A. Kemoterapinin yan etkilerini bünyenin hassas olmasına bağlayanlar var....

Şerife K. Ağlama ağlarsan hastalığın artar... '

Meral Güneş E. Tanıdığım yada az tanıdığım hatta göz aşinalığı bile olmadığım kaç kişinin “ vah vah çok üzüldüm duyunca” demeleri…

Özge Deniz A. Ağlamakta bir ihtiyaç, aslında bizim onlardan istediğimiz şey iyiyken bizi nasıl kabul ediyorlarsa kötü hissettiğimiz anları da kabul etsinler, bize nasılsın diye sorduklarında hep iyiyim dememizi değil kötüyüm dememizi de duymaya açık olsunlar ve korkularımızı ifade etmemize izin versinler…

-Sahi ne söylenmemeli bizlere? Mesela bana hep neyin var anlat diyorlar, anlatıyorum aman boş ver bu da geçer diyorlar.:))

Şerife K. Anlamayı denemek yerine sadece anlatmamıza izin versinler o kadar  korkuyorum, üzülüyorum, ağrım var... ve bir sürü şeyi anlatmamıza izin vermedikleri için yalnız yaşıyoruz ve bu yük çok ağır... yapmayın 
Dilay T. Aman hadi hadi... yanlış teşhis konulmuştur. İnsan kendi kendinin doktorudur.

Derleme: Ayşin Aksu

İçimizden Biri Selin Yürük ve Vesile Poyraz Yürük --Röportaj: Ayşin Aksu


·         Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Selin YÜRÜK 10/02/1991 Eskişehir doğumluyum. 4 kişilik çekirdek ailenin en küçüğüyüm. Deli-dolu, aklına koyduğunu yapan, inat bir yapım var. Bu inadım yüzünden çok şey kazandım ve kaybettim. Ama hep mutluydum, gülen yüzümü hiç bir zaman kaybetmedim. Çevrem antideprasan olarak görür beni, bu beni çok mutlu ediyor. Bu fotografı arkadaşım yapmış benim için sanırım özet geçmiş…
·         Kanserle dansa nasıl başladınız...
Bizim çok ilginç başladı kanserle dansımız, Aile hekimimiz ve ebemiz sayesinde başladı herşey… Kanserle dans eden annem.. 1966 doğumlu ve 2013 ün Şubat ayına kadar hiç mamografi çektirmemişti, bilmediğimizden değil ihmal etmekti bizimkisi.. Devlet Hastanesi birimi olan Keteme yönlendirdi hekimimiz.. Anneme meme kanseri teşhisi konuldu ama sevincimiz büyüktü erken tanı denildi. Kanserle dansımız bu şekilde başlamış oldu.. Annem kanserle dansını bitirsin istiyorum. Ama ben her zaman Kanserle Dans'ın içinde olacağım bunun sözünü de burdan veriyorum.
·         İlk hastalığı duyduğunuzda neler hissettiniz? Yakınlarınızın tepileri nasıl oldu?
18/06/2013 saat: 15:23 çok iyi hatırlıyorum. O gün ağbim ve bende gitmek istedik hastaneye ama annem kabul etmedi, babamla gitti. Her zaman güçlü göründüğü çocuklarının karşısında buna hazır değildi anladık.. Biz sahilde aldık haberi sıcak kumsalda deniz keyfi yapıyor gibi göründük o gün. Annem “kanserim” dedi gülerek.. Ben hemen ağbimin gözlerinin içine baktım ve gözlerimi o an sonsuza dek kapatmak istedim. Anneme her zamanki vurdum duymaz Selin olarak “buda geçer ne ki bu sana koymaz” dedim ve telefonu kapattım.. Sonrasında toparlanmamız gerektiğini ve güçlü olmamız gerektiği bilincine geri geldik.  Annemi gördüğümde yüzü gülüyordu bu bizi biraz daha rahatlatmıştı… Herkes destek, moral oldu anneme…Çok gözyaşı dökmedik, “hep gülmek ! gülmek ! gülmek ! “ dedik. Güleceğiz derken saçmaladığımız anlarda çok oldu Bu fotograf karesini ayıramayacak kanser…
 
 
       ·   Annenizin tedavisi hangi aşamada dans bitti mi?
Tedavimiz çok karıştı bizim. 6 kür kemoterapi ilacı alacaktı annem sadece 2 kür alabildik.. Damarlarımızı kullanamıyoruz. Trombolüze yani damarda pıhtılaşma var. Bundan dolayı zor, yorucu günler geçirdik. Katater portlar, Ankara'ya sevkler, yeni doktorlar bir sürü angare iş.. Şimdi kemoterapi için 28 günde iğne ve her gün tablet hap alıyor. Radyoterapi de aynı anda devam ediyor onuda yarıladık. Henüz tıp açısından dansımız bitmedi ama huzur moral ve güç açısından bitti diyoruz. Eğlenceli yanlarını bulup güzel vakitler geçiriyoruz.
·         Yeni dansa başlayanlara neler söylemek istersiniz?
Adı soğuk ve ilk duyulduğunda korkutucu gelebiliyor, bunu hepimiz yaşadık. Şunu unutmasınlar “10-20 yıl önce olsaydı evet korkularında hakkı olabilirlerdi. Ancak şimdi genel cerrahi, onkoloji ve psikolojik alanlarımız oldukça ilerledi. Umutlarını ve neşelerini kaybetmesinler” diyorum. Zaten bu hastalık neşeyi, gülmeyi, yeniden; her şeyi herkesi ne olduklarına bakmadan sevmeyi öğretiyor.(Bu resim kanserle dansın resmi; Kanserle Dans'ta tanıştılar Safiye Acar Tok 10 yılı aşkındır Kanserle Dans ediyor Annem Vesile Poyraz Yürük Yaklaşık 10 aydır.. Birbirlerine destek, moral, neşe olmaları en büyük sevincim ve mutluluğum )
 
·         Kanser sizin hayatınızı nasıl etkiledi, neleri değiştirdi?
Benim hayatımı 360 derece değiştirdi.. Hayatımda ani radikal kararlar alabilen biriy’di’m. Di'li geçmiş zaman kullanıyorum, artık değilim. Adımlarımı, kelimelerimi, bakış açılarımı çok farklı yönde değiştirdi, hassaslaştım. Bir arkadaşım bana 'küçük anne' tabirini kullandı. Evin, sülalenin küçük, şımarık, nazlı ve özgür kızı gitti yerine 'küçük anne' geldi, ne denli değiştirdiğini ve etkilediğini artık anlayın.
10 aylık bir süreç geçirdik kanserle dansta, önümüzde ne kadar süre var tam anlamıyla bitti demek için bilmiyorum. 10 aylık sürecin bana kattığı yeni bakış açım 'Gönüllülük' kavramı.. Ve bu gönüllülük ağını daha da geliştirmek, tabi ki bu konuda kendimi de.. (bu fotografta Kanserle Dans'ın ve Rümeysamızın en güzel hediyesi benim için ) 


·      Hasta ve yakınlarına söylemek istedikleriniz ?

Hastalara diyeceğim; bu dönemi en güzel şekilde.. keyifli, eğlenceli, mutlu bir şekilde geçirmeleri. Hasta yakınlarına diyeceğim; Kendimden biliyorum çok fazla hastanın üzerine düşmemeleri... O kadar abartmışım ki bunu, doktorumuzdan uyarı aldım. 'Kadını kendine bağlamışsın, sen olmazsan günlük yaşamını bile sürdüremeyecek hale gelmiş, ayrı kalmalısınız' dedi. Bazen bu tip hatalara, yanlışlara düşebiliriz. Bunun için her şeyi dozunda tutmak en sağlıklısı.. (uyarı almış olmasaydım bu fotografta annemi maskesiz göremezdiniz ) 


·         Tedavi sırasında karşılaştığınız sorunlar oldu mu? Oldu ise anlatır mısınız.

Olmaz mı, tabi ki oldu.. 1. evre gibi hele ki erken tanı sevincinde 1 ay süren sorunumuz oldu ve bizi başta annemi çok etkiledi. Moral olarak düştük. Kemoterapi zamanında ilk 2 kürümüzü rahatlıkla aldık. 3. kürde sorun yaşadık (o günler nasıl geçti hatırlaması bile şu anda gözlerimden yaşlara sebep) Trombülüze eğilim (kanda pıhtılaşma) kalıtsal olduğunu söyledi doktorumuz..  Katater port takıldı, kasık bölgesinden.. Kemo alımı günü porttan yine kemo alamadık defalarca 15 kez iğne ile canını yaktılar. Meğer ters takılmış 'Doktor hatası' sonrasında onu düzeltmek için yeniden bir operasyon bu kez de ameliyat ön hazırlığı olmadan enfeksiyon kapma riskini göze alarak 5 dakika içinde kendi kıyafetleriyle ameliyathaneye almaları yeter dedirtti! Bilgimiz dahilinde olmayan başka bir bölgeye portu uygulamaları.. Bununla ilgili hala hukuk savaşımızda devam ediyor. o günleri geride bıraktık. Toparlandık önemli olan da bu.    

·         Zor anlar yaşıyoruz, belkide bizi olgunlaştıran bu zorluklar...      
Kesinlikle ... Ayşin abla beni bu hastalıktan önce ve sonra tanısaydın değişimin bu denli olacağını tahmin bile edemezdin. Annemden çok konuşulan konu bu…

·         Tedavi sırasında şimdi sizi gülümseten bir olay yaşadınız mı?


 Bir çok olayımız var bizim.. hangi birini anlatmalıyım bilmiyorum. Günlük 4-5 lt su içiriyordum anneme sıvı gıdalarla bunu 7-8 lt 'ye ulaştırıyordum. Birgün doktorun odasındayız süreçten bahsederken Annem Vesile Poyraz Yürük aynen şu cümleyi kullandı 'Doktor bey kızımı görünce midem bulanıyor' Dr : (Şaşkınlıkla) 'nasıl yani' dedi Annem: 'Elinde hep su'yla geliyor'dediğinde. Bizdeki gülme görülmeye değerdi :))


Kemoterapiden dolayı dökülen saçlarından sonra annemin adı 'gabak'olmuştu şimdilerde yeni yeni çıkan ve uzamaya başladıkça kıvırcıklaşan saçlarından dolayı da 'marul ' oldu. Bir de fazla kilo alımı sonrası 'patates çuvalı' bunları duydukça annemdeki tepki ''evde bir manav görevi üstlendim pazar alışverişine çıkmayın'' oldu.


·         Son mesajınızı alabilirmiyim, kanserle dans edenlere neler söylemek istersiniz...

Bütün hastalarımızın Kanserle Dansını en güzel şekilde bitirmelerini isterim. Doğru bilinen yanlışları, yanlış bilinen doğruları yalın halde önümüze enfes bir menü halinde sunmaya çalışan başta Ebru & Esra Ablalarım olmak üzere arka planda olan bütün kanatsız meleklerimize sağlık ve güç diliyorum. Ayrıca Ayşin Ablacım sana da çok teşekkür ederim değerli zamanından ayırdığın için.. Her şeyi ve herkesi sevmek için neden aramayın.. Sevmek kötü bir şey değil , heleki söylemek hiç değil… İşte bu yüzden her zaman seni seviyorum diyebilin. Sizi seviyoruuuuuuuum. <3

25 Kasım 2013 Pazartesi

İçimizden Biri Nurşen Karadeniz --Röportaj: Ebru Tontaş

1) Sizi Nurşen Karadeniz'i ilk gÜnden beri sevgi dolu, çok duyarlı ve cocuklarla ilgili pek çok güzel organizasyonda öncülük ederken tanıyoruz. Kendinizi biraz anlatır mısnız?


Aslında Nurşen İnce karadenizime aşık olduğumdan karadeniz .... ordu perşembe 20 mayıs 1970 doğumluyum. 4 kardeşim anne baba orduda yaşıyor. 1991de evlendim 1993 te Tuğçem oldu yani ben anne oldum..

2003 şubatında evliliğimi sonlandırdım ve kızımla başbaşa muhteşem bir hayatın içinde iken 2004 14 nisanında ansızın hastaneye yattık.. Ve aslında yaşam yeni başladı ama bu yaşam başka bir yaşam .. hüznün mücadelenin ve şimdi ne olacak diye düşündüğüm gecelerin ardında güne gülerek ağlayarak hayatla dalga geçerek 9 ayımızı geçirdik ilk bahar yaz sonbahar kışı gördük ...

Ben uyandığım her güne kızımın gülüşünü görerek başlıyorum resmi karşımda ona günaydın çirkinim ben kalktım diyorum ve onu mutlu edeceğime söz veriyorum onunla yaşadıklarım çok güzeldi.

Geçmişte güzel anılar bırakalım ben torunlarıma anlatacağım derdim ... ama kısmet olmadı ben kullanıyorum güçlü olmak sa onun bana dediği bir sözdü.


2) Hep umut var mesajlarinizda nasil aydinlik bakiyorsunuz gune, nasil bardagin hep dolu tarafina odaklaniyor sunuz?

Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma... Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan... Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem... Son ana kadar vazgeçmem yaşamaktan... Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda.... Hiç birinde vazgeçmedim umutlarımdan... İçimde kıyametler kopsa da... Ben baharıyım yarınlarımın, Çiçek açarım her kışın ardından..

3) Kitabinizi okumayi merakla bekliyoruz.nasil tepkiler aldiniz okuyanlardan?

Kitabım çıkınca karadenize gittim orda çok yaygın olunca bu hastalık öncelikle onlarla paylaşmak istedim. Aldığım tepki ilk bakış üzülerek sonrası takdir ederek ilk okul mezunu beni kitap yazmam onlara çok garip geldi çoğunda acılı bir anne sonrasında ne yapabiliriz diye yardımcı olan insanlar…

Yıllar sonra kitabımı tesadüf alıp okuyan dostlar 19 mayıs tıp fakültesi hastanesinde tıp bayramı yeni mezun doktorların nette kitabımı bulup beni davet edip lösemili çocuklara nasıl yaklaşılır sunumu inanılmaz onurluydu dahada güçlendim kitabım bana kızım istediğini yerine getirmek için bir sebeb ve mutluluk hayata tutunma amacımı ortaya çıkardı .. Onun anılarııyla anmak ve bana güçlü olmayı öğreten bir yol oldu tepkilerle birlikte.....

4) Karadenız sevgısı ve sevdanızı anlatır mısnız?

Karadeniz  AŞK Karadeniz huzur Karadeniz kuş sesi yaprakların hışırtısı mis gibi kokusu .. karadeniz huzur bulduğum yeşili hızrçın dalgası kuşların farklı sesi gözümü kapatım mis gibi kokusunu içime çekip dalmak .sabahları sakin ve masmavi denizin kenarında yürümek bir bankta oturup çayını yudumlamak hep özlediğim hiç doyamadığım kavuşunca sevdam bitecek dediğim benim karadenizim .. meyvesi yemekleri yaşama tutunmaya çalışan güçlü insanları ormana karışıp doğanın bize sunduğu herşeyi ... karadeniz bende muhteşem AŞK VE ÖZLEM....

5) Harika! Ve son soru kanserle dans ailesine ne soylemek istersiniz.

Kanserle Dans ailesi benim içinde bir aile. Ne yaşadıklarını hissediyorum ve bana güç ve mutluluk veriyorlar. Severek devam ettiklerini yaşama tutunmak için sebebleri olduklarını biliyorum... Ne yapabilirim nasıl yanlarında olabilirim diye çok şeyler düşünüyorum inşallah ki yaparım  sizin sayfanıza katıldığım andan itibaren ben daha da kendimle barışığım dilerim ki kimse üzülmesin dilerim ki içinden gelen her anı yaşasınlar. Biraz uzun yazarak sizi yordumsa lütfen kusuruma bakmayın inanın ne geliyorsa elimden yapmaya hazırım ve mutluyum ... Sizlerle olmak onur benim için sevgi ve sağlıkla kalın ...
 
Beni acılı hatırlamayın ben mutlu ve güçlüyüm  birazda deli ...

Cok keyıflı bir sohbet oldu bu koca yurekli kadını ve tugcemizi biraz daha tanımak. Teşekkür ederiz.

 

24 Kasım 2013 Pazar

İLK TEŞHİS KONUŞDUĞUNDA NELER HİSSETTİNİZ? Derleme: Özge Arpaguş




Nilgün B.: Aslında kendime çokça sorduğum bir sorudur bu. Babamda yaşadık biz bu hastalığı iki sene önce ama hala bu soruya bir cevap bulmuş değilim. Bazen herşeyi oluruna bırakırım, zamanı beklerim diyorum, bazen de savaşırım diyorum. Ama bu soruya verecek cevap bulamadığımdan iki senedir doktora gitmedim.


Asmin G.: Şaşkınlık, endişe, korku… Neden ben gibi bir çok soru geldi gitti.


Burcu A.: Biz de annemde yaşamıştık. Benim aklıma ilk gelen şey ona nasıl söyleyeceğim ve onu yeneceğimize nasıl inandıracağım olmuştu.


Buket A.: Doktorun odasından ağlayarak çıktım. Tek başıma gitmiştim. Hastanenin önüne oturdum, bir paket sigara içtim. Diyeceksiniz ki faydası oldu mu? Hayır tabii ki. Çok korktum, tedavim bitti ama korkuyorum hala. Diken üstünde bir hayat bizimki ama herşeye rağmen hamdolsun


Serpa İ.: Buket hanım aynısını ben de yaptım. Ameliyat dedi doktor. Dışarı çıktım, yalnızdım, bir sigara yaktım. Aileme nasıl söyleyeceğim diye düşündüm ama Allahıma şükürler olsun 6 yıl oldu iyiyim. Darısı şifa bekleyen arkadaşlarıma. Yaşamak çok güzel.


Derya Y. A.: Hiç böyle bir şey duymamışım gibi davrandım. Sanırım şok etkisi yaptı ve kötü düşüncelere kendimi bir anda kapattım. Yok saymak daha kolaydı sanırım.


Ayşin A.: İlk şok oldum. Daha sonra oğlumun mezuniyetini ve evliliğini görmek istiyorum dedim. Allahım bana bunun için ek süre ver dedim. Ama geçti bunlar :)


Sinan Ö.: Ben bel fıtığından hastaneye gittim mr çektiler. Bir hafta sonra sonucu aldığımda beni dahiliyeye gönderdiler. Orda kan aldılar. Sabahtan eve geldim. 2 saat sonra evime karakoldan polis geldi ve acil hastaneye gitmemi söyledi. 22 haziran 2012’de gittiğimde hayatımın en acı olayını öğrendim. Zorla yatırdılar beni. 10 gün sonra izinle müsaade verdiler. O günden beri hayata tutunmaya çalışıyorum. Cenabı Allah herkese şifa versin.


Açelya A.: Doktorum bana patoloji sonucunu açıkladığında dünyanın ucundan düştüğümü hissettim. Tek başıma gitmiştim sonucu almaya. Doktorum Hasan Karanlık dünyanın en mükemmel doktoru. Olabilecek en uygun ve ılımlı şekilde söylediği halde düşmeye devam ediyordum. Dışarı çıktım, hastanenin bahçesinde kuytu bir köşe bulup oturdum. Ağlamaya başladım. Dünya artık yoktu, sevdiklerim yoktu, kızım yoktu, annem yoktu... Öyle bir düşmüştüm ki çıkmam imkansızdı ama içimdeki vazgeçmeyi bilmeyen yapı ertesi gün ayağa kaldırdı beni. Her zamankinden çok gülmeye ve umutlu yaşamaya başladım. Hep güldüm. Kemoterapiye giderken de, ameliyata giderken de, hastanede yatarken de. Şimdi beynime sıçramış. Onun tedavisini görüyorum ve her zamanki gibi gülmeye devam ediyorum. Delirmedim. Yüklerim ağır da gelmedi. Hayat bu her şey başımıza gelebilir. Benim felsefem şu; bu gece bile öleceksem, son nefesime kadar gülmeliyim, mutlu olmalıyım. Ne kadar duvara toslarsam, ne kadar yere düşersem düşeyim her zaman daha güçlü ayağa kalkmalıyım. Hayatın her anını mutlu yaşamalıyım. Bu bir seçim ve ben mutluğu, umudu seçiyorum.


Yüksel K.: Bana 3 ay bile yaşamaz dediler. Çok zor günlerdi. Ben buna hiç inanmadım ve buradayım.


Zeliha B.: Ne şaşırdım ne de korktum sadece şükrettim. Allahım iyiki ben oldum ya çocuğuma kocama kardeşlerime olsaydı, şükürler olsun sana dedim.


Zeynep K.: Önce ne düşüneceğimi bilemedim. Çocuklarım çok küçük diye düşündüm. Sonra alışıyor insan, onunla yaşamayı öğreniyorsun. Zor ama zoru başarmakta annelerin görevi bence. Ben de öyle yapıyorum.


Gülşen T.: Herşey yabancılaştı, başka bir boyuta geçmiştim sanki. Ben ben değildim. annem, babam ve kardeşlerim hatta arkadaşlarım sanki hepsi yabancıydı bana. 3-4 gün yemek yiyemedim. 55 kilodan 52 kiloya düştüm ama bu durum çok uzun sürmedi. Saygı değer hocalarıma kavuşunca Ankara’da, üstümdeki karabulut ve sis kalktı :)


Aydın B.: Bana da doktor hastayı öldürüp de getirmişsiniz dedi. Tahliller ve filmler sonucunda akciğer kanseri teşhisi kondu. Kitle 5 cmidi, az değil. Akciğerin solda ve kalbe yakın yerde. Ben kanseri bilmiyordum. En son doktor pet filmi çekeceğiz eğer başka yerde yoksa belki ameliyat ederiz.dedi. Baktım bilgisayara pet nedir diye, karşısında kanser taraması yazıyordu. O an kanser olduğumu anladım. Akşam birşey yemedim. sabah saat 10’da ilaç verdiler. Sonra 1 saat karanlık bir odada kaldım. Daha sonra filme aldılar, yaklaşık 24 dakika sürdü. 2-3 saat sonra cuma günüydü doktor geldi. Sonucu aldık. Başka yerde kitle yok dedi. Çarşamba günü heyet karar verecekti. Bu dediğim tarih Aralık 2010 Çarşamba günü. Heyet kararı ameliyattı. Biz de doktor arayışına girdik. Profesör doktor bana;  bak oğlum seni ameliyat edeceğim, kitleyi çıkarabilirsem çıkarırım, çıkaramazsam kapatırım dedi. Bende olur mu öyle şey dedim, kabul etmedim. Daha sonra 3 ay bitkisel ilaç kullandım. Bir aylık ilaçlar 1000 tl ama gittikçe ağrılarım dayanılmaz hal alıyordu. 3 ay sonunda yeter artık dedim. Bu 3 ay içinde 5 cm’lik kitlem 10 cmoldu. Daha sonra İzmir’de Ankara’da en iyi doktorlara gösterdim filmlerimi tahlillerimi. Bana bunu ameliyat edecek doktor yok dediler. Daha sonra Allah öldürmediği zaman bir çaresini veriyor. İstanbul’da bir doktor bulduk. Hatırlıyorum pazartesiydi. Doktor filmlerime tahlillerime baktı. Her şey ortada dedi, bu hastalık tehlikelidir şu olabilir bu olabilir demedi. Seni ameliyat edeceğim, aynı gün ayağa kaldıracağım dedi. Gerçekten de öyle oldu. 5 günde taburcu oldum. Yalnız taburcu olurken bana hem kemoterapi hem de radyoterapi gör dedi ama onkoloji doktorum beni ameliyat eden doktorun çok güzel ameliyat ettiğini radyoterapiye gerek olmadığını söyledi. Öğle yaptık. Kemoterapi yan etkilerinden sonra iyi oldum çok iyiydim. Ta ki 2013 şubatına kadar. Şubat ayında boynumda ağrılar başladı. Onkoloji doktoruma gittim film çekti. Hastalığım aynı yerde nüks etti. Hemen filmi beni ameliyat eden doktoruma gönderdim, baktı evet nüks etmiş dedi. Doktor bana; ben sana radyoterapi gör dedim görmedin dedi. Ne yapalım onkoloji doktoru öyle uygun gördü dedim. Neyse bu seferki kemiğe yapışıktı. Pet filmi çektiler başka yerde yoktu. Tekrar aynı yerden nisan 2013’te ameliyat oldum. 21 gün radyoterapi gördüm. Başka da bir tedavi görmedim. 3 yıl oluyor Allaha şükür iyiyim. Allah istemedikçe daldan yaprak düşmez, Allah istemedikçe insanın eceli gelmeden ölmez. ecel geldiği zaman da böyle ya hastalık ya başka bir şey sebep olur ölürüz. Bu noktada doktor seçimi çok önemli. Allah herkese şifa versin.


Perihan K. Ö.: Kanserle dansa 17 yaşımda başladım. Annemi bu hastalık yüzünden kaybedene kadar sürdü bu dans. Biraz ara verdim kendiminkini öğreninceye kadar. Dans yine başladı dedim. Aklımda tek şu düşünce vardı; anneme üzüldüğüm kadar kendime hiç üzülmedim. Hala dans ediyorum.Allah hepimize şifa versin. Bu hastalıkta tek ağladığım gün, saçımın elime geldiği gündü.


Asuman C.: Ben ultrason çekilirken gördüm kitleyi. Doktora kitlem kötümü dedim %75 öyle dedi. Bir ateş bastı tansiyon hastasıyım aynı zamanda. Kendi kendime kanserden değil tansiyondan öleceksin, kendine gel dedim. Düşünmeye fırsat kalmadan 2 gün içinde herşey oldu. Dünya iyisi harika bir onkoloğum var. Erhan GÖKMEN. Patoloğum Necmettin ÖZDEMİR ve cerrah Rasih YILMAZ. Benim şansım doktorlarımın insan doktor olmalarıydı.


Belma T.: Ben ilk duyduğumda tek başıma çıktım ağladım ağladım saatlerce ağladım. Son ağlayışım oldu. Kalktım ve savaştım. Hiç ümidimi kaybetmedim ve sizlerle tanıştım. Sevgi ablam var. Her umutsuzluğa kapıldığımda bana çok destek oldu.


Serap A.: Merhaba kanserle dans ailesi. Ben ilk defa yazıyorum. Benim oğlum göz bebeğim lösemi, teşhis haziranda kondu. İlk zamanları hatırlamak bile istemiyorum çok zordu çok. İnanamadım doktor çocuğunuz lösemi olabilir dediğinde. Dünyam altüst oldu, konduramadım oğluma. Doktora kızdım, nasıl kanser olur benim gözümün nuru yavrum diye. Tam 5 ay teşhis konamadı. Bu arada kemik iliği her defasında boş çıkıyordu. Biyopsi yapıldı, yeterli oran bulunmadı. Tabi bu arada yavrumun o çığlıklarıyla her defasında kahroluyordum. Allah kimseyi evladıyla sınamasın. Gecem gündüzüm duayla ve gözyaşı dökmekle geçiyordu. Her defasında  sonuç çıkmadıkça umutlanıyor bir yandan da çok korkuyordum ama değerleri hiç düzelmiyordu bu süreçte. Doktor bana; muhtemelen yavaş ilerleyen bir lösemi oğlun dedi. Ne kadarda kolay söylüyordu bunu. Dört ayın sonunda doktor bizi hemotoloji bölümüne yatırdı, kabus gibiydi. Bir daha oradan çıkamayacağımı hissettim. İkinci  biyopsimiz yapıldı, 28gün sonuç bekledik. Bu arada oradaki annelerle tanıştım, onları dinledim ve löseminin türlerini tedavi edilebildiğini öğrendim. Sonuca gerçekten hazırdım ve korkmuyordum. Nihayetinde teşhis kondu. İnanın bizim için o dönem daha zordu. Şimdi tedavimiz iyi gidiyor çok şükür. Tabi önce Allahın, sonra da canımız sevgili doktorumuz Müge GÖKÇE sayesinde hayırlısıyla atlatacağız. Harika bir doktor, herşeyden önce insan ve bir anne çok şanslıyız. Rabbim herkese şifa nasip etsin inşallah. Sevgiler



Yeşim Ö. Ö.: Ağladım ağladım… Yaradana sığındım. Malum sonun hemen şimdi mi olacağı kaygısını yaşadım. Yağmurlu geçen günlerde gökkuşağını hayal ettim. Bu durumun sadece benim için değil çevremdeki herkes için bir sınav olduğunu düşündüm. Bana verilen ömrü her zerresine kadar yaşamaya söz verdim Allahıma. Bir gece internette Kanserle Dans bloğuna oradan da facebook sayfasına ulaştım ve yalnız olmadığımı anladım. Beni bu güzel insanlarla buluşturduğu için Allahıma şükrettim.


Handan Ö. D: Ben daha önce birçok biyopsi yaptırmış, kitle aldırmıştım ve hepsi yağ bezesi çıkmıştı. Eylül 2008’de İstanbul’a gittiğimde bir tane daha aldırdım. 1 aydır hissediyordum fakat tüm kontrollerimi yaptıralı daha 6 ay olduğu için önemsememiştim. 2 gün sonra evime Kıbrıs’a döndüm. İlk defa içimi kemiren birşeyler vardı. Cuma günü kitle patolojiye gitmişti ve pazartesi faksla öğrendim. Kağıdı elime alır almaz anladım hemen. Arkadaşım olan doktorumu aradım. Ben ağladım o dinledi. Sonra eşimi aradım o haberi benden önce almış yanıma geliyordu. Eve gittik beni yalnız bırak ve kimseyi görmek istemiyorum dedim. Ağladım ağladım ağladım… Üç buçuk yıl sonra tekrar metastas yaptı. Hala birçok yerimde yaygın vaziyette ama bir daha hiç ağlamadım çünkü başaracağımı biliyorum!


Cem S. K.: Hiçbir şeyin değerinin olmadığını hissetmiştim.


Selin Y.: Ben annemin ilk teşhisi konulduğunda abimle beraberdim. Annemin yanında doktora babam da gitmişti. Annem arayıp kanserim dediğinde buda geçer dedim. Telefonu kapatıp abime söyledikten sonra ilk 1 saat hiçbir şey konuşmadık, birbirimizin yüzüne bakmadık. 1 saatin sonunda kendimize geldik ve neler yapılması gerekiyor, nasıl bir yol izleyeceğiz bunları araştırmaya başladık. Adını duyduğumuz ama yakınlarımızda ya da bizde olmadığı için sadece şifalar dileyip geçtiğimiz kanser artık annemizde var. Bunu daha önce yine sayfada söylemiştim benim en büyük keşkem; başımıza gelmeden keşke daha duyarlı olabilseymişim. Şimdi tek isteğim annemle beraber nice annelere ablalara abilere ve kardeşlerime moral olmak. Onlar için varoluşumu anladım. Bunu da güzel annem sayesinde buldum.


Özlem Ş. B: Bir kemik aynı yerden 2 defa kırılmaz dedim. O kemik aynı yerden 2 defa kırıldı.


İLK KEMOTERAPİSİNİ ALAN BİRİNE NELER SÖYLEMEK İSTERDİNİZ? Bölüm 2 --Derleme: Özge Arpaguş

Nazlı D. : Korkmayın o sizden korksun. Sizi alt edemeyeceğini gösterin, hadiii azimle.

Sevgi F. G.: Cesaret diyorum ilk. Kafanda büyütmeyeceksin, bana ne oldu demeyeceksin. Kolay olmasa da ilaç bittikten sonra evine döneceksin. Azıcık sıkıntılar olur elbette. Tek düşüneceğin şey şu olmalı; başlamak bitirmenin yarısıdır deyip hayata devam edeceksin. Ben öyle yaptım hep ve şimdi çok iyiyim Allaha şükür..

Sonay S.: Kemoterapi aldıktan sonra her gün banyo mutlaka yap. Kussan bile bol su iç. İlk günler tost tarzında bulantıyı bastıracak şeyler ye. Kemoterapi süresince bitkisel takviyelerden uzak ol, kemonun etkisini azaltıyor. Bol bol uyu dinlen başka ilaç kullanma. Vücutta ağrılar oluyor ama geçiyor. Ağız yaraları için damla ve sürekli dişini fırçala, yumuşak diş fırçası al. Gripli kimseyle görüşme, mümkün oldukça tokalaşma ve öpüşme. Çiğ besin tüketme. En önemlisi de şunu bil; bu günler gelip geçiyor yeri gelecek yeter dayanamıyorum diyeceksin ama yılma, onu yıldırın. Güçlü ol, sen bunu başaracaksın.

Şebnem K. Ç.: Korkma! Sen bu yükü taşıyacak ve bu yarışı kazanacak yüreğe doğuştan sahipsin.

Hatice Ü.: Dört buçuk senedir bende tedavi görüyorum. Kemik metastasım var. 3. kemoyu aldım. Çabuk geçiyor sıkıntılar, hic merak etmeyin. Ağrılar oluyor ama doktorunuzu iyi dinleyin. Mücadeleye devam!

Seda D.: Bol su içmesini ve sadece geçici bir süreçte olduğunu söylemek isterdim. Bu süreçte sadece onu dinleyecek birileriyle arkadaşlık etsin.

Feti A.: Hijyen + bol su + ille de moral. Sonuç; geçici hepsi :)

Selin Y.: Annemin ilk kemosunu alacağı günü sanırım hayatım boyunca unutmam. Onkoloji doktorumuz bana kemo öncesi 3 günlük diyet programı vermişti. Kemodan önce, kemo günü, kemo sonrası olarak 3 günlük yeme içme programıydı. Harfine kadar uydum. Kemo günü için hastaneye götürebileceğimiz birkaç yiyecek ve içecek vardı onları da hazırladım. Elimde çok ufak ya da büyük sayılmayacak kadar annem için bir çanta hazırdı. Randevumuzu beklerken dikkatimizi çekti, kimse bizim kadar birşey getirmemişti, hatta hiç birşey yoktu ellerinde. Merakla bekledik. Daha önce hiç kemo alan birini ne annem ne de biz görmüştük. İlacımız kan sonucunda alınmak üzere doktor onayından geçti. Odaya girdiğimde herkes normaldi. Ben ki, bildiğimiz şekerli su yani serumda ortalığı ayağa kaldıran ben, aynı görüntü içinde kemo alıyordu. Kiminin umut damlaları olarak nitelendirdiği, kiminin zehir. Annemde almaya başlamıştı. Yanından ayrılmadım, her damlasını annemle beraber bende aldım. Annem de ben de korkarak gitmiştik, birbirimize destek olmak zorundaydık. Sonunda anladık ki korkulacak birşey yok ve biz de kemo-kemocan derken 'umut damlalarımızı' 3 kür aldık.

Ayşin A.: Temizlik kurallarına dikkat edip yürüyüşünüzü ihmal etmeyin derim. Bir de bol su içilmeli. Sonrası hep güzel oluyor :)

İlknur G.: En şık haliyle gitsin kemocuğunu alsın :)

Esen G. Ö.: Ben de her zaman makyajlı ojeli, hep gülerek gittim. Hasta kim diye sordular.

Yüksel K.: Çok komiktim ilk kemoda. Aval aval baktım karşımdaki kader arkadaşlarıma. Bir iki derken oldum bir Keloğlan. Beşinci komadan sonrası oldum bir kurbağa. Ama herşeye rağmen mutluyum.

Asuman C.: Ben ilk gün korktum. Çünkü kemo hakkında hiçbir şey bilmiyordum. İğne takıldıktan sonra her şey normale döndü. Kızımla gidiyorduk, gezmeye gider gibi. Kızım orada diğer hastalara yardım ediyordu. Biz tedaviye değil de yardıma gider gibiydik. Sonrasında da yaşama devam. Moral güzel olunca kanser sizden korkuyor ve kaçıp gidiyor. Emin olun bu böyle. Kanser korkak. Bol bol da dua ediyordum ve kanseri yendim. 12 sene oldu korktu ve kaçtı.

Gülay G. O.:  İlk kemoterapi aldığımda hiç bilmedim. Sadece kemoterapi verildiğinde midem bulanıyordu. 3. serumum kemoterapi olunca yüzümü kapattım, bitinceye kadar çocuklarımı düşündüm hayaller kurdum kendimce. Sonrası berbattı tabi, midem çok bulanıyordu. Bir sürü nedenlerimin içinde sorguluyordum kendimi. İlk kemoterapiden sonra 3 gün zorluk oluyordu. Sonraları yarı baygın sinir vs. Saçlarım yumak yumak elime gelince sıfıra verdim. Eşim çocuklarım keloğlan diyordu. Geçti o günler. Hala umudum var. Ben mevsiminde günde üç litre domates suyu içtim, faydasını çok gördüm. Şimdi iyiyim, iyi olmak zorundayım. Gücüm yettiğince savaşmak zorundayım. İnanç ve inanmanın çok büyük etkisi var. Ne olursa olsun asla inancınızı kaybetmeyin :)

Perihan K. Ö: Sevdiği kişilerin yanında olsun. Bol sabır ve bol bol su içsin.

Zambak K.: En önemlisi ben çok güçlüyüm diyeceksiniz. Dans ettiğiniz partnerden daha iyi olacaksınız. İnancınızı, moralinizi ve sabrınızı kaybetmeyeceksiniz. Evet kemoterapi şaka değil. Herkeste sonuçları farklı olabiliyor. Örneğin ben 3 kürde acillik olmuştum. Ama her biten terapi sonrası dediğim tek şey; ben bir daha gitmeyeceğim oldu. Aradan geçen 15 gün sonra paşa paşa gidiyordum. Lütfen inancınızı ve yaşam enerjinizi yüksek tutun. Biteceğine inanın. Sayılı gün bitecek deyin. Bütün dansçı arkadaşlarıma geçmiş olsun. Gönder abi gönder deyin. Çünkü ben öyle yaptım. Bu benim patentli dans sözümdür


Gülay G. O.: bu dağ ne rüzgarlar gördü. Şrakı ismi de olsa çok şükür. Umudu ve inancı kaybetmemli.


Meral G. E.: Kemo almadan önce gidip en güzel halimle fotoğraf çektirdim, çerçeve yapıp karşıma koydum ve hep şunu telkin ettim kendime; sen busun ve yeniden bu hale döneceksin. Bana belli etmeden acıyarak o fotoğrafı kaldır diyen dostalara, o beni hayata bağlıyor o benim dedim. Sonuç mu? Tüm zorluklara bulantılara halsizliklere inat, azimle ve Allahın izniyle veda ettim. O fotoğrafın yanında gülen yüzümle yeni bir fotoğraf duruyor. Sanki zaman durmuş gibi yine aynı ben. Sadece biraz sabır.


Hatice Ü.: Arkadaşlar ben ilk teşhis konup kemoya başladığımda kızım 1 yaşına gireli 1 hafta olmuştu. Bir buçuk sene sonra tedavim bitti, çok zor bir süreçti. Şimdi 4 buçuk sene sonra metastas oldu kolon ve kemik. 12 kür kemo var ama kızlarımı eşimi annemi yalnız bırakmaya hiç niyetim yok. O beni değil ben onu yeneceğim. Kemodan sonra 10 gün kadar kötü oluyorum ama kızım okuldan gelince kapıyı ben açıyorum. Ben bunu yeneceğim hepimiz yeneceğiz. Mücadeleye devam. Lütfen kimse karamsar olmasın.

İçimizden Biri Zambak Kan --- Röportaj: Ayşin Aksu


İÇİMİZDEN BİRİ-ZAMBAK KAN



·         Merhaba Zambak Hanım. Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Zambak KAN 20 Haziran 1970 İstanbul-Üsküdar doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi-Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel Bilimler mezunuyum. Ayrıca 2 yıllık Ev Ekonomisi mezunuyum. İngilizce-Arapça-Osmanlıca az da olsa İspanyolca biliyorum... Çalışma hayatıma Harp Akademileri'nde Memur olarak başladım. Evet sınavlarda birinci olarak... 1997'de evlendim. 12 yaşında bir kız çocuğum var. Eşimden ayrıyız. Halen aldığım formasyon eğitiminden dolayı AÇEV Anne Çocuk Eğitim Vakfı'nda Gönüllü Öğretmenlik yapıyorum... Yeni Yaşam Okulu'ndaki Yaşam Koçluğu'ndan mezunum.

 

·         Hastalığı ilk duyduğunuzda neler hissettiniz?


Offffff... 2004'de babamın 6 ay sonra erkek kardeşimin Mide Ca olduğunu öğrendik. Kardeşimi 13 ay yaşam savaşı vermesine rağmen kaybettik. Üzerine annemin evladını kaybetme üzüntüsü derken annem de Pankreas Ca. Oldu. Annem de 11 ay yaşadı. Bu arada kendi yaşamımdaki sıkıntıları bertaraf etme uğraşısı derken; aradan geçen 8 ay sonra Ulrtason, Mamografi ve üzerine doktorumum biopsi yapalım demesi. Biopsi sonucumu aldım. Lay lay lom ooo kızımla hastane çıkışı bir yaz günü eğlenmeye gideceğiz. 16 Haziran 2012. Doktorumun odasındayım. Merhaba merhaba. Telefon ile konuşuyordu. Biopsi raporunu masaya bıraktım. Göz ucu ile gördü ve bana baktı.

Ben de sempatik ve bir o kadar da kendinden eminim ya. Ama rapora bile bakmıyorum...

Sonra sormadan bana "evet sen nezle olmuşsun" dedi. "Ne? Nezle mi?" Yok artık...

·         Doktorunuz epey şakacıymış anlaşılan... J


Tabi birbirimizi tanıyoruz ya... Tamam tamam tanımını yapıyorum, ama üzülmek yok dedi. Tıp dilinde "İNVAZİV DUCTAL CARSİNOM".  O ne ya... dememe kalmadan bana açıkladı. Tabi kardeşimden ve annemden biliyorum Karsinom'un ne olduğunu ama kafamdan aşağıya ve yüreğimin içine buz gibi sular akıtılmıştı sanki. Başladım ağlamaya. “Ben ya ben 3. mü oldum şimdi “dedim.   Benim yanıma gelip, beni teskin etmeye çalışıyordu. Ve bana söylediği "Hayır o kadar çok ki; inan her yoluna girecek"dedi. Ama beni kim tutar ağlıyorum. Dışarıda da kızım ve diğer hastalar benim çıkmamı bekliyor. Bu arada "seni muayene edeceğim tekrar"dedi. "İstemiyorum" dedim. Israr ile nereden ameliyat yapacağını bana izah etmek için beni muayene etti.  "Yarın hemen geliyorsun ve ameliyat için yapılması gereken tahlilleri yaptırıyorsun" dedi.

Evet, tahliller yapıldı ve uygunluk belirlendi. Tam tatil zamanı ya Temmuz önceden uçak biletleri alınmış yer ayarlaması yapılmış. "Tatile gitmeyecek" "O kadar sıcak yer senin için iyi olmaz" dedi doktorum. Ama ben durur muyum. Ben dursam da kızım ve o zaman evliyiz eşim durur mu? Ben de onlara haksızlık eder miyim.  Yooo asla...

 

·         Tatile gittim demeyin!

 
Evet, hem de 60 derecelik sıcağa gittim. Bakın hem de o ruh hali ile. İyi gelir diye. "Evet iyi geldi" ama "neredeyse beni helikopter ambulans ile İstanbul’a gönderiyorlardı. Dönüşte Doktorumdan çok zılgıt yedim ama. 8 Ağustos 2012 de Erken Tanı Meme Kanseri tanısı ile ismi lazım değil Hastanesi'ndeki müthiş Cerrah Dr. arkadaşımın ellerine kendimi bıraktım ve -Meme Koruma Ameliyatı- oldum. Metilen mavisi ile Sentinel Lenf Nodlaması yapıldı. Dört  saat süren ameliyatımın sonucunda uyandığımda, ilk yaptığım şey bilmiyorum ya. Ya memem alındıysa endişesi ile ameliyathaneden sedye ile çıkarılırken, ilk baktığım şey memem yerinde mi?  Oleyyyy yerindeydi...

·         Tedaviniz hangi aşamada dans bitti mi?

Tedavim ameliyatın üzerine bu konuda çok iyi 2 hastanede  yapıldı. Çok değerli Doktorlar, hemşireler ve teknik ekip ile... 6 Kür Kemoterapi ve 33 Seans Radyoterapi alarak 9 ay sonra Dansımı tamamladım.

Evet, tamamlama aşaması hiç kolay olmadı. Dansım devam ederken, hiç ama hiç dertlenmedim. Çünkü bu yaşanmalıydı ve ben bu dansı eğlenceli bir şekilde bitirmeliydim.

Ameliyatımın sonucunda maalesef bir gün 120 km. hızla giden araçtan atlamak istedim. Kontrolümü kaybetmiştim. Kızımın elini tuttum. Ve dua etmeye başladım. Ama o anı hayatım boyunca unutamam. İnanılmaz şekilde beni esir alan bir duygu içindeyim. Eve geldik. O duygu hala devam ediyordu. Özel bir hastanenin online yardımı yapan Doktorumu aradık. Bana tansiyonumu ölçmemi söyledi. Tansiyonum 25 olmuştu ki; 12 ye 7’ dir normal şartlarda. O gece sabah olmadı sanki. Oldu tabi ama hep ayakta...

Ertesi günü yakınımızdaki benim kurtarıcı hastanem olan hastaneye gittiğimde Psikiyatr bana sen "depresyona girmişsin" ve "travma geçirmişsin" dedi.

Kanser benim hayatımı inanılmaz değiştirdi dersem yalan olmaz... Zaten "TUTTUĞUN YERDE TUTAMIYON Kİ;" olan beni artık kim tutar...

 
·         Harikasınız...

Daha Radyoterapim bitmemişti ama ben hastane personelleri ile kanka olmuştum. Bu arada arkadaşlarım ve dostlarıma söylememiştim ya. Aslında söylemek ve paylaşmak gerekiyor. Ben 3.kürde söylemiştim.

O arada Diksiyon Kursuna gittim. Kulakları çınlasın Aslı hocam... Bana "siz ne kadar yaşam dolu birisiniz" demişti. Ve kursun maskotu olmuştum.

Gerçi o çok ünlü hastanelerin personeli ben Kemoterapiye gittiğimde "biz sizin enerji ve pozitifliğinize yetişemiyor ve günümüz sizden gelen enerji ile o kadar hoş geçiyor ki;" demişlerdi. Şimdi hepsi ile resmen kankayız.


·         Kanser sizin hayatınızı nasıl etkiledi, neleri değiştirdi?

Daha sonrasında biter mi?... Yoooo... asla. Sloganım hazır ya... "GÖNDER ABİ GÖNDER"   Osmanlıca Kursuna devam ettim. Şimdi 3.kurdayım. Çatır çatır Osmanlıca yazıp, okuyorum. O da yetmedi. "Tuttuğun yerde tutamıyon ki”  yaaa... Yeni Yaşam Okulu Taksim Carton Otel'deki Yaşam Koçluğu'na başladım. 6 ay sonra oradan da "Yaşam Koçu" olarak mezun oldum. Evet, ben Dansım devam ederken tam 6 tane sertifika almışım...

 
 
·         Tedaviniz sırasında karşılaştığınız zorluklar olmuştur.  Biraz bahsedebilir misiniz?

1Kür'ü aldım. Tedavi gördüğüm özel hastane tarafından ekonomik olarak kürlerim yapıldı. Daha sonra diğer özel hastanede Radyoterapim oldu. Teknik olarak ilacı damardan hoop alıyorsun. Tam 5 lt. bir tanesi de şu bildiğimiz alüminyum kaplı DOKSORORUBİSİN...İlk kemoterapim eve geldim. 1 gün sonrasında aldığım o ilaçlar beni malum hastaneme acillik etti. Evet, doktor damar bulmak da zorlanıyordu. Çünkü damarlarım ince olduğu için patlıyordu. Elimin üstü dünden aldığım ilaçtan dolayı zaten mos mordu. Damarı bulup, yatıştırıcı ve B12 takviyesi yapılmıştı. Fakat ben o depresyonu atlatamadım ya... Evde yalnızım kontrolümü sağlama çabası içinde balkon ve pencereden uzak duruyorum... 3 gün 4 gün böyle mücadele ettikten sonra yanıma bir yardımcı aldık. Evde aynı zamanda işlerimi de yapıyordu. Çünkü doktorum "kolunu yormayacaksın" demişti. Yanımda biri de vardı. Bana koruma yapacak. İnanın o duygu ile tam 3 ay mücadele ettim. Ama ben çokk ama çokk güçlüydüm. Bunların hepsini aşacaktım. Evet, Survıvor olmuştum. Kemoterapiyi al. Midem bulanır, istifra ederim. Yüzüm gözüm şişer. Uyku uyuyamam. Ve ağzımın tadı yok. Diş etlerimin içlerine kadar ilacın etkisini hissediyordum.

Bir de 10. gündü hiç unutamıyorum... Ama artık gülüyorum  geriye bakarken. J "Aman bunlar yaşandı ve bitti" ve "ben sana esir olmadım"diyorum. Evet, duş alıyorum. Ama korkum var ya hala... Bir de saçlarım küvete düşmez mi? "Hahahhh tam oldu gözlerim doldu"... Yanımda yardımcı hanım hemen yanıma geldi ve beni teskin etti.



Akşamına kendimi Kadıköy'de bu işi çok iyi yapan bu konuda uzman bir kuaförde buldum. Evet, eğlenerek, birde kendime peruk seçtim. Onunla olan resim ve diğer resimlerimi size sonunda göndereceğim. Daha bitmedi. O günler "MORAL, SABIR ve İNANÇ" çok önemli. Yurtdışındaki ablam her gün arıyor, kardeşim ve abim de olabildiğince yanımda oluyordu. Evet eşimi de bu arada atlamak istemiyorum. Bu konu ağır fazla yazmak bile istemiyorum. Çünkü o sadece maddi olarak vardı. Fakat ben dansımı ederken, maalesef yalnızdım. Lütfen ama lütfen o günlerde hele de böyle bir hastalığın içinde mücadele ediyorsanız. Morale çok ihtiyacınız var. İyi günde sokaktan da sizi eğlendirecek birileri hep var. Ama sizin zor gününüzde yanınızda yoksa. Bir daha o insan ile olmak istemeniz hata...

Ben o hatayı artık yapmıyorum. Çünkü "Arınma" ve "Bağ Kesme" metotlarını ve buna benzer dünya kadar Yaşam Okulu'nda öğrendiğim metotları uyguluyorum. Aslında bunları öğrenmek için okula da gitmeye pek ihtiyacınız olmuyor. Zaten pratik olarak yaşayarak, öğreniyorsunuz...



Son olarak söyleyeceğim çok güzel bir başucu cümlem var... Evet "DÜN YAŞANDI BİTTİ. BUGÜN AN BE AN YAŞANIYOR, YARIN ÖMRÜMÜZÜN GERİ KALAN İLK GÜNÜ AMA ONA DA ÇIKACAKMIYIZ".

·         Zambak Hanım dansa yeni başlayanlara neler söylemek istersiniz...

Ne olur Dansınızı yaparken, sizin daha güçlü olduğunuzu unutmayın. Moralinizi kendiniz "ÖNCE CAN SONRA CANAN"DİYEREK YÜKSEK TUTACAKSINIZ...

Benim duam şuydu: "YARADANIM BENİ BANA, BENİ EVLADIMA BAĞIŞLA".

 Saygıdeğer Dançı dostlarım lütfen ama lütfen "GELECEK GÜNLERİN IŞIĞINI GÖRECEK VE SİZİ ISITTIĞINI HİSSEDECEKSİNİZ BU SİZİN ELİNİZDE" Sonra "YAŞAM DANSINIZI ŞÖLEN HAVASI'NDA YAPACAKSINIZ. Çünkü "BEN ÖYLE YAPIYORUM"... Danscı arkadaşlarımın yanındaki Partnerlerine sesleniyorum. Lütfen özellikle de eşlerine "DANSINIZI YAPARKEN PARTNERİNİZİN ELİNİ BIRAKMAYIN, DANSIN FİNALİNDE SİZE GELECEK MUCİZELER ÇOK GÜZEL OLACAK"...

Sağlık ve mutluluk dolu farkındalıklı bir yaşam sizinle olsun Danscı dostlarım…


·         Dansa yeni başlayanlara neler söylemek istersiniz...

Dansa yeni başlayanlara.

·         İnançlarını kaybetmesinler,

·         Gün saymasınlar,

·         Kendi kendilerinin doktoru olsunlar, çünkü pozitif düşünce ve moral aldığınız ilacı alt-üst etmeye yetip de artıyor bile,

·         Korkmasınlar, yolun sonu ışıklı ve ısıtıcı,

·         Lütfen ama lütfen fazla detaylı tedavileri ile ilgili bilimsel olmayan kaynaklardan bilgi edinmesinler,

·         “Saçım döküldü, kaşım-kirpiğim aman yok”  demesinler. Çünkü inanın tedaviniz bitmek üzereyken, hepsi ama hepsi fırça gibi çıkıyor.

·         Kendilerini kötü hissetmesinler,

·         Okumak ve bu geçirdikleri boş zamanlar için onlara iyi gelecek birkaç başucu kitabı edinsinler,

·         Bir tane örnek verebilirim. KEŞKELERE TAKILMAYIN. Bana çok iyi gelmişti.

·         Eğlenceli TV. Proğramları ve diziler, filmler seyretsinler. Çünkü moral çok önemli.

·         Eve kendilerini bağlamasınlar. Amannnnn işler güçler, hepsi olur biter...

·         Hayattan asla kopmasınlar,

·         Üzüntüleri sevinçlere dönüştürmeyi kendilerine adet edindirecekler. Bu dans onu öğretecek çünkü arkadaşlarıma...

·         Siz aynı zamanda hasta yakınısınız. Hasta yakınlarının hastalara hiç söylememesi gereken sözler ve yapmamaları gereken davranışlar neler?

Bakınız bu çok önemli. Tam damar bir soru:

Ben kardeşim ve annemden tecrübeliyim sanmıştım. Nerde?

Diyorum ya... Hastalıkları ile ilgili fazla konuşmanın anlamı yok. Onlara o zamanlarda sadece manevi destek gerekiyor. Ama lütfen o evde size yardımcı olan birileri olmalı. Danscı arkadaşlarıma "senin ne ihtiyacın var" diye sormasınlar. Çünkü o zamanda her şey ihtiyaç ve ellerinden geleni yapsınlar. Çünkü ben evde yemek yapamıyordum. 6 kürde de 10 gün boyunca. Bir tabak çorba getiren biri olsa da içsem diye. Neyse buralara girmek istemiyorum. Benim bu dansımda yaşadıklarımın sonucunu ben şölene çevirdim. Ama ne olur hep yanlarında olsunlar. Onlara çiçekler, küçük hediyeler ve hayatın zaten hepimiz için bir sürprizlerinin olduğunu söylesinler. Çünkü bugün bana olan olanın yarın kime olacağı belli mi? Evet olmasın ama. Oluyor işte. Son mesajım....HER İYİLİĞİN İÇİNDE BİR KÖTÜLÜK, HER KÖTÜLÜĞÜN İÇİNDE DE BİR İYİLİK VARDIR. Bu şu gibi oluyor. HER ŞERDE BİR HAYIR, HER HAYIR DA BİR ŞER.... gibi.

İnsanların her yaşadığı paylaşıldıkça güzel...

 

·         Son mesajınız. Bana zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim…

Ben Kanserle Dans Ailesi'ni tanıdığımda dansçıydım ve takibe başlamıştım. Zaman içinde toparlandıkça, o güzel insanların paylaşımlarını görmüş ve motive olmuştum. Aradan geçen günler beni daha da bu aileye bağladı. Evet, Kanserle Dans Ailem sizi iyi ki tanıdım. İnanın hayat motivasyonumu arttırdınız. Şimdi bende bir gönüllü olarak hem paylaşımlarım hem de sizin bana verdiğiniz editörlük görevi ile mutlullukla elimden geleni yapacağım... 
 
Röportaj: Ayşin Aksu