9 Ocak 2009 Cuma

YENİ YIL YENİ YIL YENİ YIL YENİ YIL SİZLERE KUTLU OLSUUUNNN


Haspanaaazzzz... Hele goş gızııımm! Bah ne diyecem sağa.

Söyle Nülgüzar aplam. Koşarak geldim valla. Zati bu Ceyar kılıklı Tuğkucan bütün sinirimi sündürdü. N'ooldu aplam ya. Ay rengin de bi tuhaf olmuş.

Hııı... Ah gızım, dün ağşamdan beri söyleyemedim, yüreeme oturdu. Hele bah, bu İncegül garısı var ya, bahhalınan gaçacahmış diyurlar.

Aaaa... vah vah vah! Sonunda iyice tozuttu hatun. Ayol o bakkal seksen yaşında be. Ne yapcekmiş ki onu. Marketteki kasiyer çocuk olsa neyse. Ay aplaaa, bi görcen ama, yavru bir içim su.

Ben bilmem, diyenlerin yalancısıyım. Geçen sabbahınan apartuman gapısında, hemi de güççük oğluna söylerken duymuşlar. Abboovvvv...

Yok artık! Oha diyorumm, çüşşş diyorumm, bu kadar da olmaz diyoruumm.

Vallaha guzuum, bu yavrıcak "anacıım" dimiş, "nireye gidiyon" dimişş...

Eeeee...

Bu hatın da "bahhala gidiyom yavrım" dimiş. Sonra oğlan "gelecen mi" deyin sormuş...

Eeeee...

"Yoh" demiş gavurun dölü. "Gelmeyecem, bahhalınan gaçacam" demiş. Hemi de "Murteza amıca, beni Havayilere götüreceh" diye de itiraf etmiş. Vışşş... Hemi amıca diyur, hemi adamla elin gavur memleketlerine gidiyur. Bir de bunu minicik bebeye söylüyur.

Ay hiç ar-namus kalmamış bundaaa... Valla şaşırmadım yaneee. Bu hatun zati ezelinden manyaan teki. Delidir, ne yapsa yeridir aplam. Sen üzülmeeaa. Ay kıyamaammm.

Uy, yavrıım, ben üzülmeyem de kimler üzülsün. Bu hatın şimdi alır başını Havayilere neyin giderse, bize gonuşacah mevzu mu galır, a benim alık gızım. Sen de azıcık gıt mısın ne? Huh, dıhandım... Vallaha dıhandım...

Ya bu Nülgüzar cadısıyla, Haspanaz kaşarından kurtulamayacak mıyım ben? Kız ben ikinizi de veririm bakkal Murteza'ya. İster Havayi, ister tavayi... gezer durursunuz, boş gezenin boş kalfaları sizi. Ulen sizin benden başka derdiniz yok mu be! Gidip işinizi gücünüzü yapsanıza. Hadi yallah! Bi daha buralarda görürsem, fena yapıcam, haberiniz olsun.

Çok kıymetli, biricik, dünya tatlısı okuyucum. Sizlerden uzak olduğum zamanlarda, ben de sizin beni özlediğiniz gibi özledim sizi. Bu bakkal mevzuuna takılmayın siz. Murteza amcamın, raftan alıp iki çikolata verecek hali kalmamış yazık. Bizim sıpanın işleri işte. Eee... Ne demiştim, "deli inekten akıllı buzağı olmaaaz."

Çok güzel bir yılbaşı akşamı geçirdim. Umarım siz de benim kadar eğlenmişsinizdir. Yeni yıl hepimiz için, eskisini aratmayacak güzellikte geçsin dilerim. Ve fekat, bizim işimizde, yeni yıla geçebilmek öyle kolay bir şey değildir azizim. Eski yılın artıklarını, pülünü pürsüğünü toparlamadan, ondan kalanları çöpe yollamadan, yenisine hoşgeldin diyemeyiz. O da biraz zaman, emek ve çalışma gerektirir. İşte ortadan kaybolma nedenim de budur.

He ne diyordum, yılbaşı akşamı; ah pek güzeldi, pek eğlendik. Lakin, bretim pitim benimle dans etmediği için bir ara kendisini mahkemeye vermeyi, adliye koridorlarında sürüm sürüm süründürmeyi, "ben ettim, sen etme gülüm, gel affet" diye ayaklarıma kapanmasını seyretmeyi düşündüm. Yaklaşık bir saatlik bir zaman diliminde, kendisine epeyce bir eziyet de ettim. Ama sonunda dayanamayıp cezasını hafifletmeye karar verdim. Ne de olsa, yavrularımın babası, evimin er kişisi değil mi?

Bizim bu cadı gelinin evinde kalmaya karar verdik o gece. Lakin ortada beş aile var, en az iki kişiden oluşan bu toplum birimine koy birer, ikişer de sıpa. Etti mi sana on beş kişi. Ev desen topu topu iki nohut, bir bakla. Ortaya bir şişme yatak geldi ki evlere şenlik. Şişiriyon şişiriyon, şişmiyor. Başında en az beş kişi. Saat sabahın bilmem kaçı. Herkesin gözünden uyku bal olmuş sızıyor. Neyse sonunda şişti, şişesice. Yattı benim ortanca kardeş, onun hatunu ve nazar boncuğum, bızdığım. Ben de onların bir derece üstündeyim. El, ayak rahat durmuyor ki. Bir ara, çıkarıverdim yatağın hava kapağını. Sabah uyandılar ki yatak inmeye başlamış. Tamam, kabul ediyorum, hoş değildi. Bana yapsalar, kafalarını kırardım.

Neyse işte, neşe içinde, hep beraber kahvaltılar edildi. Böylece yeni bir yıla, sevdiklerinle, seni sevenlerle bir arada olmanın mutluluğuyla girildi. Sonrası da eski yıldan farklı olmayan bir koşturmaca.

Sevgili Bendenizim, kuzum, bal peteğim, yine bir mimlemiş, pir mimlemiş. "Ben göremiyceeem"

Mesela, büyük camışımın "anneciim, lütfenn, bu gün maça gitmek istemiyorum, herhangi bir spor programı, yorumu da görmek istemiyorum, bitirmem gereken kalıın bir kitap var, ondan sonra bir yenisine başlıyciim" dediğini,

Küçük sıpamın, "ya annee, az öteye kayy, sıkıldım artık böyle şap şup öpüşüp koklaşmaktan, saçlarını ellemekten, tuvalet kapılarında bile senin çıkışını beklemekten, ay biraz mesafe koyalım aramıza, bu ilişki nereye gidiyooo" diye sitem ettiğini,

Ömrüm boyunca bir akşam, işten geldiğimde evin toplu, çöplerin atılmış olduğunu,

Haydi çocuklar, bakkala gidilecek dediğimde büyük camışımın, "annecim, ben gideyim" küçüğün "yok abicim, sana zahmet olmasın, ben giderim" dediğini

Asla, asla, asla göremeyeceğim. Ömrüm yetmez annem...

Unutturmayın da size bir ara, romantik komedili yeşil mercimek ve bulgur pilav tarifi vereyim.

Haydi öpüldünüz canlarım. İyi davranın kendinize.

Tekrar mutlu yıllar diliyorum.

Dip Not:Bir önceki yazıyı bilerek kaldırmadım. Tamamen sakar kişiliğimin bir yansıması olarak gelişti olaylar. Yedeği de yok. Yeniden yazmaya çalışıyorum. Bilgilerinize sunar, mutlu bir haftasonu dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder