Hastayım. İşe sarıldığıma bakmayın. Gerçekten hastayım. Bu sabah canımı sürükleyerek gittim işe. Burnum davulcunun tokmağı gibi. Öksürdükçe ciğerlerim sökülüyor. Sanırım içine biraz bayram kaçırdım. Tenim pul pul dökülüyor. Tuzsuz suya düşmüş denizkızı gibiyim. Ağzımın hiç tadı yok. Çikolata bile ağzımı tatlandırmıyor. Dudağımda bir uçuk. Kolum, kanadım kalkmıyor. Sabah uyandım düşünüyorum sessiz sessiz. Dört koca gün bayram yapmışım, şimdi işe gitmesem olmaz. Ama hastayım.
Hasta olan ne yapar? Yatar. Naz yapar. Çorba içer. Televizyon izler. Uyur. Rüya görür. Bir daha uyur. Terler. Üzerini değiştirir. Geçmiş olsun telefonlarına yanıt verir. Sıkılır, şikayet eder. Eve gelen çiçeklerle mutlu olur. En sonunda iyileşir.
Ben ne yaptım? Uyandım. Yatak battı. Ama araba kullanacak halim olmadığı için yakın bir arkadaşımı aradım geldi beni aldı birlikte işe gittik. Yol boyu gelecek ayın projelerini konuştuk. Yolda bile çalıştık. Kaç kez aksırdım, tıksırdım bilmiyorum. Sesimin bu tonuyla korku filmlerinde seslendirme yapabilirim. İnanın abartmıyorum. Sadece hastayım. Sesimi çıkartmıyorum. Çalışıyorum.
Çalışmak iyi bir savunma. Farkındayım! Yıllardır acılarla, yenilgilerle, yalnızlıklarla baş etmek için çalışırım ben. Bedeni yoracaksın ki zihin acı çekmeyecek. Düşünmeyecek! Yani kendi yaralarını düşünmeyecek. Ancak, hasta bir bedeni çalışmak iyileştirmiyor. Hasta bedeni ne iyileştiriyor? Bilmiyorum. Çünkü. yıllardır hasta olmadım.
Peki şimdi neden hasta oldum? Yoruldum.
Öğleni zor ettim. Canım çekiliyor. Akşamı edemeyeceğim diye düşünürken bir kase domates çorbası içtim. yüzüm, çorbanın içinde erimiş kaşar peyniri gibiydi. Korktum bir an görüntümden. Az yürüdüm sokakta. Üşüdüm. Aralık esintisi şehrimi sarmıştı. Soğuktu şehrim. Kendim yalnız hissediyordum. Sürekli akan burnumu silmekten yorgun düşmüştüm. Her yer yabancı. İnsanlar uzak. Hastayım ya biraz.
Nazlanmak istedim ama çevrede kimse yoktu. Oturdum bu satırları yazdım. Hastalığı yaşamak gerek. Bir şeyin yerini, başka şeylerle doldurmadan hayatı yaşamak lazım. Sadece olanı yaşamak. Çalışmak, sadece çalışma zamanında kalmalı. Başka şeyleri telafi etmek için değil.
Hastayım biraz. Belki ondandır bu sözlerim. Az kendime sitem belki. Hayat söyler son sözü ama benimde kendi kelimelerim var. Kendi kaderim.
Hastayım biraz. Artık çalışmak yetmiyor acıları, yalnızlıkları savuşturmaya. Sarılacak bir omuz istiyorum üşüyünce beni saracak. Çorba falan istemiyorum. Sadece bir sıcaklık bekliyorum. Duru bir söz! Sadece bana kendimi hissettirecek bir yürek istiyorum.
Hastayım biraz. Sadece hayal kuruyorum. Oysa "hayal yok, plan yok, sadece yaşayıp göreceğiz bu hayatı" diyerek başlamıştım yaşam yolculuğuma yıllar önce. Ne oldu şimdi? Nedir bu serzenişim?
Hastayım ya biraz ondandır bu halim. Yarına geçer. Çalışmaya kaçarım. Dünya döner. Mevsim değişir. Ömür biter. Ben çalışırım..
Hasta olan ne yapar? Yatar. Naz yapar. Çorba içer. Televizyon izler. Uyur. Rüya görür. Bir daha uyur. Terler. Üzerini değiştirir. Geçmiş olsun telefonlarına yanıt verir. Sıkılır, şikayet eder. Eve gelen çiçeklerle mutlu olur. En sonunda iyileşir.
Ben ne yaptım? Uyandım. Yatak battı. Ama araba kullanacak halim olmadığı için yakın bir arkadaşımı aradım geldi beni aldı birlikte işe gittik. Yol boyu gelecek ayın projelerini konuştuk. Yolda bile çalıştık. Kaç kez aksırdım, tıksırdım bilmiyorum. Sesimin bu tonuyla korku filmlerinde seslendirme yapabilirim. İnanın abartmıyorum. Sadece hastayım. Sesimi çıkartmıyorum. Çalışıyorum.
Çalışmak iyi bir savunma. Farkındayım! Yıllardır acılarla, yenilgilerle, yalnızlıklarla baş etmek için çalışırım ben. Bedeni yoracaksın ki zihin acı çekmeyecek. Düşünmeyecek! Yani kendi yaralarını düşünmeyecek. Ancak, hasta bir bedeni çalışmak iyileştirmiyor. Hasta bedeni ne iyileştiriyor? Bilmiyorum. Çünkü. yıllardır hasta olmadım.
Peki şimdi neden hasta oldum? Yoruldum.
Öğleni zor ettim. Canım çekiliyor. Akşamı edemeyeceğim diye düşünürken bir kase domates çorbası içtim. yüzüm, çorbanın içinde erimiş kaşar peyniri gibiydi. Korktum bir an görüntümden. Az yürüdüm sokakta. Üşüdüm. Aralık esintisi şehrimi sarmıştı. Soğuktu şehrim. Kendim yalnız hissediyordum. Sürekli akan burnumu silmekten yorgun düşmüştüm. Her yer yabancı. İnsanlar uzak. Hastayım ya biraz.
Nazlanmak istedim ama çevrede kimse yoktu. Oturdum bu satırları yazdım. Hastalığı yaşamak gerek. Bir şeyin yerini, başka şeylerle doldurmadan hayatı yaşamak lazım. Sadece olanı yaşamak. Çalışmak, sadece çalışma zamanında kalmalı. Başka şeyleri telafi etmek için değil.
Hastayım biraz. Belki ondandır bu sözlerim. Az kendime sitem belki. Hayat söyler son sözü ama benimde kendi kelimelerim var. Kendi kaderim.
Hastayım biraz. Artık çalışmak yetmiyor acıları, yalnızlıkları savuşturmaya. Sarılacak bir omuz istiyorum üşüyünce beni saracak. Çorba falan istemiyorum. Sadece bir sıcaklık bekliyorum. Duru bir söz! Sadece bana kendimi hissettirecek bir yürek istiyorum.
Hastayım biraz. Sadece hayal kuruyorum. Oysa "hayal yok, plan yok, sadece yaşayıp göreceğiz bu hayatı" diyerek başlamıştım yaşam yolculuğuma yıllar önce. Ne oldu şimdi? Nedir bu serzenişim?
Hastayım ya biraz ondandır bu halim. Yarına geçer. Çalışmaya kaçarım. Dünya döner. Mevsim değişir. Ömür biter. Ben çalışırım..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder