Bugün düştüm yüreğine, kor halindeki ateşim: CEMREYİM!
Kaderimizdeki baharı bulmak için yola çıktık biz seninle. Yedi gün arayla kaderimizi yazdık yeryüzüne. Önce havaya, sonra suya, en sonunda da toprağa sorduk kaderimizi, öyle soluduk birbirimizi.
Hava dile geldi önce "ben saracağım sizi” dedi. Siz ikiniz, iki sevgili kışa baharı getirdiniz. Yüreklerinizdeki aşk ateşi yükseldikçe ben ısındım. Şubat olmak çok zor. Hele uzaklarda Şubat olmak daha da zor. Oysa bir kızın mevsimi olmak var. NİSAN! Bir kıza onun mevsimi gelmek gibi var. NİSAN! Korkulardan sıyrılıp yürekleri ısıtmak var. Önce bana düştünüz siz. Bugün bana düştünüz ikiniz. Ben sizin aşkınızla ısındıkça dünyaya sevgi gelecek. İnsanlar, sizin aşkınızla beslenen güneşi yeniden keşfedecek. Ağaç, çiçek, böcek, yürek uyanacak. Siz bugün bana geldiniz. Aşkınızla havaya can verdiniz. Ben ilk kor halindeki ateşim, havaya düşen cemreyim.
Sonra su gelecek dile. Yüreğiniz su değil mi ikinizin? Su! Berrak su! İnsan can olan su. Kanın yüzde doksanı su. Hayat değil mi su? İçinde çoşkuyu, tutkuyu, hüznü, dinginliği taşıyan su. Boş bir şişenin içine sevginizi yazıp bana atmadınız mı? Birbirinizi bulmak için bana dert yanmadın mı? Ya nasip, ya kısmet diye oltanızı atmadınız mı? Yüreğimde gezen balıkları, rakı şişenizde saklamadınız mı? Sen Kadın! Denize karşı oturmadın mı? Rüzgara karşı durmadın mı aşkın için? Sen Adam! Onca yorgunlukların, hırpalanmışlıkların ardından huzur istemedin mi? Ruhuna dokunan bu Kadın için denizleri aşıp gelmedin mi? Bir çocuk düşlemediniz mi? Sen Kadın, her çocuk bir umuttur demedin mi? Sen Adam, yeniden düş kurmak için zaman geçti demedin mi? Kadın yüreğini tuttu sonra. "Biz" olmak istiyorum demedi mi sana? Sustun, suya baktın anımsa. Kadın'ın yüreğinden damlayan suya baktın. Göz yaşına tutundun ya… Sonra, tüm düşlerinizi suya saklamadınız mı? Ak, pak bir kader için yola çıkmadınız mı? Bana çocuğunuzun gülümsemesini yollamadınız mı? Tam 14 gün sonra ikiniz bende buluşacaksınız. Yağmurda yürüyen uzaktaki iki sevgili gibi dünyaya ineceksiniz. Siz bana düşeceksiniz. Ben ikinci kor ateşim, suya düşen cemreyim.
En sonunda gerçek olacaksınız dedi toprak. Yeryüzündeki hayatı bulacaksınız. Yeryüzünde öyle bir aşk yaşayacaksınız ki toprak başaklarla dolacak. Elleriniz çalışacak. Yüreğiniz aşkla dolacak. Haykıracaksınız "YAŞAMAK ÇOK GÜZEL" diye. Sevdadan düşen yürekler çınlayacak aşkınızla. Herkes kendinden bir parça bulacak bu yolda. Havayı rüzgar, denizi korkunç kabarıklığıyla dalga sarsacak. Oysa düşen düşmüştür yüreklere. Aşk, bir yengeç gibi kendine doğru yürürken, ben üçüncü kor ateş toprak hep yanınızda olacağım. Ben üçüncü kor ateşim, toprağa düşen cemreyim.
Doğarken
Ölürken
Hesap Gününde
Dirilirken
Cenette
Cehennemde
Çiy kuşu ötecek birazdan.
Kaderimizdeki baharı bulmak için yola çıktık biz seninle. Yedi gün arayla kaderimizi yazdık yeryüzüne. Önce havaya, sonra suya, en sonunda da toprağa sorduk kaderimizi, öyle soluduk birbirimizi.
Hava dile geldi önce "ben saracağım sizi” dedi. Siz ikiniz, iki sevgili kışa baharı getirdiniz. Yüreklerinizdeki aşk ateşi yükseldikçe ben ısındım. Şubat olmak çok zor. Hele uzaklarda Şubat olmak daha da zor. Oysa bir kızın mevsimi olmak var. NİSAN! Bir kıza onun mevsimi gelmek gibi var. NİSAN! Korkulardan sıyrılıp yürekleri ısıtmak var. Önce bana düştünüz siz. Bugün bana düştünüz ikiniz. Ben sizin aşkınızla ısındıkça dünyaya sevgi gelecek. İnsanlar, sizin aşkınızla beslenen güneşi yeniden keşfedecek. Ağaç, çiçek, böcek, yürek uyanacak. Siz bugün bana geldiniz. Aşkınızla havaya can verdiniz. Ben ilk kor halindeki ateşim, havaya düşen cemreyim.
Sonra su gelecek dile. Yüreğiniz su değil mi ikinizin? Su! Berrak su! İnsan can olan su. Kanın yüzde doksanı su. Hayat değil mi su? İçinde çoşkuyu, tutkuyu, hüznü, dinginliği taşıyan su. Boş bir şişenin içine sevginizi yazıp bana atmadınız mı? Birbirinizi bulmak için bana dert yanmadın mı? Ya nasip, ya kısmet diye oltanızı atmadınız mı? Yüreğimde gezen balıkları, rakı şişenizde saklamadınız mı? Sen Kadın! Denize karşı oturmadın mı? Rüzgara karşı durmadın mı aşkın için? Sen Adam! Onca yorgunlukların, hırpalanmışlıkların ardından huzur istemedin mi? Ruhuna dokunan bu Kadın için denizleri aşıp gelmedin mi? Bir çocuk düşlemediniz mi? Sen Kadın, her çocuk bir umuttur demedin mi? Sen Adam, yeniden düş kurmak için zaman geçti demedin mi? Kadın yüreğini tuttu sonra. "Biz" olmak istiyorum demedi mi sana? Sustun, suya baktın anımsa. Kadın'ın yüreğinden damlayan suya baktın. Göz yaşına tutundun ya… Sonra, tüm düşlerinizi suya saklamadınız mı? Ak, pak bir kader için yola çıkmadınız mı? Bana çocuğunuzun gülümsemesini yollamadınız mı? Tam 14 gün sonra ikiniz bende buluşacaksınız. Yağmurda yürüyen uzaktaki iki sevgili gibi dünyaya ineceksiniz. Siz bana düşeceksiniz. Ben ikinci kor ateşim, suya düşen cemreyim.
En sonunda gerçek olacaksınız dedi toprak. Yeryüzündeki hayatı bulacaksınız. Yeryüzünde öyle bir aşk yaşayacaksınız ki toprak başaklarla dolacak. Elleriniz çalışacak. Yüreğiniz aşkla dolacak. Haykıracaksınız "YAŞAMAK ÇOK GÜZEL" diye. Sevdadan düşen yürekler çınlayacak aşkınızla. Herkes kendinden bir parça bulacak bu yolda. Havayı rüzgar, denizi korkunç kabarıklığıyla dalga sarsacak. Oysa düşen düşmüştür yüreklere. Aşk, bir yengeç gibi kendine doğru yürürken, ben üçüncü kor ateş toprak hep yanınızda olacağım. Ben üçüncü kor ateşim, toprağa düşen cemreyim.
Doğarken
Ölürken
Hesap Gününde
Dirilirken
Cenette
Cehennemde
Çiy kuşu ötecek birazdan.
Bu demektir ki umut saracak her yeri.
Ilık ılık atacak yürek.
Zihin coşacak mevsim mevsim..
İşte o an başlayacak bizim zamanımız…
Yüreğine düşeceğim cemre cemre…
Senin benim zihnime düştüğün gibi!
Tüm zamanlarında sesim çınlayacak kulağında..
Senin benim zihnime düştüğün gibi!
Tüm zamanlarında sesim çınlayacak kulağında..
Seni seviyorum!
Seni seviyorum!
Seni seviyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder