30 Haziran 2013 Pazar

Röntgen Taramaları Nedir? --Çeviri: Kenan Çınar

Özet

X-ışınları elektromanyetik radyasyon parçacıklarıdır. Bir röntgen makinesi, kemiklerin içinden geçen, görünmeyen x-ışınları parcacıkları gönderir, bilgisayar veya ozel bir filmde görüntü kayıt edilir. 

Nasıl calışır?

Normal fotoğraf cekiminde kullanılan filme benzeyen bir film vücudunuzun arka bölümüne yerlestirilir. Makineden gelen X-ışını parçacıkları filme yansır.Filmin bulanık çıkmaması için çekim süresince hareketsiz durmanız gerekir. Daha sonra bu film geliştirilir. Ne kadar çok X ışını filme yansırsa film geliştirildiğinde bu bölgeler o kadar siyah çıkar.  

Vücudunuzun yoğun bölgeleri ışınların filme gecmesini engeller, sonuc olarakta filmde beyaz bir görüntü ortaya çıkar, örneğin kemikleriniz gibi. Vücudunuzun boş veya hava ile dolu olan bölgeleri, filmde siyah görülür.

Yumuşak dokular, örnek olarak kaslarınız ve organlarınız filmde gri renkte çıkar. Grinin tonu bölgenin ne kadar yoğun olduğuna bağlıdır. Fazla yoğun bölgeler daha açık gri gözükür. 


Röntgen ne gösterir? 


Röntgen doktorunuza vücudunuz hakkında çok farklı bilgiler verir. Örnek olarak, kemiklerde kırılma veya diğer sorunlar ve eklem sorunlarını gösterir. Kalbinizin boyutu ve şeklini gösterir böylece bazı kalp sorunları teşhis edilebilir.

Bazen bir sorunun sebebini bulabilmek için sadece rötgen yeterli olur. Bazen röntgen yeterli olmaz ve daha detaylı ışınlama taraması örneğin CT (bilgisayarlı tomografi) veya MRI (manyetik rezonans) cihazı kullanımı gerekebilir.  Vücudunuzdaki (örneğin beyin veya karaciğer gibi) yumuşak dokular icinde, bazen MRI veya CT/bigisayarlı tomografi kullanılır. 

Güvenli midir? 

Doktorlar iyi film elde etmeleri icin gerekli en az radyasyon dozunu verirler.

Acı hissedilebilir mi?

Hayır. Röntgen kesinlikle agrısızdır.

Sonra ne olur?

Elde edilen film bir radyolog/teknisyen tarafından doktorunuza gönderilir ve soktorunuz  sizinle sonuclari görüşür, tartışır.

Kaynak:

28 Haziran 2013 Cuma

Meme Kanseri Tedavisi Sırasında Sağlıklı Beslenme --Çeviri: Gözde Demirsoy

Çok sorulan ve gündeme gelen bir konu. Sevgili Gözde'nin harika çevirisi ana noktaları çok güzel özetlemiş.
ET 
Eğer cerrahi işlem sonrası iyileşme sürecindeyseniz, kemoterapi /radyoterapi ya da diğer meme kanseri tedavilerini alıyorsanız, sizin ana amacınız kanserden kurtulmaktır. Sağlıklı beslenme, sizi vücudunuzu güçlü tutarak ihtiyaçlarına göre beslenmektir.
 
Doktorunuz ve siz tedavinizin sizi nasıl etkileyeceğini tahmin edemiyorsunuz. Sizin tedavi öncesi genel sağlık durumunuz ve kilonuz bunda önemli rol oynamaktadır. Aldığınız tedavinin miktarı, tipi, uzunluğu da etkilidir. Tedavinizi görürken bedeninizi dinleyin ve ona ihtiyacı olanı verin. Yemek yapmak ve yemeye hala devam ediyor ve hoşlanıyor olabilirsiniz ya da hiçbir şeyi yemekten hoşlanmayacağınız ya da her şeyi yemek isteyeceğiniz ve tadı güzel şeyleri yemek isteyeceğiniz günler ve zamanlar olabilir. En iyisi esnek, sağlıklı ve vücudunuzun ne isteklerine ve gerçekleşen değişikliklere kulak verebileceğiniz bir beslenme planı yapmaktır.
Sağlıklı bir beslenme planı- çeşitli meyve ve sebze porsiyonlarını ve düzenli protein alımını içeren diyet-vücudunuzun tedaviniz süresince sağlıklı ve güçlü kalabilmesi için gereklidir. İhtiyacınız olan bu rezervler vücudunuzun savunma sistemini güçlü tutmak ve yeni hücre yapımına katkı sağlamak, oluşan enfeksiyonla savaşmaya yardımcı olur. Buna ek olarak sağlıklı beslenme tedavinizin yan etkilerini de ortadan kaldırmak için yardımcıdır. Kanser tedavisinin yeterince kalori ve protein alan insanlarda daha etkili olduğu kanıtlanmıştır. Meme kanseri tedavisi görürken bu sadece sağlıklı beslenmeden de ötedir.
Tedavi alırken öğünleri planlama

Eğer tedaviye birden başlamışsanız, zamanınızı dikkatli kullanmak için dağıtım servislerini kullanabilir, önceden ayarlı menüler oluşturabilir ve arkadaşlarınızın size yemek ve alışveriş konusunda yardımına başvurabilirsiniz. Kendinizi iyi hissettiğiniz günlerde bölüp dondurucuya atabileceğiniz daha büyük porsiyonlar isteyebilirsiniz.

Kendinizi kötü hissettiğiniz günlerde de bunları çıkarıp kolayca yiyebilirsiniz. En sağlıklı ve büyük porsiyon menülerinizi kendinizi en iyi hissettiğinizde ve enerjinizin gün içerisinde en yüksek olduğu zamanlarda yiyin. Bu kahvaltınızı çorbayla ya da güveçle yapmanız demek olsa da problem değil, vücudunuz için en iyi olanı bu.
Meme kanseri tedavisi gören kadınlar için yardımcı olabilecek öneriler
Her Isırığın hesabı yapın: Gereksiz kalori sağlayan, kalori açısından yüksek gıdalar yerine besin değeri yüksek gıdaları tercih edin. Sebzeli lazanya ya da salata gazlı içecekle beraber yenilen büyük porsiyon patates kızartmasından daha iyi bir seçimdir.
Tabure ya da sandalye kullanın: Yemek hazırlarken yorgun hissettiğinizde oturabileceğiniz bir sandalye ya da tabure bulundurun.
Pratik seçimler yapın: Küçük havuçlar ya da paketlenmiş dilim peynirler, kuru üzüm, fındık gibi çabuk ve hazırlanması kolay şeyler tercih edebilirsiniz. Öğün aralarındaki küçük atıştırmalıklar yeterli protein ve kalori almanıza yardımcı olur.
Multivitamin alın: Eğer yeterli beslenemiyorsanız, doktorunuza multivitamin almak konusunda danışabilirsiniz.
Sıvı protein desteği konusunda düşünün: Eğer yeterli protein almayla ilgili problemleriniz varsa bu konuda hazırlanan ürünler bulunmaktadır, bunun için doktorunuza ya da diyetisyene danışıp başka önerili olup olmadığını sorabilirsiniz.
Diyetisyenle konuşun: Eğer yeme planınızın yeterli olup olmadığı konusunda emin değilseniz diyetisyene danışıp diyet listesinizi değerlendirmenizi isteyebilirsiniz. Diyetisyene kanser tedavisi gördüğünüzü ve beslenme planınız için en iyisinin ne olduğunu söyleyin.
Dağıtım servislerini kullanın: İnternet aracılığıyla, telefonla, faxla sipariş verilebilen servisleri kullanabilirsiniz.
Ürünleri çiftliklerden ya da Açıkhava marketlerinden alın: Yakınlarınızda çiftlik ya d Açıkhava marketleri varsa oralardan alışveriş yapmak, ambalaj kokan marketlerden alışveriş yapmaktan daha elverişlidir.
Toptan alışveriş yapın: Kendinizi iyi hissettiğinizde alışverişe gidin ve uzun süre taze kalabilecek gıdaları büyük boyutlarda alın, böylece alışverişe çok sık gitmenize gerek kalmaz.
Yardım isteyin: Marketlerin eve servis hizmetlerini talep edin, ya da bir arkadaşınızdan size alışverişte eşlik etmesini isteyin.
Size yardım eden insanların işini kolaylaştırmak için öneriler:

Arkadaşlarınızın, ailenizin size alışverişte ve yemek yapmada konusundaki yardım taleplerini kabul etmede bencil olmayın ve yardım talep etmekten korkmayın. Aileniz ya da arkadaşlarınız hangi ihtiyacınızın karşılanıp karşılanmadığını bilemeyebilirler, onlara söyleyin. Onlar sizi seviyor-onlar size yardım edebildiklerinde mutlu oluyorlar. İşte onların işlerini biraz daha kolaylaştıracak bazı öneriler;
Elinizde bir alışveriş listesi olsun: Sizin için alışverişe giden birileri olduğunda bu işi kolaylaştırır.
Birkaç yemek menüsünü tarifleriyle beraber yazın: Size yardım etmek insanlar için hoşlanacağınız şeyleri yapmak için bir rehber olur.
‘’Bugün iyi hissetmiyorum’’ günlerinde yiyebileceğiniz gıdaların listesini tutun: Böylelikle arkadaşlarınız sizin en fazla hangi gıdaları tolere edebileceğinizi bilebilirler.

Kaynak:

Çeviri:
Araş. Gör. Gözde Demirsoy
Adnan Menderes Üniversitesi
Doğum-Kadın Sağlığı Ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilimdalı





27 Haziran 2013 Perşembe

İçimizden Biri Mini Röportajlar -- Murat Aydın

Sevgili Murat Aydın'la bu güzel rörportajı Nezih Hukay Tekman yaptı, bana sadece derlemek düştü. Doktorların bile umutsuzluğa düştükleri anlarda umudunu ayakta tutmuş Murat, hep gülümsemiş. Umarım hikayesi size de güç verir ve ışık olur.

ET

Muratcığım kendini biraz tanıtır mısın bizlere ?

Aslen Siirtliyim ama doğma büyüme Mersinliyim. Turizm mezunuyum, Van'da memur olarak çalışıyorum.

Teşhiş konulduğunda ne hissettin? Nasıl bir tedavi sürecinden geçtin?

2008 yılında teşhis konuldu. Ender görülen Osteosarkom tümörü. Teşhis konulduğu zaman hiç üzülmedim daha doğrusu kendimi üzmemeye gayret gösterdim. Çünkü araştırdığımda GÜÇLÜ İNSANLARIN bu hastalığı yendiğini öğrendim. O yüzden hep güçlü olmaya çalıştım. Oldum da…

Nasıl bir tedavi aldın?

İlk başta kemoterapi uygulandı ama tümör cok güçlü olduğu için fayda vermedi. Doktorlar ‘ya bacağın kesilecek yada kısa bir süre sonra ölümü bekleyeceksin’ dediler. Sıkıntılarla baş edilmesini gerektiğini düşünüyorum. Bende böyle yaptım, yaşamak için bacağımdan vazgeçtim. Ameliyatla sol diz üstünden bacağım kesildi. Ameliyat sonrası 3 kür daha kemoterapi gördüm. Bu kadar tedaviye rağmen metastaz oldu yani bacağımdaki tümör akciğere sıçradı, bu anlattıklarım 1.5 yıl içinde olan şeyler.

Ankara Hacettepe Hastanesi'nde ameliyat oldum tabi bu basit bir ameliyat değildi. Çok şükür bunu da atlattım. Ama çok güçlü bir düşmanım vardı ameliyatlara rağmen hastalık hep benimleydi :)

Ameliyattan sonra tekrar kemoterapiye başladılar 6 kür. Ben güçlü oldukça hastalıkta güçleniyordu sanki. Sol akciğerden sağ tarafa sıçradı. Ama artık kanserle mücadele etmeyi biliyordum ve kemoterapi süresince hep moralimi yüksek tuttum.

Sonra güzel gelişmeler oldu değil mi ?

İşler yavaş yavaş yoluna girdi. İlk başta vücuttaki nodüller yok oldu akciğerdeki kitle 5 cm den 3 cm'e geriledi. Kalan kitleyi ameliyatla almaları gerekiyordu ama 2. ameliyat olduğu için risk çok yüksekti. Hem ben hem doktorlarım inanıyorduk başaracağıma. Zor bir ameliyat oldu tam 10 saat sürdü. Taburcu olduğumda doktorlar bile tebrik etti.

Şu an sadece yemek borusunda ki kitle kaldı. Bunuda ilaç tedavisiyle yendim çok şükür.

Hayatında neler değişti kanser öncesi ve sonrası  ?

İnanmayı, mücadele etmeyi öğrendim. Ne olduysa sabrettim, doktorların bile umudunu yitirdiği anlarda ben ümidimi yitirmedim. Hayatıma devam ettim kanser olmuş olmamış veya engelli durumda olmam bir şey değiştirmedi eğitimimi tamamladım. Halen Van'da memur olarak görev yapıyorum ve yaşamayı, insanları, doğayı seviyorum.

Son olarak Kanserle Dans edenlere ve Kanserle Dans ailesine söylemek istediğin bir şey varmı?

Her zaman güçlü olsunlar başarılı olmak onların elinde. Kendi güçlerinin farkına varıp bu hastalığı yensinler, KANSERLE GÜZEL DANS ettik deyip tebessüm edebilsinler.

Bu süreçte her şeye rağmen gülümsemeyi ve mücadele etmeyi öğrendim. Hayatın boş olmadığını ve hayatta başımıza gelen tüm olayların bir sebebi (hayrı) olduğunu düşündüm, düşünüyorum.

Murat Aydın
Röportaj: Nezih Hukay Tekman

26 Haziran 2013 Çarşamba

Kanserle Savaşmak mı? -- Filiz Toprak Karakaya

Sevgili Filiz öyle güzel anlatmış ki kanserle dansını hikayesini. Kendi iç sorgulamasını yaparken kendimize, doğaya verdiğimiz zararla yarattığımız risk faktörlerini çok güzel dile getirmiş.

ET


Herhalde bu söylemi ilk ortaya atan bir kanser hastası değildir. Zira günlük yaşamlarını sürdürmeye dahi takati olmayan kanser hastalarından bir de savaşmalarını istemek çok acımasızca geliyor bana!

İlla da savaşmak gerekiyorsa bu illetle, o zaman yakalanmayanlar savaşsın kanserle. Hiç kimse de bizden kanserle mücadele yolunda birer savaşçı olmamızı beklemesin. Zira bizler ancak birer yorgun savaşçıyız. 

Peki ne yapalım diyenler vardır aranızda. Ben barıştan yanayım. Kanser canavar da biz sütten çıkmış ak kaşık mıyız? Yaradanın bize sunduğu onca doğal nimetin içinde yüzmeyi bırakıp kanserin sularına dalmışız.

O mu gelip yerleşti dersiniz bedenimize? Yoksa biz mi ellerimizle alıp hapsettik onu içimize?
Biz kanserle; yaşamak için savaşıyoruz da   onun savaşma amacı çok mu farklı bizimkinden?
Biz ondan kurtulmak için onu yok etmeye ant içmişiz de, onun bedenimizden kurtulmak için içtiği andı niçin anlamıyoruz?   

Ben barıştan yanayım. Zira ancak buna takatim var.

Hey kanser!

Sana düşman değilim, yemin ederim. Hatta bir ara hücrelerinin resmini arka plan yaptım bilgisayarıma. İmkânım olsa resmini desen diye basarım fularıma…

Hey kanser!

Kabul ediyorum! Yeryüzüne geldiğimizden beri birer vahşi gibi savaşmışız doğayla. Vahşetimize direnip  doğal yaşamdan kopmayan canlılara biz vahşi demişiz pervasızca! Tabiatından vazgeçirdiklerimize evcil...

Hey kanser!

Biliyorum.Tabiatı korumaya çalışan bir neferden başkası değilsin. Ve biz, seninle baş edemediğimiz için akın akın dönüyoruz doğal yaşama. Ve korkuyorum seni de yenersek bir sebebimiz kalmayacak  yeniden zulmetmemek için doğaya...

Sana söz veriyorum. Hayatım üstüne;

Bir daha asla senin mekânına ayak basmayacağım. Asla içine hapsedildiğin o gıdaları almayacağım bedenime. Kullanmayacağım seni dalga dalga etrafa yayan o pek çok lüzumsuz cihazı. Umarım seni ambalajlayıp market raflarına dizenler de vazgeçerler bu günahlarından…

Hey kanser!
Sana söz veriyorum.Anlatacağım seninle savaşanlara. Yalnızca tabiatı korumak için savaştığını ve anlatacağım onlara asıl savaşılması gerekenin tabiatın dengesini bozanların olduğunu.

Sen de bana söz ver!
Bir daha asla yenileme kendini benim bedenimde…
Bir daha asla yenileme kendini sevdiklerimin bedenimde…
Bir daha asla…

Filiz Toprak Karakaya

25 Haziran 2013 Salı

MEME KANSERİNİ ANLAMAK – Tercüme Araş. Gör. Gözde Demirsoy


Meme Kanseri Nedir?

Meme kanseri kontrolsüz hücre büyümesi demektir. Meme kanserini anlamak için kanserin nasıl geliştiğini anlamak gereklidir.
Kanser hücrelerin büyümesinden ve sağlıklı kalmasından sorumlu  gende mutasyonlar ya da anormal değişimler  sonucu meydana gelir. Her hücrenin nükleusu hücrelerin kontrol odası gibidir. Normalde, vücudumuzdaki hücreler büyüme süreciyle gerçekleşerek diğer hücrelerin yerini alırlar. Sağlıklı olan eski  ölü hücrelerin yerini alır. Fakat zamanla, mutasyonlar bu belirli genlerde bu bölümü ‘On ‘ durumuna getirip diğer kısımları ‘Off’ moduna alıyor. Hücrelerin kazandığı bu değişim kontrolsüz büyümeye, daha fazla hücre üretmeye ve tümöre yol açıyor.

Tümör ‘İyi Huylu (Benign)’ ya da ‘Kötü Huylu (Malign) ’  olabilir.Benign tümörlerin hücre yapısı ve görüntüsü normal hücreye benzediği ve yavaş büyüdüğü,diğer dokulara zarar vermediği ya da diğer bölümlere sıçramadığı  için kanseri düşündürmez. Malign tümörler kanserlidir. Bulunduğu yerden başka yerlere sıçrayabilir.

Meme kanseri tanımı, meme kanserinde gelişen malign tümörden alır. Çoğunlukla meme kanseri hücrelerin süt üreten lobüllerinde ya da lobüllerden sütü alıp meme ucuna ileten kanallarda başlar. Az görülmekle birlikte meme kanseri yağ ve fibröz bağlantı sağlayan doku olan stroma hücrelerinde meydana gelebilir.
 Yıllar geçtikçe kanserli hücreler yakınındaki sağlıklı hücrelerin de ele geçirir ve koltukaltındaki vücudu yabancı maddelere karşı koruyan lenf nodlarına doğru yayılır. Kanserli hücreler lenf nodlarina yayılırsa vücudun diğer bölümlerine kısa yoldan erişmiş olur. Meme kanserinin seviyesi kanserli hücrelerin ne kadar uzaklaştığına göre derecelendirilir.

Meme kanseri daima genetik koddaki bir hatadan kaynaklanır. Bununla beraber, kanser vakalarının sadece %5-10 ‘u annesinden ya da babasından aldığı kalıtsal anormalliğe bağlıdır. Meme kanseri olgularının yaklaşık %90’ı yaşlanmaya ve hayattaki yıpranmaya bağlı genetik anormalliklerden kaynaklanır.

Herkesin vücudunu olabildiğince sağlıklı kalmasını ve tekrar yakalanmamayı sağlayan, meme kanseri riskini en aza indiren bazı yöntemler mevcuttur.(Bunlar sağlıklı kiloda kalma, sigara içmeme, alkolü sınırlama, düzenli egzersiz)

Şunu devamlı hatırlayın, meme kanseri kimsenin suçu değildir. Suçlu hissetmek ,meme kanserinin yaptığınız ya da başkasının yaptığı bir şeyden dolayı olduğunu düşünmek yapıcı değildir.

Meme Kanserinin Derecelendirilmesi

Evre 0; kanser hücrelerin meme kanalları içerisinde kalmıştır, yakındaki dokulara zarar vermemiştir.

Evre 1 A; 2 cm’ye kadar olan tümörlerdir, kanserli hücre meme dışına çıkmamışıtr, lenf nodüllerinde kanserli hücre yoktur.

Evre 1 B; Memede kanserli doku olmamasına rağmen lenflerde küçük kanserli hücre grupları- 0,2 mm’de büyük 2 mm’den küçük- bulunmaktadır.

VEYA  Memede 2 cm’den büyük tümör yoktur, 0,2 mm den büyük 2 mm’den küçük kanserli hücre grupları lenflerde bulunmaktadır.

Evre 2 A ; Memede tümör bulunmaz ama  koltukaltı lenf nodlarında bulunur

VEYA  2cm ve daha küçük tümörler lenf nodüllerine sıçramıştır.

VEYA 2cm’den büyük,5 cm’den küçük lenf nodüllerine sıçramamış tümör bulunur.

Evre 2 B ;  2cm’den büyük, 5cm’den küçük koltukaltı lenf nodlarına sıçramış tümör bulunur

VEYA Koltukaltına sıçramamış ama 5 cm’den büyük tümör bulunur

Evre 3 A ; Memede tümör bulunmaz, göğüs kemiğine yakın ya da koltukaltı lenf nodlarına yapışık tümör bulunur.

VEYA Tümörün boyutu farketmez, kanserli hücre lenf nodlarına yapışık ya da göğüs kemiğine yakınlarına  sıçramıştır

Evre 3 B ; boyutu ne olursa olsun, göğüs duvarına ve meme derisine yayılmış olan tümördür

VE Koltukaltı nodlarına sıçramış ve orada kümelenmiş ya da göğüs kemiğine yakın lenf nodlarında sıçramıştır.

Evre 3 C ; Memede herhangibir kanser belirtisi olmayabilir ya da ne boyutta olursa olsun tümör göğüs kemiğinde ya da meme derisindedir

VE Kanserli hücre lenf nodlarının ya da köprücük kemiğinin altında ya da üstündedir,

VE Koltukaltı lenf nodlarına sıçramıştır veya göğüs kemiğine yakın nodlardadır.

Evre 4 ; Kanser vücudun başka bir bölümüne sıçramıştır (Metastaz yapmıştır).


 

Adnan Menderes Üniversitesi
Kadın-Doğum Sağlığı Ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilimdalı

Araş. Gör. Gözde Demirsoy

21 Haziran 2013 Cuma

Meme Kanserinde Az Bilinenler- Doç Dr Hasan Karanlık


Meme kanseri riskiniz nedir? Sizin için en uygun olan meme kanseri tedavisi hangisidir? Terlemeyi önleyiciler ile meme kanseri arasında ilişki var mıdır?

Bilmediğiniz şeyler sizi incitebilir. Yanlış bilgi, meme kanseri riskinizi fark etmenizi ve en aza indirmenizi veya olabilecek en iyi tedaviyi almanızı engelleyebilir. Kendinizi gerçeklerle donatınız.

* Memede kitle bulmak meme kanseri olduğunuz anlamına gelir.
Yanlış : Her 10 kitleden 8' i kanser değildir. Eğer memenizde sürekli bir kitle veya değişiklik hissederseniz bir an önce doktora görünmelisiniz. Çoğu zaman kadınlar korkuları yüzünden düzenli sağlık kontrolü yapmazlar. Bazen kadınlar karşılaşacakları şeylerden korktukları için tedaviden uzak dururlar. Aylık kendi kendinize kontrollerle, düzenli doktor ziyaretleri ve düzenli mamografi çekimleriyle kendi sağlığınızla ilgilenin. 

* Meme kanseri sadece yaşlı kadınları etkiler.
Yanlış : Yaş ile birlikte meme kanseri riskinin arttığı doğru olmakla birlikte, meme kanseri herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. Doğumdan 39 yaşına kadar her 231 kadından biri meme kanserine yakalanır (risk <=/%0.5); 40-59 yaşları arasında bu olasılık 25'te 1'dir (%4 risk); 60-79 yaş arasında ise 15'te 1'dir (yaklaşık %7). Doksan yaşına kadar yaşayacağınız varsayılırsa, hayatınız boyunca meme kanserine yakalanma olasılığınız 7'de 1'dir. Bu da genel yaşam boyu riskinizin %14.3 olduğu anlamına gelir.

* Meme kanseri açısından bir risk faktörü taşıyorsanız, muhtemelen hastalanırsınız.
Yanlış : Meme kanseri geni anormalliği gibi en kuvvetli risk faktörlerinden birini taşıyor olsanız bile meme kanserine yakalanmanız kesin değildir. Kalıtsal BRCA1 veya BRCA2 genetik bozuklukları taşıyan kadınların tüm yaşamları boyunca %40-80'inde meme kanseri ortaya çıkmakta; %20-60'ında ise meme kanseri görülmemektedir. Diğer tüm risk faktörlerinin meme kanserine yol açma olasılıkları daha düşüktür.

* Ailenizde meme kanseri geçmişi yoksa hastalanmazsınız.
Yanlış : Her kadın biraz meme kanseri riski taşır. Meme kanserine yakalanan kadınların %80'inin aile öyküsünde meme kanseri yoktur. Yaş -hayatın yıpratması- meme kanseri için bilinen tek başına en önemli risk faktörüdür. Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınlarda risk biraz artabilir, çok artabilir veya değişmeyebilir. Bu konuda kaygılarınız varsa doktorunuzla veya bir genetik danışman ile aile öykünüzü görüşünüz. Boşuna endişeleniyor olabilirsiniz.

* Sadece annenizin ailesindeki meme kanserleri sizin riskinizi arttırır.
Yanlış : Annenizin veya babanızın ailesinde meme kanseri öyküsü olması sizin riskinizi eşit olarak etkiler. Bunun sebebi, genlerinizin yarısının anneden, yarısının babadan gelmesidir. Ancak meme kanseri geni bozukluğu bulunan bir erkekte meme kanseri gelişme riski, aynı geni taşıyan bir kadındakinden daha düşüktür. Bu nedenle, babanızın aile öyküsü hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, baba tarafınızdaki erkekleri değil, esas olarak kadınları incelemeniz gerekir.

* Deodorant/ Ter önleyici kullanmak meme kanserine yol açar.
Yanlış : Koltukaltı bölgesine uygulanan ter önleyici veya azaltıcılarda bulunan aktif maddelerin meme kanseri riskini arttırdığını gösteren herhangi bir bulgu yoktur. Meme kanseri ile ter önleyiciler arasında ortaya atılan ilişki, anatomi ve meme kanseri hakkındaki yanlış bilgilere dayanmaktadır.

* Doğum kontrol hapları meme kanserine yol açar.
Yanlış : Günümüzdeki modern doğum kontrol hapları düşük dozda östrojen ve progesteron hormonları içerir. Yapılan birçok araştırmada doğum kontrol hapları ile meme kanseri riski artışı arasında bir ilişki bulunamamıştır. Ancak, birçok farklı çalışmanın sonuçlarının birleştirildiği bir çalışmada, doğum kontrol hapları ile meme kanseri riskinde küçük bir artış arasında ilişki saptanmıştır. Aynı çalışmada ayrıca, riskteki bu hafif artışın zamanla azaldığı gösterilmiştir. On yılın sonunda, doğum kontrol hapları ile meme kanseri riski artışı arasında bir ilişki kurulamamaktadır.

Doğum kontrol haplarının yararları da vardır :
1. Yumurtalık ve endometrium kanseri riskinde azalma, 
2. Adet bozuklukları, pelvik iltihabi hastalık ve yumurtalık kistlerinin iyileştirilmesi, 
3. Kemik mineral yoğunluğunun düzeltilmesi. 

Herhangi bir ilaç kullanırken, riskleri ve yararları değerlendirerek kendiniz için en iyi kararı vermeniz gerekir.

* Yüksek yağ içeren besinler tüketilmesi meme kanserine yol açar.
Yanlış : Yapılan birçok büyük çalışmada, yüksek yağlı besinler tüketilmesi ile meme kanseri riskinde artış arasında açık bir ilişki gösterilememiştir. Halen devam eden araştırmalarda bu konunun açığa kavuşturulmasına çalışılmaktadır. Yüksek yağ içeren yiyeceklerden uzak durulmasının başka nedenlerle sağlıklı bir seçim olduğu söylenebilir : "kötü" kolesterolün (düşük yoğunluklu lipoproteinler) azaltılması, iyi kolesterolün (yüksek yoğunluklu lipoproteinler) arttırılması; daha sağlıklı besinler tüketme fırsatı oluşturması ve kilo kontrolüne yardımcı olması. Aşırı kilo meme kanseri için bir risk oluşturmaktadır; çünkü fazla yağ, yumurtalıklar dışındaki östrojen üretimini arttırmakta ve vücuttaki genel östrojen düzeyinin yükselmesine yol açmaktadır. Eğer kiloluysanız veya kolayca kilo almaya meyilliyseniz yüksek yağ içeren besinlerden uzak durmanız iyi bir fikirdir.

* Ayda bir yapılan kendi kendine meme muayenesi meme kanseri tanısı için en iyi yöntemdir.
Yanlış : Yüksek kaliteli mamografi, meme kanserinin mümkün olduğunca erken, tedavi edilebilirliğinin en yüksek olduğu dönemde yakalanması için en güvenilir yöntemdir. Meme kanseri hissedilebilir duruma geldiğinde genellikle mamografide saptanabilecek boyuttan daha büyüktür. Yine de kendi kendinize veya bir uzman tarafından yapılan meme muayenesi çok önemlidir. Meme kanserlerinin yaklaşık %25'i sadece meme muayenesiyle (mamogramla değil), yaklaşık %35'i sadece mamografi ile ve %40'ı ise hem fizik muayene hem de mamografi ile saptanmaktadır. Her iki önlemi de almanız önerilir.

* Meme kanseri açısından yüksek risk taşıyorum ve bu konuda yapabileceğim bir şey yok.
Yanlış : Meme kanseri riski yüksek olan kadınlarda bu riski azaltmanın -ortadan kaldırmak değil- birçok etkili yolu varıdr. Bu seçenekler arasında yaşam tarzı değişiklikleri (alkol tüketiminin en aza indirilmesi, sigaranın bırakılması, düzenli egzersiz), ilaçlar; çok yüksek risk taşıyanlarda cerrahi (önleyici mastektomi, bazı kadınlarda önleyici yumurtalık alınması) önerilebilir. Risk düzeyinizle ilgili varsayımlarda bulunmadan önce doktorunuzla veya bir genetik danışmanla görüşünüz.

* Meme kanseri tanısı otomatik olarak ölüm hükmü anlamına gelir.
Yanlış : Meme kanseri tanısı alan hastaların en az %80'inde herhangi bir metastaz bulgusu yoktur (kanser meme dışına ve lenf bezlerine yayılmamıştır). Ayrıca, bu hastaların %80'i en az beş yıl veya daha fazla ve birçoğu da daha uzun süre yaşamaktadır. Metastaz bulguları olan bir hasta uzun süre yaşayabilir. Bunlara ek olarak tedavide her geçen gün umut verici gelişmeler olmaktadır.

* Erkekler meme kanseri olmaz.
Yanlış : Bu yıl 211.000 kadına meme kanseri teşhisi konulacak ve 43.300' ü ölecek; öte yandan 1.600 erkeğe meme kanseri teşhisi konulacak ve 400' ü ölecek. Her ne kadar erkeklerin meme kanseri teşhisi oranı düşükte olsa, aylık kendi kendilerine kontrollerini yapıp değişiklikleri doktorlarına bildirmelidirler.

Meme Kanseri Cerrahisi İle İlgili Mitler
Meme kanseri cerrahisi ile ilgili mitler bir kadın neslinden diğerine geçmektedir. Doğru olmayan bu bilgiler yüzünden endişelenmeden, hastalık gerçeğiyle yüzleşmek kolay değildir. Bu yanlış bilgilerin, uygulanabilecek en iyi tedavinin önüne çıkmasına izin verilmemesi çok önemlidir. Meme kanseri cerrahisiyle ilgili en yaygın mitler şunlardır : 

* Cerrahi, kanserin havayla temas etmesine yol açarak yayılmasına neden olur. 
Yanlış : Sağlığınız yerindeyken memenizde şüpheli bir şey saptanıyor. Cerrahi uygulanıyor ve tanı ortaya çıkıyor : kanser. Daha sonra yapılan testlerde başka bir yerde de kanser bulunduğunda, ilk olarak ameliyat sırasında kanser hücrelerinin havaya karıştığını ve tüm vücudunuza yayıldığını düşünüyorsunuz ("Oysa daha önce fark etmemiştim"). Ancak metastatik meme kanseri (memenin dışına çıkarak diğer vücut bölgelerine yayılan kanser) uzun süre sessiz kalabilir. Cerrahi tedavi kanserin bir yerlere yayılmasına yol açmaz, kanser cerrahiden önce de zaten oradadır.

* Mastektomi uygulanması, lumpektomi ile birlikte radyoterapi uygulanmasından daha güvenlidir.
Her zaman doğru değil : Memesinin tek bir bölgesinde kanser olan, tümörün 4 cm'den küçük olup temiz sınırlarla çıkarıldığı hastalarda, lumpektomi ile radyoterapinin birlikte uygulanması, mastektomi kadar etkilidir.

* Ailenizde meme kanseri öyküsü kuvvetli ise, lumpektomi ile birlikte radyoterapi tedavisi sizin için uygun değildir.
Yanlış : Ailenizde meme kanseri öyküsü olması, sizde ortaya çıkan kanserin başkalarında görülenlerden daha tehditkâr olduğu anlamına gelmediği gibi size meme koruyucu tedavi uygulanamayacağı anlamına da gelmez. Doktorunuzla birlikte aşağıdakilerin ışığında birçok faktörü değerlendirerek sizin için en uygun cerrahi tedavi türüne karar vermelisiniz : hastalığın evresi,kanserin "kişiliği",yinelemeyi veya aynı memede kanser başlamasını önlemek için ne kadar agresif davranmak istediğiniz.

* Lenf bezleriniz alınırsa, hayatınızın geri kalan kısmında kolunuz şiş kalır. 
Yanlış : Lenf bezi cerrahisi, uzun süren rahatsızlık, hissizlik ve lenfödem adı verilen şişlik gibi rahatsızlık verici yan tesirlere neden olabilir. Genellikle vakaların ancak %5-10'unda bu durum görülür. Tüm koltuk altı diseksiyonu (I, II ve III düzey lenf bezlerinin alınması) VE cerrahiden sonra lenf bezi bölgesine radyoterapi uygulanması VE ayrıca kemoterapi verilmesi durumunda lenfödem riski %25'e yaklaşır. Etkilenen kolun düzgün kullanımı ve bakımı, ayrıca fizik tedavi, lenfödemin tedavisine ve şiddetinin azaltılmasına yardımcı olur. 

Kaynak:
http://hasankaranlik.com/az-bilinenler.php 

18 Haziran 2013 Salı

İçimizden Biri Mini Röportajlar -- Sultan Dursun

Teşhis hikayeni anlatırmısın?


1 Mayıs 2012’de rutin doktor kontrolüne gittim ‘hiç birşeyin yok biran önce evlen çoçuk yap ve gögüslerin dolgunluğu gitsin’  dedi doktor bana. Israrla sağ gögsümde bir gariplik var deyince adet döneminin bittikten 1 hafta sonra tekrar kontrole gel dedi. (Aslında işin en entersan tarafı annemi rüyamda görüp doktora gitmemdi). 1 hafta sonra tekrar polikliniğe gittim gene birşey yok deyip göndermek istediler ben lütfen rutin tahlil, tarama yapın dedim.  Şans eseri radyoloji uzmanı yakın tanıdıgımız oldugu için muhakkak bir ultrason yapalım demişti. Ultrasonu yapan Ercan abim sağ gögsüme jeli sürdüğünde kansersin dedi ve ben hiç birşey yokmuş gibi odadan çıktım babamı aradım.

Neler hissettin ilk duyduğunda?

Dağıldım zor arabaya gittim. ilk babamı aradım, sonra teyzemi ve en sonunda erkek arkadaşımı arayıp ben kanserim dedim. Biraz ağladım… Mutfağa gidip yemek yaptım hayatımda hiç bu kadar menemen yememiştim :) Daha bu dünyada çok işim var demişim erkek arkadaşım ve arkadaşlarıma, gülüştük hep beraber,  ben teselli verdim onlara. Aslında biraz da korktum sanki boşlukta hissettim kendimi.

Sonra neler oldu Sultan?

Doktor iğneli biyopsi istedi çünkü benim kitlem meme başında olduğu için kendini saklamış. İlk başta gögsümün alınması gerektigini söyleyince çok ağladım ama daha sonra sultan saçmalama dedim bir organ yenisini yaptıracaksın deyip güldüm. O dönemde babam abim ve erkek arkadaşım hep yanımdaydılar çok güç verdiler bana. Arkadaşlarımın hep hoş süprizleriyle karşılaştım ben bu savaşı kazanmalıyım dedim çünkü bu savaşa ailemden kaybettiklerimi (annemi teyzemi dayımı anneannemi) düşünerek hayata onlar için de sarıldım.

4 saat sürdü ameliyat ilk uyandıgımda babam yeğenim ve odada bir çift yeşil göz sevgilim bana o kadar güzel bakıyordu ki bir kez daha ona aşık oldum.

Hayatında olumlu ve olumsuz neler değişti kanser sonrası?

Sakin olmayı umudu öğrendim, hayatın anlamı göremedigim bir kaç insanın kusurları hepsi çıplak gözle karşımdaydı kimse bana o zaman yalan konuşamaz oldu biliyormusun ve ben insanları birkez daha iyi tanıdım.


Bu sürecin en büyük zorluğu neydi?

Kemoterapiler allahım gördügüm her yere kusuyordum ağrılarım oluyordu ama bir hafta sonra gene hadi kızlar nerde balık yiyecegiz derdine düşüyordum. Doktorum beni uyarmıştı saçların gidecek diye bir pazar sabahı saçlarımın yastıkta kaldıgını gördüm. İlk başta ağladım sonra 3 numara yaptırdım baktım o da yetmiyor babamla gittim erkek berberine vurdurdum sıfıra. Erkek arkadaşım beni hep ne güzel kafan var deyip sevdi aylarca öyle gezdim. Peruk takmadım öz güvenimle tam anlamıyla hayata sarılarak tedavilerimi tamamladım.

Nasıl destek aldın?

Bol bol kitap okudum gezdim dolaştım hayatla dalga geçtim çünkü etrafimda dünyalar güzeli bir ailem çok sevdiğim arkadaşlarım ve sevgilim hep yanımdalardı ben onlara diyordum geçecek hiç üzülmeyin.

Şuan ki durumum. Her 28 günde bir igne yiyorum koruyucu olarak sabah ve akşam hapım var ve menapoza girmem aslında en zor süreç bu menepoz çok agır geçiriyorum terlemeler sıkıntılar yaşımım çok genç olması beni biraz bunaltıyor ama başa çıkmak zorundayım ve hayatıma devam ediyorum.

Çok şanslıydım erken tanının ne kadar önemli olduğu ögrendim. Hastalığımda hiç susmadım aşama aşama herşeyi sordum öğrendim yaşadım o zaman daha çabuk hazırlıklı oluyorsun. Kendimi asla hasta pozisyonu sokup kenera çekmedim hayata asıldım.

Kanserle Dans okuyucuları için eklemek istediğin var mı?

Kabuğunuzun içinde kalmayın anı yaşamak daha anlamlı. Bedenim benden artık hep iyi şeyler bekliyor ben de bu bedeni iyi kullanmalıyım.

Ben sizi 2 gün önce buldum çok mutlu oldum çok güzel işler yapıyorsunuz bizlerin yüzüne kocaman bir gülümseme umut getiriyorsunuz.  Birbirimize kenetlenmeyi çözümleri aramızda konuşmayı paylaşmayı gösteriyorsunuz. Bizler bildiklerimizi paylaşarak anlatarak sizler aracılığınızla gücümüze güç katalım. Yaşam sevdiklerimizle çok güzel

Sporcu ve Kanser Hastasının benzerliği --Psikolog Esra Savaş Kaplan

Uzman psikolog ve psikoonkolog sevgili Esra Savaş Kaplan’ın yazılarının tümüne ve iletişim bilgilerine internet sitesi http://www.esrasavaskaplan.com dan ulaşabilirsiniz. Bu önemli yazıları sizlerle paylaşma imkanını verdiği için kendisine sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Bu yazı sporcular ve kanser hastalarını karşılaştırarak mücadele ruhunun benzerliklerini çok guzel anlatmış. İnanmak başarmanın çok önemli bir parçası.


...

Antrenörler iyi oyuncuların kazansa da kaybetse de kararlılıklarını sürdürebilen ya da mücadele yetenekleri olan oyuncular olduklarını söylerler. Ümidini yitirenlerin kazanması beklenmez. Ancak ümidini kaybedenlerin kaybedeceklerine kesin gözüyle bakılmaması gerektiğinin de pek çok örneği vardır.

Bu noktada kanseri yenmek ve sporda galip gelmenin ne kadar da benzeştiği ortaya çıkmaktadır. Hastalığınızla savaşabileceğinize inanmaniz ve hastalığınızın sizi kontrol etmesine izin vermemeniz bir boks ringinde ya da vücudunuzda yaptığınız bir düşmanla, ya da karşı futbol takımındaki birçok rakiple mücadeleye benzemektedir. Kazanmak için bunu yapabileceğinize inanmak zorundasınızdır. Duyduğu kötü olumsuz gerçekçi olmayan düşüncelere, sözlere aldanmadan gerçekçi bir yaklaşıma sahip olarak mücadeleci ruhunuzu harekete sokmalısınız.

Birçok insan kanserden sadece kanserin ruhlarına ve bedenlerine nasıl zarar vereceği konusunda korkunç hikayeler duyduğu için korkar. Diğer yandan eğer hastalığı tedavi eden kişilerle konuşursanız olmadığı kadar çok insanın vaat edilen süreden daha uzun yaşadığını duyabilirsiniz.

Örneğin 1993 yılında Amerika’da yapılan bir çalışmada meme kanseri olan bir hastanın kanser destek grubunda yer alarak daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olduğunu ve sadece geleneksel tıbbi tedavi alan hastaya nazaran iki kat uzun yaşadığı görüldü. Los Angeles’ ta California Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan başka bir araştırma malign melanom hastalarını kapsıyordu. Bu hastalara yapılandırılmış psikoeğitim destek grubunda yer alıyorlardı. Bu araştırma sonucunda da grupta yer alan hastaların diğerlerine oranla hastalıkları daha az tekrarlamış ve ölüm oranları daha düşük olarak bulunmuştur.

Ülkemizden bir örnek verecek olursak Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü’nde yaptığım çalışmamda kadın hastalıkları kanserleri tanısı almış olanların yapılandırılmış psikoeğitim destek grup uygulaması sonucunda hastaların hastalıklarıyla daha çok mücadele ettikleri, daha iyi hissettikleri, aileleriyle uyumlu olup daha mutlu bir yaşam sürdükleri görülmüştür.

Mücadeleci bir ruha sahip olmak hastalığın kesinlikle tedavi edilebileceği anlamına gelmemektedir ancak mücadeleci ruhunuzla hareket ederek daha mutlu, üretken ve güçlü bir yaşam sürmenizi sağlayabilirsiniz. Bu da yadsıyabileceğiniz kadar önemsiz duygular değildir.

En kötü duygu da çaresizliktir ve eğer hala ne yapacağınızı bilmiyorsanız kendinize, dünyaya, hastalığınıza ve çevrenize karşı olumsuz gerçekçi olmayan duygu ve düşünceler içerisinde olursunuz. Halbuki diğer yandan mücadele ruhunuzu harekete geçirirseniz o size ne yapmanız gerektiğini nasıl daha iyi hissedebileceğinizi size gösterecektir.

KANSERLE NASIL MÜCADELE EDECEĞİNİZE BİR AN ÖNCE KARAR VERİN.

Uzman Psikolog&Psikoonkolog
Esra Savaş Kaplan


Kısa özgeçmiş:

Esra Savaş Kaplan Psikoloji lisans eğitimini Koç Üniversitesi’nde aldıktan sonra 6 ay Kanada'da University of British Columbia'da eğitim görüp Türkiye'ye dönüş yapmıştır. Ardından İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde uzmanlık eğitimini tamamladı. Psikoterapist sertifikalarını İngiltere’de CBT London, Türkiye’de CBT İstanbul ve Bilişsel Davranışçı Terapiler Derneği’nden aldı. Şuanda Amerika'da klinik psikoloji doktora öğrenimine devam ediyor.