Kolu, bacağı kopan çocukları gördük
Evladının üzerine kalkan olup, can veren anaları
Dirisinden geçip, ölüsünü bulmaya razı olanları
Bir toz bulutu arasında......... Günlerce, gecelerce hayatı aradık.
"Sesimi duyan yok mu?" diye avaz avaz bağırdık
Nidamıza dokunan olmadı.
Sonunda, yıkıntılar arasından
Tıpkı uzuvları kopmuş bedenler gibi
Sahibini anımsatan fotoğları topladık
46. saniyede bir nesli kaybettik
Kiminin bedeninden bir parça gömüldü toprağa
Kiminin yüreği.
Ucuz can pazarıydı bu coğrafya
Yerkabuğu her daim alacaklı ağaydı.
Peki biz ne yaptık ?
Kolu, bacağı kopanlara beden olduk
Yüreği dağlananlara dokunamadık
Protez kalp henüz icat edilmemişti
Geride kalanları prefabrike olarak yaşattık
Zamanı gelince çok oldunuz deyip
Evlerini başlarına yıktık
Ondan ötesi...................
Deprem profesörüne "Dede" dedik
Olmadı bir de onu yılın en seksi adamı seçtik!
Televizyonda "bugün, yarın" deprem olacak diye adeta tespih çeken
Civciv çıkıcak, kuş çıkacak şeklinde birbirlerini yiyen
Sözde bilim insanlarını gördük
Biz de insanız canım, dayanamadık.
Duyarlılaştık!
Önlem aldık.
Zorunlusundan deprem sigortası yaptık
Çantamızı da hazırladık!
Sorunumuz çözüldü mü?
"Sesimi duyan yok mu?"
Göç hala sürmekte, iç ülkeden asıl ülkeye
Hala fakirlik en ciddi sorunumuz
Sözde korsanla mücade ediyoruz
Kendimiz kendimizi yağmalıyoruz
Gecekonduyu şehrin merkezine taşıyoruz
Balkonları içeri alıp evimizi genişletiyoruz
Kendimizden bir eksik, bir fazla
Hiç önemsemiyoruz
Öylesine yaşıyıp gidiyoruz
! Bu ülke 17 Ağustos'ta evlatlarını yitirdi. Onları anmak, sadece sözde kalmasın. İnsan olarak ederimizi sorguladığımız şu günlerde, değerimizi bilelim. Ölçümüz para olmadan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder