http://kanserle-dans.blogspot.com/search?updated-max=2013-08-24T20:49:00-07:00&max-results=25
Bölüm 2:
http://kanserle-dans.blogspot.com/2013/08/meme-kanseri-ve-beslenme-2-ceviri-nil.html
Bölüm 3:
http://kanserle-dans.blogspot.com/2013/08/meme-kanseri-ve-beslenme-3-organik.html
Bölüm 4:
http://kanserle-dans.blogspot.com/2013/08/meme-kanseri-ve-beslenme-bolum-4-lifli.html
Bölüm 5:
Beslenme ile ilgili sorularınızı ve aldığınız ilaçlarla olası etkileşimleri mutlaka doktorunuza sorun ve bir uzman diyetisyene danışınız!!
Bu bilgiler, UCSF Helen Diller Kanser Merkezi, University of California, San Francisco, tarafından yaklaşık 400’e yakın araştırmadan derlenerek oluşturulan ‘Meme Kanseri ve Beslenme’ kitapçığından izinli kullanımdır.
Kaynak: http://cancer.ucsf.edu/_docs/crc/nutrition_breast.pdf
Bu kadar bilgiyi okuyamam diyenler için bu bölümün özeti:
Şekerler ve İnsülin* – Kıssadan Hisse
İnsülin düzeylerinizi kontrol altında tutmak için:
o Rafine ve işlenmiş gıdaları sınırlayın; yüksek lifli besinler tüketin
o Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin, düşük yağlı bir diyet uygulayın
o Egzersiz yapın
o Sağlıklı bir kiloda kalın ve kilonuzu koruyun
Araştırma özetleri:
•Yüksek miktarda şeker içeren gıdalar genellikle çok işlenmiş, rafine, besin değeri bakımından zayıf ve lif açısından yoksul gıdalardır. Ayrıca, bu gıdaların kanser hücrelerinin çoğalmasını tetiklediği düşünülen serum insülin ve serum IGF-1 düzeylerini artırdığı düşünülmektedir.
o İnsülin-benzeri büyüme faktörünün (IGF’nin) aşırı ekspresyonu, ya da yüksek miktarlarda bulunması, farelerde meme tümörlerini artırmaktadır [88].
o IGF’lerin hücre döngüsünün ilerlemesini teşvik ederek ve erken hücre ölümünü engelleyerek çalıştığı düşünülmektedir [89-92].
o IGF-1, over (yumurtalık) steroid salgısını uyarma yoluyla tümör büyümesini teşvik edebilir [92,93].
o Yapılan araştırmalar, IGF-1 ile östrojen arasında [94] ve ayrıca meme kanserinde IGF-1 ile insülin direnci arasında [95] sinerjik etkilerin varlığına işaret etmektedir.
• Menopoz öncesi kadınları ele alan ileriye dönük bir kohort çalışmasında, IGF-1 bakımından en yüksek dörtte birlik dilimde yer alan kadınların meme kanseri risklerinin en düşük dörtte birlik dilime göre %310 daha fazla olduğu gözlemlenmiştir [88].
o Açlık insulin* seviyelerine bakıldığında bu ilişki daha zayıftır; en yüksek ilk iki çeyrekteki menopoz öncesi kadınlarda meme kanseri riski %70 daha yüksek bulunmuştur.
o Menopoz öncesi kadınlardaki serum glukoz seviyeleri karşılaştırıldığında en yüksek dörtte birlik dilimde yer alan kadınların meme kanseri risklerinin en düşük çeyrekte yer alan kadınlara göre %280 arttığı görülmüştür.
o Menopoz sonrası kadınlar incelendiğinde, daha kilolu kadınlarda (BMI>26[1]) glukoz, insülin* ve IGF-1 düzeylerinin meme kanseri riskiyle daha çok ilişkili bulunmuştur.
o Genel olarak, bu bulgular glukoz/şeker metabolizmasında yaşanan kronik değişikliklerin meme kanseri gelişimiyle ilgili olduğunu göstermektedir.
• Diğer çalışmalar, menopoz öncesi kadınlarda IGF-1 ile meme kanseri arasında daha kuvvetli bir bağı desteklemektedir [91,96].
• Ayrıca, Çin'de yapılan bir vaka-kontrol çalışması, IGF-1’nın meme kanseri riskini önemli ölçüde artırdığını tespit etmiştir [95].
• Yine de, 18 araştırmayı değerlendiren bir güncel meta-analiz çalışmasında, meme kanseri hastalarında IGF-1 düzeylerinin kontrol grubuna göre daha yüksek bulunsa da, IGF-1 düzeyleriyle meme kanseri riski arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bildirilmemiştir [90].
o Ancak aynı çalışma menopoz öncesi kadınlarda IGF-1 düzeylerinin meme kanseri riskini neredeyse %40 artırdığını da ortaya koymuştur.
• Benzer şekilde, geniş çaplı ileriye dönük bir çalışma, IGF-1 düzeylerinin 50 yaşın altındaki menopoz öncesi kadınlarda meme kanseri riskini önemli derecede artırdığını bildirmiştir; menopoz sonrası kadınlara bakıldığında ise anlamlı bir ilişki bulunamamıştır [97].
• Diğer çalışmalarca desteklenmese de [98], bir kohort çalışmasında daha yüksek insülin seviyelerinin meme kanseri riskini hem menopoz öncesi hem de menopoz sonrası kadınlarda önemli derecede artırdığı bildirilmiştir [99].
• Yapılan son çalışmalar, yüksek insülin seviyeleri, artan IGF-1 yoğunluğu ve daha yağlı bir karın bölgesinin meme kanseri riskiyle ilişkili olduğunu göstermiştir [100].
• IGF-1 düzeylerinin azaltılması, göğüs kanseri tedavisinde kullanılan tamoksifen ilacının anti-tümör aktivitesine katkıda bulunan bir etken olarak ileri sürülmüştür [101].
• Araştırmalarda, IGF-1 ve hastalıksız sağkalım veya genel sağkalım arasındaki ilişkiyle ile ilgili tutarsız sonuçlar elde edilmiştir [91].
• Meme kanseri menopoz sonrası kadınları inceleyen bir çalışma, tokluk serum insülin seviyeleriyle 10-yıllık mortalite (ölüm oranı) arasında doğrudan (ancak istatistiksel olarak anlamlı olmayan) bir ilişki bulmuştur [102].
• Düşük lifli bir diyet, diğer etkenlerle beraber, insülin direnci ile hiperinsülinemi* gelişimini destekleyebilir [89].
• Hiperinsülinemi, aşırı kilolu veya obez kadınlarda meme kanseri gelişimine katkıda bulunabilir [103].
• Ayrıca, meme kanseri olan kadınlarda obezite ve açlık hiperinsülinemi hastalığın olumsuz seyriyle ilişkilendirilmiştir [104].
• Yapılan yeni bir vaka-kontrol çalışmasında*, karbonhidrat alımının meme kanseri riskini önemli ölçüde artırdığı, en yüksek riski de sakaroz/sükroz (sofra şekeri) tüketiminin yarattığı bildirildi [105]. Bu risk lif tüketimini artırarak önemli derecede azaltılabilmektedir.
• Ayrıca, bir İtalyan vaka-kontrol* çalışması, tatlı ve şeker tüketimi açısından en düşük üçte birlik dilimle en yüksek üçte birlik dilimde yer alan kadınları karşılaştırmış, yüksek şeker tüketiminin meme kanseri riskini %19 artırdığını bildirilmiştir [106].
• Yüksek glisemik indeks (Gİ) ve yüksek glisemik yüke (GY) sahip tatlı gıda tüketiminin, insülin ve IGF-1 üzerindeki etkileri nedeniyle, meme kanseri için bir risk faktörü olduğu belirlenmiştir [107-110].
o Tatlı (bisküvi, kuru pasta, çörek, kek, dondurma vb) ve şeker (şeker, bal, reçel, marmelat, çikolata vb) gibi gıdaları en çok tüketen kadınlarda meme kanseri riskinin daha az tüketen kadınlara göre %19 arttığı tespit edilmiştir [107].
• Kandaki şeker seviyelerinin hastalığın ilerlemesiyle bağlantılı olabileceğini destekleyen bir bulgu ise glisemik indeks (Gİ) ve glisemik yük (GY) bakımından yüksek bir diyet uygulayan kadınların meme kanseri risklerinin sırasıyla %57 ve %253 daha fazla olmasıdır [108].
o Bu etki, en çok menopoz öncesi ve sağlıklı bir vücut ağırlığına sahip kadınlarda belirgindi.
• Glisemik endeks ve glisemik yükün her ikisi de menopoz sonrası fazla kilolu kadınlarda meme kanseri riskiyle ilişkili bulunmuştur; bu etki ER- meme kanseri olan kadınlar için en çok belirgindi [109].
• Glisemik indeksin (Gİ’nin) meme kanseri riskini biraz artırabileceğini bildiren bir meta-analizi de bu sonuçlara destek vermektedir [110].
İNSÜLİN YÜKSELİŞİ. Obezite ve kanser arasında gözlenen bağ insülin ve IGF-1’in büyümeyi teşvik edici aktiviteleriyle açıklanabilir. Bir teori, aşırı kiloların insülin ve IGF-1’in artmasına yol açan zincirleme bir biyokimyasal süreci tetiklediğini öne sürmektedir. Her iki hormon da hücrelerdeki IGF-1 alıcılarını (reseptörlerini) aktifleştirebilir; IGF-1 alıcılarının aktifleşmesi hücre çoğalmasını teşvik edebilir ve genellikle tümör gelişimine karşı koruma sağlayan hücre ölümü yollarını engelleyebilir.
E. Roell/Kaynak: Nature ReviewsCancer, 2004
[1]Beden Kitle İndeksini ifade eden BMI, vücut ağırlığının boy uzunluğunun karesine bölünmesiyle hesaplanmaktadır. BMI = vücut ağırlığı (kg) / boy uzunluğu2 (m2).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder