Çok şükür ben partnerimi yordum ve benle dans etmekten vazgeçti. 1965 doğumluyum. Berk ve Burak isminde iki tane oğlum var. Ankara-Bahçelievlerde oturuyorum.
Siz hastalığınızı nasıl fark ettiniz ?
2007 yılı Haziran ayında rutin kontrollerim için Kadın Doğum doktoruma gitmiştim. Benden gerekli tüm testleri ve kanser tarama testlerini de istedi. Bu testler sonucunda CEA testinin sonucu yüksek çıktı. Bunun üzerine beni arayıp, "hemen karın ultrasonu çektirip bana geliyorsun" dedi. O günü hiç unutamıyorum bir cumartesi günüydü. O gün İstanbul'a kuzenimin kızının düğününe gidecektik. Hazırlandık, sabah ultrasonu çektirip doktorumuza gösterir, oradan da yola çıkarız diye düşünmüştük ama hiç de düşündüğümüz gibi olmadı. Ultrason çekimine gittiğimde çeken doktor sürekli bana "karın ağrın, bulantın varmı ?" diye sordu. Bende bütün sorulara "hayır" dedim. Sonucu aldık. Retroperitonel bölgede 9.5x10 cm büyüklğünde bir kitle eee.. yıkıldık. Tabii doktoruma gittik böbreğe çok yakın olduğunu hemen başka bir doktora gitmemizi önerdi. İstanbul programımızı söyledik. Tabiki bize "unutun hiçbir yere gidemezsin, bunu araştırmamız lazım" dedi ve hemen önerdiği doktordan randevu aldık. Benim Kanserle Dans sürecimde böylece başlamış oldu.
Gittiğimiz doktor üro onkolog du. Bir sürü tetkikler MR ve tomografi çekimleri sonunda bana söylenen çekimler esnasında "hiç kontrast madde emilimi yok, zararsız bir kitleye benziyor hatta embriyonik bir kalıntı bile olabilir" dediler. Ama Kadın Doğum doktorum alınması taraftarıydı. Hemen bir Genel Cerrah araştırmasına girip, sonuçlarımı o da değerlendirdi ve ameliyata karar verildi.
-CEA testinin yüksek çıkması?
CEA değerim yüksek çıkınca tabiki çok panikledim. "Noluyoruz !" dedim. MR ve tomografi çekimlerinde kontrast madde emilimi olmayınca, doktorlar beni rahatlatmıştı. "Korkulacak birşey yok kanser hücreleri olsa emilim olur rahat olun" demişlerdi. O yüzden aklıma hiç kanser olabileceğim gelmedi.
En son kararı kim doğruladı ?
Basit bir kitle alınacak diye girmiştim ameliyatta çok rahattım. Aklıma hiç kötü bir şey gelmiyordu. Ameliyat anında, önceden belirlenen kitlenin kum saati şeklini aldığı ve bir o kadar kitlenin de kalın bağırsağın altında kaldığı görülüyordu. Benim oniki parmak bağırsağının bir kısmı alınıyor. Ameliyat anındaki patoloji incelemesi de yağ kitlesi olarak geliyor. Ama yinede tüm karın bölgem incelenerek ameliyat bitiriliyor. Kendime geldiğimde burnumda, karnımda ve her yerimde bir direnaj vardı. Anlayacağınız bayağı ağır bir ameliyat geçirmiştim. Doktorum "büyük bir kitle olduğunu bağırsağa yapıştığı için orada da temizleme yaptığını ama diğer organlarımın temiz olduğunu sonucunda bunlara dayanarak büyük bir olasılıkla temiz gelebileceğini" söylüyordu. Son sözü Patoloji Raporu'ndan sonra söyleyebileceğini belirtti. Neyse ağır bir ameliyat sonrası kendime gelmeye çalışırken; dördüncü günün sonunda "Metastatik Kist Adenokarsinom" sonucuyla yüz yüze geldik. Sonuç kötünün de kötüsüydü. Bu kadar büyük bir kitle metaztassa ! "bunun primeri vücudda başka bir yerde olmalı" dediler. Ve "acilen PET çekimimin yapılması gerektiğini" söylediler. Böylelikle benim KANSERLE DANSIM resmen başlamış oldu.
Aaaa! benim kanser biraz değişik teşhisi zor oldu...Hiç semptom vermeyen en son organ tutulumu olunca belli olurmuş.
-Kanserle Dansınızın başlama hikayesi inanılmaz tıbbi terimler içeriyor...Bu terimleri o dönemde öğrenme isteğinize hayran kaldım...Çünkü genelde benim tanıdığım çoğu dansçı ben evremi bile öğrenmek istemedim der...Sizi bu cesur bilgilerinizden dolayı kutluyorum...
Hemen hastaneden randevumu alarak, özel bir görüntüleme merkezine PET çekimi için beni götürdüler. Burada söylemeden geçemeyeceğim hastanede bakımımı kimseye bırakmayan yirmidört saat benimle olan eşim yine yanımdaydı ve kız kardeşimde...
Dansınız başlamadan önceki ve sonraki yaşamızdaki farklılıkları bize anlatabilirmisiniz ? Hep deriz ya..."Keşke şunu şöyle yapsaydın"...Ya da "neden yaptım"...
Dansa başlamadan önce belki çok klasik olacak ama çok mükemmelliyetçi bir yapım vardı. Herşeyim düzgün ve düzenli olsun evim, çocuklarım ve işim . Ama hastalık başa gelince; hayatın çok kısa olduğunu, en önemli şeyin sağlık olduğunu ve bir gününüzü bile boşa geçirmeden doyasıya yaşamanız gerektiğini anlıyorsunuz. Kanserle dansımdan önce ev işlerine ve çocuklarıma daha çok vakit ayırıp, eşimin gezme tekliflerini biraz ötelerdim. "Keşke ötelemeseymişim" diyorum. Ama Allah bana ikinci bir yaşam şansı verdi ya! artık eşimden gelen hiçbir gezi ve aktivite teklifini geri çevirmiyorum. Herkese de bunu tavsiye ederim. Herzaman ikinci bir şansımız olmayabilir.
-Ne kadar güzel açıkladınız. İnanın bu hastalık kişileri benim deyimim ile "fabrika ayarlarına" geri döndürüyor.
Eşinizin desteğinden bahsedermisiniz ?
Benim en büyük destekçim eşim oldu . Tedavim sırasında da annemin ve babamın desteği unutulamazdı. Şunu söylemeden geçemeyeceğim. Benim ilk patoloji raporum yukarıda da söylediğim gibi çok kötü gelmişti. Ama PET sonucumda vücudumda hiçbir kitle bulunamadı. Böyle olunca; eşim sağolsun "ben bu patolojinin tekrarlanmasını istiyorum" dedi ve bütün aparatları alıp Ankara'da Patoloji Bölümü çok iyi olan bir Üniversite Hastanesine incelenmesi için verdi. Orada ileri boyama tetkikleri de yapılarak, yaklaşık 20 gün kadar inceleme yaptılar. Sonuç muhteşemdi. Bu sefer bana "primer adeno karsinom " teşhisi kondu. Yani hiçbir yayılım yok. Kalın bir zarla çevrili içinde kalmış kanser hücreleri ama koruma amaçlı 6 kür kemoterapi almam gerekiyordu. Eşim çok araştırdı. Amerika'da kuzenlerim vardı bütün sonuçlarımı oraya gönderdi. "Kemo almayabilirim yada orada farklı tedaviler varsa" diye. Oradan gelen cevap da aynıydı koruma amaçlı kemoterapi. Tedavisi şarttı.
Eylül ayında kemoterapim başladı. Canım annem ve babam bizde kalmaya başladılar. Anneciğim sabah ben kalkmadan yemek yapıyor ve evi havalandırıyordu. "Beni kokular etkilemesin ve yemeğimi rahatlıkla yiyebileyim" diye. Eşim, canım benim, ben rahat edeyim diye yapmadığı kalmıyordu ne alıp, ne yedireceğini bilemiyordu. Bağışıklık sistemim düşmesin diye hazırladığı meyve suyu karışımlarını hiç unutamam. Herkesin ve özellikle kanserle dans edenlerin eşleri sevgi dolu ve ilgili olsunlar diyorum. Çünkü; çok önemli. O dönemde sevgiye ve ilgiye çok aç oluyorsunuz yada ben öyleydim bilemiyorum.
-Kesinlikle size katılıyorum. Sevgiye, ilgiye ve morale çok ihtiyacınız oluyor.
Benim eşim çok ehvamlı ve meraklı olduğu için sonuçlarım ve hastalığımla ilgili tüm bilgileri o dönemde araştırmıştı. Ve bende öğrenmek istedim. Tabiki korkunun ecele faydası yoktu bilerek adım atmak gerekiyordu.
Eşimin desteği ile ilgili olarak şunu da belirtmek isterim. Üç aylık kontrollerim sırasında hiç bir sonucumu bana aldırmadı. Önce kendisi alır, okur sonrada bana müjeyi verirdi. "Hadi bu kontrol sonuçlarında çok iy"i diye...
-Eşinizin size göstermiş olduğu duyarlılığı ve desteği tebrik ve takdir ediyorum...Kendisine saygılar... Özellikle de kontrol sonuçlarını alıp, okuması ve size mutlu haberi vermesi çok etkileyici. Olumsuz olanı sizinle paylaşmama isteği sizi üzmek istememiş olması...Bu duyarlılığı göstermiş olması, size sahip çıkması çok motive edici ve morallendirici olmuştur...
Evet bana çok moral veriyordu zaten beni hiç KANSER hastası olarak görmedi ki;
Siz dansınızı 6 yıl önce bitirmişsiniz...Bugün Kanserle Dans eden dansçı arkadaşlara tedavileri süreci içinde neler söylemek istersiniz ?
Evet ben dansımı bitireli 6 yıl oldu. Artık yıllık kontrollerimi yaptırıyorum. Kanserle dans eden arkadaşlarıma inaçlarını, umutlarını ve azimlerini hiç bırakmasınlar. Sevgi dolu olmalarını, kimsenin kendilerini üzmesine müsade etmemelerini istiyorum. Ben öyle yapıyorum artık. Kanserle dans etmeyenlere de Erken Teşhisin çok önemli olduğunu birkez daha belirtmek istiyorum. Çünkü her kanser türü belirti vermeyebiliyor benimki gibi... Bana gittiğim her doktor soruyor "nasıl teşhis edildi" diye tamamen tesadüf diyorum. Çok şaşırıyorlar. Çünkü retroperionel bölge (karınla sırt arasındaki boşluk olan bölge) bu tür kitlelerin büyümesine çok müsaitmiş. Ve organ tutulumu olana kadar hiç belirti vermezmiş. Organ tutulumu olunca da tahmin edebileceğiniz gibi çok daha zorlu tedaviler bizleri bekler oluyor.
Saçlarım dökülmeye başlayınca; ben kuaförüme gidip, kestirmedim. Sorulacak sorulara muatap olmak istemiyordum. Eşim ile annem birgün "hadi alışverişe gidiyoruz" dediler. Bana çok güzel bir peruk aldık bir ara eşim yok oldu nereye gittiğini eve gelince anladım. Benim için traş makinesi almıştı. O günü hiç unutamam. İki oğlumla birlikte beni banyoya oturttular bir güzel saçlarımı kestiler. Ben hem ağladım hem güldüm eşim beni büyük bir sıkıntıdan sürekli dökülen saçlarımdan kurtarmıştı. Ben "kel"dim artık bizim evin keltoşuydumm...
-Mükemmel...Dansımızı yaparken; maalesef hepimizin yaşadıklarıydı bu sizin yaşadıklarınız. "Bizim evin keltoşuydum". Süpersiniz...O günleri hüzünlü olmasına rağmen; şimdi gülerek, hatırlıyorsunuz. Bu sizin yanınızdakilerin size verdikleri moral ve inancı gösteriyor...
İlgi sevgi ve destek diyorum. Çok fazla hastalıktan konuşmasınlar yorumlarda bulunmasınlar. Yiyecek-içecek tavsiyesinde bulunmasınlar. Bu çok önemli çok uzun oldu ama kendimden bir örnek vermek istiyorum. O dönemde herkes sizin iyiliğinizi istiyor. Banada bir arkadaşım bahçesinden ısırgan otu getirmiş, bağışıklık sistemini güçlendirir. "Çayını iç, yemeğini ye" diye. Eee... annemde sağolsun bir kere yemeğini yaptı az birşey yedim fazla değil 1-2 bardakta çayını içtim ama kontrollerimde karaciğer ve böbrek fonksiyon değerlerim tavan yapmıştı . Onkoloğum sorunca söyledim "kemoterapi alırken ısırgan otunun çok sakıncalı olduğunu" söyledi. Bunu da belitmeden geçemedim...
-Sevil hanım size katılıyorum. Bazen iyi niyetler ile yapılan çareler; kötü sonuçlar çıkarabilir. Doktorlarının önermediği hiçbir öneriyi kabul etmesinler...Bu özellikle de alternatif tıp için...
Evet çok doğru söylüyorsunuz ben şöyle diyorum "lütfen otlarda umut aramayın". Zaten biliyoruz ki; kanser ilaçlarının bir çoğu da bitkilerden, ağaç kabuklarından yapılıyor.
Son olarak; sizin eklemek istediklerinizi alabilirmiyim. Özellikle de Erken Tanı için ?
Lütfen bir rahatsızlığımız olmasa bile yılda en az birkez doktora gidelim. Yapılması gereken rutin testlerimizi yaptıralım. Birçok doktor yanıltıcı sonuç verebilir diye kanser tarama testlerini yapmıyor. Ama benim doktorum istemeseydi kanser tarama testlerim yapılmayacaktı ve yukarıda anlattığım nedenden dolayı kanser teşhis ve tedavisinde çok geç kalmış olacaktım. Ameliyatım öncesinde son derece sağlıklı ve düzenli sporunu yapan bir insandım. Hasta olduğuma kimse inanmamıştı ama her hastalık belirti vermiyor tekrarlıyorum LÜTFEN kontrollerimizi aksatmayalım. Üşenmeyelim. Yaaa... şimdi doktora gidersek bişeyler bulur bizi uğraştırır demeyelim...
-Kesinlikle yazdıklarınıza katılıyorum...Türkiye'de bilemiyorum! Dünya'nın başka ülkelerinde de böyle mi ? "Aman doktor oramı görecek, aman buramı elleyecek" diye kendilerini ihmal ediyorlar. Bu ihmalleri de maalesef çok fazla olumlu sonuç vermiyor... Rutin kontroller ihmale gelmiyor. Kendimizi sevmeliyiz ki; yanımızdakilerde bizi sevebilme olanağı bulabilsinler. KANSERDE ERKEN TEŞHİS YAŞA'tır...diyerek;
Bana ayırdığınız zaman için ve AYRICA DANSINIZ İLE İLGİLİ İNANILMAZ TIBBİ BİLGİLENDİRMENİZ İÇİN size teşekkür ederim. Bundan sonraki yaşamınızda sevdikleriniz ve sevenlerinizle an ve an sağlık ve mutluluk dolu günler dilerim.
Zambak KAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder