16 Ocak 2014 Perşembe

İçimizden Biri Hakan Reisoğlu --Röportaj: Zamabak Kan

ZAMBAK : Sevgili Hakan REİSOĞLU bize kendinizi tanıtırmısınız ? Sizi tanıyan tanıyor ama tanımayanlara sizin gibi SURVIVOR'u tanıtmamız gerekli...(Sizi çok yeni tanımama rağmen yıllardır tanıyormuşum gibi içimde bir his var).
HAKAN : Esasında kendimle ilgili çok anlatacak bir şey yok. Yirmi küsür sene Beyoğlu'nda meyhanecilik yapmış 42 yaşında çok özelliği olmayan hayatı tecrübelerini yaşayarak öğrenmiş biriyim.
ZAMBAK : Sizin hikayenizi öğrenebilirmiyiz ?
HAKAN : 2009 senesinin nisan ayıydı. Uzun zamandır çektiğim ağrıların artık dayanılmaz olduğu bir gecede gittiğim hastahanenin acil servisinde başladı. Tanışma öykümüz sevgili kanserimle sonrasında da bir çoğumuzun bildiği şekilde samimi olduk.
Patoloji sonuçlarını alıpta, o raporda KANSER yazmadığını gördüğümde nasıl bir rahatlama yaşadığımı sanırım tahmin edersiniz. Raporun tanı kısmında ADENOKARSİNOM diye bir şey yazıyordu. Daha sonra bunun salgıbezi özelliği olan kötü huylu bir tümör olduğunu öğrendim.
ZAMBAK: Size Survıvor diyorum. Ama siz o kelimenin ve hareketin inanın çok üstündesiniz...Tedavi sürecinizi bize aktarabilirmisiniz ?
HAKAN : 36 kür her gün kemoterapi aldım. Sabah kemoterapi alıp, sonrasında da radyoterapiye gidiyordum. Ve ayrıca infüzyon denilen bir tüple 7/24 kemo ilaçları alıyordum. Sonrasındaysa; cerrahi kısım başladı 12 ay 11 ameliyat salı günü ameliyattan çıkıp, perşembe günü tekrar ameliyata girdiğim zamanlar oldu.
ZAMBAK: Ben size boşuna Üstinsan tanımını yapmamışşım. Hakikaten yazdıklarınızı okuyunca, ben kendimin Survıvor olduğunu düşünürdüm. Şimdi siz bu kelimeyi 0'a indirgediniz. Burada ne yazacağımı inanın şaşırdım. Kesinlikle siz bu dönemi yazmış olmalısınız.
HAKAN : Evet yazdım. Zamanı gelince bu kitabım, aynı hastalığı ve benzerlerini yaşayan tüm KANSERLE DANS edenlere örnek teşkil edecektir. Ve aydınlanırken, gerçeği kabul edeceklerdir.
ZAMBAK : Tedavi sürecinizde yaşadığınız duygusal, fiziksel ve maddi sıkıntıları bizimle paylaşırmısınız ?
HAKAN : Bende bir çoğumuz gibi yaşam ve gelecek kaygısı organ kaybından ötürü ruhsal sorunlar yaşadım. Ve halende bazı zamanlarda yaşıyorum. Maddi sıkıntıları ise hiç anlatmak dahi istemiyorum...
ZAMBAK : Hayatın kaçınılmaz gerçeklerini yaşamaya başladığımızda hep deriz ya...KEŞKE şunu da şöyle yapsaydım ya da yapardım... Sizin KEŞKELERİNİZ var mı ?
HAKAN : Şimdi düşünüyorumda hayatımda bir tek keşke var. Keşke zamanında KOLONOSKOPİ yaptırsaydım. İnanın benim için her şey çok başka olabilirdi. 10 sene evvel o genç doktoru dinleyip o kolonoskopiyi yaptırsaydım...
ZAMBAK : Bu keşkeniz sizi fazlası ile etkilemiş. Benim tedavi sürecinde okuduğum bir kitap vardı. Şöyle yazıyordu. "YAPMAN GEREKEN YERDE YAPILMASI GEREKENİ YAPMAZSAN, SONUNDA DUDAKLARINDAN DÖKÜLECEK KELİMELER, ÖNCE DERİN BİR "AHH..." ARDINDAN DA BEŞ HARFLİK "KEŞKE" OLACAKTIR. Sizin bu keşkeniz kişilere erken tanının ne kadar önemli olduğunu anlatacaktır.
HAKAN : Anlatılmayacak kadar çok ve halen zaman zaman bu umutsuzluk ve karamsarlıktan dolayı kendimce çok büyük psikolojik çöküntüler yaşamaktayım. Bu çöküntüleri bazen profesyonel yardım alarak, bazen dostlarımdan sevdiklerimden güç alarak, ama çoğunlukla içimdeki çocuğun yardımıyla atlatıyorum...
-- Yaşadıklarınız hiç kolay değil. Sizin direncinize hayran kaldım. İnanın okuyucularda hayran kalacaklardır. Sizden güç alacaklardır. Azminizden ve cesur yürekliliğinizden dolayı sizi kutluyorum. Bu inanç ve azimle sizin önünüzde koca dağlar duramaz...
ZAMBAK : Tamamlayıcı tedaviler uyguluyormusunuz ?
HAKAN : Ben su an için tamamen doğal şeylerle vücuduma sağlığıma takviye yapmaya çalışıyorum ve sanırım az da olsa faydasını görüyorum.
Kısa ve net bir cevap yine. Elbette doğal beslenme en doğru seçim.
ZAMBAK : işte şimdi ben yanımda olanı da olmayanı da gördüm dediniz mi ?
HAKAN :Çok acıklı hastalığım süresince; canım dediğim kardeşlerim, arkadaşlarım ve de sevgilim beni terk etti. Yanımda olan hayatımın kadını dediğim canımdan çok sevdiğim ablam Figen Kaya ve bir kaç dost vardı. Taki hepimizin melek dediği benim için ayrı anlamları ve değerleri olan Esra ve Ebru ile tanışana kadar. Şimdi biliyorum ki; yanımda kocaman bir aile var KANSERLE DANS ailesi...
--Hakan diye hitap edeceğim. Çünkü; uzun yıllardır tanıdığım ama görmediğim biri gibisin. Bu dönemde KANSERLE DANS edenlerin yanında muhakkak ona destek olacak kişiler gerekiyor. Ben seni çok iyi anlıyorum. Çünkü benim dansımda ben de yalnızdım. Evet bir korumam vardı. Sözü bende uzatmayacağım. Bu dönem çok önemli kişilerin yanında muhakkak ona manevi güç olacak birileri olmalı...Mutlu anımızda sokakdan da birileri ile eğlenebiliriz. Bu kulağa küpe olması gerekli. Lütfen hastalığın adı çok önemli değil ama o dönemde yakınları yanında olsunlar.
ZAMBAK : önceki hayat felsefeniz ile şimdiki arasında farklar var mı ?
HAKAN : Olmaz olurmu ? ! Çok büyük fark var.
*Hayatımdaki öncelikler değişti. *Bir kere artık ilk sırada para kazanma ve rahat bir yaşam yok. *Onun yerine daha sağlıklı ve kaliteli yaşam var duygularımı daha dolu yaşamaya başladım. *Doyasıyla gülmenin, hıçkıra hıçkıra ağlamanın ayıp olmadığını, birilerine el uzatmak kadar uzatılan eli tutmanın da güzel olduğunu öğrendim. *Ve bence en önemlisi kabullenmenin verdiği huzuru buldum...
-- Hayatıma yeni bir sayfa açtım diyorsun. Doğru olan da bu değil mi zaten ? kendimizi ne kadar kısıtlayabiliriz ki; olan olmuş, geriye bir daha dönmenin bir anlamı da yok zaten. Evet gülmek kadar ağlamak da çok doğal. Tıbben ağlamanın kanıtlanmış vücuden ve ruhen faydaları var.
ZAMBAK : halen dansa devam eden arkadaşlara neler söylemek istersiniz ? Önerileriniz ve ve tavsiyeleriniz ?
HAKAN : Ben yaklaşık 1.5 sene evvel tedavimi daha doğrusu tıbbi tedavimi bıraktım. Kendimce alternatif takviyeler yapıyorum. Dansa devam eden dostlar için söyleyeceğim tek şey her fırtınadan sonra muhakkak güneş çıkıyor. Kabullenme, umut ve sevgi o güneşin doğmasını daha çabuk hale getirebilir...
ZAMBAK :KANSERLE DANS Bloğu'nda yayınlanacak olan röportajınızı okuyacak dansçıların yakınlarına (farkındalık ve erken tanı ile ilgili) tavsiye ve önerileriniz nelerdir ?
HAKAN : Tıpta utanmanın ve cinselliğin yeri olmadığını akıllarından çıkarmasınlar. Tanı için gereken her şeyi yaptırsınlar. Birde unutmamaları gereken şey, her ağrının bir sebebi olduğu ve muhakkak araştırılması gerektiğidir.
-- Bu konuda sana katılıyorum. Tıpda kadın-erkek ayrımı asla olmaz. Benim ders verdiğim okuldaki hanımların % 85'i bu konuyu gündeme getirmişti. Dedikleri "doktor oramı görür, bura mı görür". Onlar göre göre bıkmışlar zaten. Görse ne olur...Anlaşılması gereken şu : Hayat devam ederken; hastalığınızın farkına erken varabilmek, yaşamdan alacağınız hazın ve güzelliklerin daha fazla olmasını sağlayacaktır. Kısaca ERKEN TANI VE TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR...
ZAMBAK : Son olarak; eklemek istedikleriniz var mı?
HAKAN : Sevgili ailem biliyorum ki; çok zor zamanlar ama inanın sevgi umut ve kabullenme bu süreci daha da kısaltabilir, daha da çekilir hale getirebilir. YAŞAM GÜCÜNÜZ HİÇ EKSİLMESİN...Sevgiyle kucaklıyorum sizleri.
--Bana ayırdığın bu güzel röportaj için teşekkürlerimi sunarken ; sağlık ve mutluluk dolu sevdiklerin ve sevenlerinle uzun bir ömür diliyorum. Hayat enerjin eksilmesin artsın herkese örnek olsun...
Sevgiler,
Zambak KAN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder