24 Aralık 2009 Perşembe

Kar âdeta aşk gibi değil mi?*

Bir aşkın ya da karlı bir günün ne kadar süreceğini biz belirleyebilsek ne güzel olurdu değil mi?



Acaba o zaman bu kadar vazgeçilmez olurlar mıydı? Bütün hayatımı kar görmek ve aşk yaşamak için harcayabilir miyim? Sanırım bunu yapıyorum. Her mevsim karın yağmasını bekliyorum. Her mevsim başka aşk arıyorum. Her iki tutkumda süregen olmadığı içinde acı çekiyorum.



Bugün kar yağıyor yine. Çocukluğum en güzel anılarını hatırladım. Hiç tamamlayamadığımız kardan adamları gözümün önünde canlandırdım. Kızakla kayışlarımızı. Abimin yaralanmayayım diye beni dolma gibi giydirip, sıkıca sarılışını hatırladım. Ne güzel günlerdi. Yanımda abim vardı. Her zaman yanımda abim vardı. Sonra ilk gençlik yıllarında birlikte çıktığımız kar yürüyüşlerini anımsadım. Uzun sohbetlerimizi, şiir okumalarımızı, anılar anlatıp, gülüp ağlaşmalarımızı anımsadım. Ne çok seviyorum ağabeyimi. Tüm bunları yeniden yapmak istiyorum. Yaşadığımı hissediyorum. Anıların hücumu, benim var olduğumu gösteriyor. Anımsamak istiyorum geçmişi.



Her anımsadığım şeyin illaki keyifli olması gerekmiyor. Dedem'le upuzun bir kış yaşadım ben. Dumanı üzerinde tüten çay içmeyi bana öğreten adamdır kendisi. Bağlama tadında türküler söylerdi, ben dinlerdim. Taş plaktan şimdi adını bile anımsamadığım içli şarkılar dinlerdik. Bana türkü söylemeyi öğretirdi Dede'm. Söylediğim bir türküde gözünden yaş gelmişti. "Bana dönüp en çocuk yanınla işte sen böyle bir şeysin demişti" göz yaşını gösterip. O zaman ne söylediğini hiç anlamamıştım. Ama şimdi gözyaşlarının ne kadar kıymetli olduğunu biliyorum. Yüreğin başka temizleyicisi yokmuş be Dede'm!



Kafam karışık bu aralar. Ne olduğumu sorguluyorum. Ben neyim? Çiy tanesi mi, göz yaşı mı, kar tanesi mi yoksa kardelen mi? Hepsinin özünde bir başkaldırı ve yalnızlık var. Tek başıma çıktığım uzun kar yürüyüşlerini hatırladım. Dilencilerin birbirine sokulup uyuyuşu canlandı gözümün önünde. İşte en büyük aşk budur değil mi? Aklıma düşen kar tanelerini topluyorum şimdi. Göz yaşlağım çığ sanki...


Ey kar! Bilir misin yaşamımın en özel anlamında imzan var? Dedem karlı soğuk bir günde vefat etti. Kabristan soğuğunu ta içimde hissettim şimdi. İş hayatıma karlı bir günde başladım. Karlı bir günde memleketimden gittim okumaya uzaklara. Karlı bir günden döndüm baba ocağına başka bir kıtadan. Karlı bir gün de abim evlendi. Karlı bir günde yedi yıllık zihinsel esaretten teskere aldım. Bu gün kar yağıyor hayatımın şimdisinde.


İşte kar yaşamımın bir özeti gibi. İçinde her türlü yaşantıyı barındırdığı için bu kadar özel.


Bugün kar içinde bir çiçek gibi açmak var serde: Kardelen olmak... Neden olmasın ki!



Görsel: deviantart





*Bu yazı Onat Kutlar' ın anısına kaleme alınmıştır. En sevdiğim kardelen yazısını yazan adama saygılarımla..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder