20 Aralık 2009 Pazar

Sevişirken Çiçek Kokan Adamlardan Nergis Aldım*

Soğuktu hava. Bilinenin aksine aralık s’eksi değildi. Sımsıcaktı. Yol boyu el ele, sarmaş dolaş olmuş çiftlere baktı Limon (Sarı araba!). Birkaç adım ötede, onlara bakıp iç geçiren yeni yetmelere, maça kızlarına, evde kalmışlara, kocamışlara, tazeyken dul kalmışlara, gösterip de vermeyenlere, kendinin hiç farkında olmayanlara vs., vs., vs. baktı Limon (Sarı araba!).

İnsan olmak nasıl bir şey diye düşündü? Çelikten gövdesine o anda bir damla yağmur çarptı. Derin bir soluk aldı Limon (Sarı araba!). Titredi.

"İnsan olmak" diye inledi, galiba "Dokunmak" dedi. İşte o anda sert bir rüzgar esti.

Tam sarı arabaya binmeye hazırlanıyordu ki etekleri savruldu Uzağa Giden’in. Beresi düştü yere. Bukle, bukle simsiyah saçları döküldü omzuna. Rüzgar, saçlarını taradı. Buna hiç itiraz etmedi kadın. Yüzünü döndü rüzgara. Açtı kollarını iki yana; sanki tutkuyla sevdiğini kucaklar gibiydi. Sanki onu öpecekti hoyrat rüzgar. Yumdu gözlerini kadın. Nasıl güzeldi bu duygu. İliklerine işledi soğuk. “Uzun süredir saçlarım böyle taranmamıştı” dedi kadın.

"Rüzgar! Elleri gibiydi. Özlediğim eller gibi''. İşte o pencerenin perdesini havalandıran rüzgar sendin! Kızların eteklerini uçuran haylaz rüzgar. Kibritçi kızın ellerini donduran zalim rüzgar. Nisanda bedenleri çıplak koyan, sevişmeye hasret rüzgar! İşte o sendin değil mi? Aralıkta geldin. Geldin değil mi rüzgar? Ses veremedi rüzgar. En kuytularında gezdi kadının. İçini titretti. Varlığını hissetti kadının. Oysa kadın, sadece ona sözleriyle dokundu. Rüzgarın soluğu kesildi. Kaçtı... Bir hışımla gitti rüzgar. Duramadı kadının karşısında.

Eğildi beresini aldı Uzağa Giden. Gülümsedi.. "Üşüdüm" dedi titrek bir sesle. Limon (Sarı araba!) sardı kadını. Yol boyu, çiçek satan adamları gördüler. Soğuk havayı, çiçekle ısıtan adamlara baktı ikisi de, tokat tokat yağan yağmurun inlettiği pencerenin ardından. Kara yüzlü, elleri soğuğa yenilmiş adamlar bunlar diye düşündüler. Kendi evlerine, kadınlarına hiç çiçek götürmemişler onlar. Ama çiçek kokan adamlar bunlar. Sevişirken çiçek gibi olan adamlar. Sevişirken nergis kokan adamlardan çiçek aldım.

İşinden dolayı nergis kokan adam baktı yüzüme. “Bu gece karına nergis kokacaksın” dedi ona, içinden, Uzağa Giden. "Kadınına bu kokuyu hissettir be adam. Sev onu işte. Sev! Senin kadının olduğunu hissetsin işte. " diye fısıldadı. KADIN nergis, NERGİS kadın olsun. Sen de buram buram kadın, nergis kok be ADAM!

Ellerime nergis değsin istedim o anda. Çiçek kokmak istedim. Gelmeyeceğini biliyorum. "Bekleme beni artık.'' dedin. "Bekleme bu gece!". Olsun belki gelirsin, bekleyeceğim! Yalandan da olsa "Geleceğim." deseydin keşke. Gelmesen de bekleyeceğim! İşte bu nedenle çiçek kokmak istedim. Sen gelecekmişsin gibi, sana hazırlanmak istedim. Sana uyumak ve sana uyanmak istedim. İşte bu nedenle, bir çiçek gibi kokmak istedim. Nergis kokmak istedim. İki demet nergis aldım. Biri ben, biri sen.

Çiçek çiçek koktu sarı araba. Uzun zaman olmuştu, Uzağa Giden çiçek almayalı. Gülümsüyordu kadın. Elleri dokunuyordu sarı yapraklara. Sonra saçlarına gitti eli. Bir yaprak tutuklu kalmıştı buklelerde. Daha bir gülümsedi kadın. "O sakladı bunu saçlarıma" diye mırıldandı. 'Rüzgar! Rüzgar! Rüzgar!' diye çoştu kadın. Derin bir soluk aldı... Sustu!

Mırıldanmaya başladı o anda.. Tandık geldi şarkı Limon'a (Sarı araba!). Duygu Can (Radyo!) anımsadı melodiyi.. Ah! Keman öğretmeni..



-Hazır mısınız ?
-Evet efendim
-Kemanın akordu tamam mı?
-Evet
-İyi, başlayabiliriz.. 'fa'
-'la, mi'
-'re, mi, fa'
-'mi'ye dikkat et
-Affedersiniz
-'sol'
-'si, fa'
-'sol, la, si'
-'la, si, do, la, fa'
Nedir bu duyduğum heyecan
Bambaşka bir duyguyla coşuyor şu an içim
Nasıl da parlıyor gözlerim
Bir duygu, unuttuğum, kaplıyor her yanımı
Âşık mı oluyorum 20 yaş farka rağmen
Ben sana söylemek istiyorum ki
Ben seni öyle çok seviyorum ki
Seninle birlikte göz göze
Geldiğimiz anlarda, bir garip oluyorum
Bilmem ne olacak sonum
Sana ders vermek için günleri sayıyorum
Âşık mı oluyorum 20 yaş farka rağmen
- İyi, yarından sonra görüşürüz
- Hayır efendim
- Perşembe öyleyse
- Hayır efendim, artık dayanamayacağım ...
- Neden, derslere devam etmek istemiyor musun?
- Hayır efendim.
- Peki ama neden?
-Çünkü ben de, ben de sizi seviyorum

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder