12 Mart 2010 Cuma

düş işleri bakanı - turkuaz



insan ne kadar kendi olursa
o kadar uçabiliyormuş.
ondandır yüreğimin özgür,
bedenimin prangalı oluşu

ben
düş işleri bakanı...


cömert hayatım
kırk ikindi yağmurları gibi yağarken üzerime
sağlığıma içiyorum nefesimi

mutlu kadın!
dilediğin hayatı yaşa bakalım şimdi

yıllar arasından sekerek geldim buraya
umut sunağında sakladım yüreciğimi
oysa yollar hep kenger
bir gelincik bendimdi

yandı canım aşktan
mecnundan geçmedim

söndü gözümün feri
öğrenme açlığımdan
kör oldum demedim

pirim yapmaz bu coğrafyada, ağustos böceği olmak
düşleri budarken faşistler
karınca karınca
ben yolumdan dönmedim

bedenime prangaladım günü
zihin hapsanesinin kuytusunda
yedi bahar geçirdim

derken bir gün
çocuklar kayısı çiçeklerine şarkı söylerken
yeniden güneşi gördüm

güneş benim bıraktığım gibi
yalım yalım yakıyor bedenimi
oysa ben onun bildiği gibi değilim

ne zaman geçti otuz beş bahar
biri söylsin bana

gerdanıma çizgi çizgi kolye yaptığım yıllar
oysa dün gibi daha

sene 1975
mevsim hayat

ben düş işleri bakanı
ağarmış saçlarımdan yıldız yapıyorum
gülücüğümden şarkı

başka türlü geçmiyor zaman
ne sen aziz
ne ben azize...

bekle ki nisan gelecek.



Fotoğraf: Özgür Çakır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder