18 Eylül 2012 Salı

KAKAOLU FINDIK EZİĞİ


Bu sabah yarım kavanoz nutellayı ince dilim kepek ekmeğimin üzerine boca ederken  fikrim geldi sayın okuyan.

Düşündüm. Normaldi bu. Ne de olsa insan, düşünen hayvandı. Neden İnce de düşünen öküz olmasındı? Neyse lafı fazla uzatmadan, millet galeyana gelmeden ben sadede geleyim.

Malum okullar açıldı, mini mini bebeler sınıfları doldurdu. Mini mini dediğime bakmayın siz. Lafın gelişi o. Maşallah hepsi zebellah yutmuş gibi yavrucakların. Her yerlerinde lömbür lömbür yağ öbecikleri. Oğlanların memeleri benimkilerden büyük, kızların ardından selodit dağları takip etmekte. Sanırsın, bayıla bayıla yedikleri o yağlı vıcık cipslerin, iğrenç hamburgerlerin, şarküteri dolu pizzaların hepsi isyan edecek, birazdan dışarıya fırlayıverip ortalığa dağılacak.

Bir dilim beyaz peynir, üç-beş zeytin, kokusu tüm sınıfı saran haşlak yumurta ve meyve olarak da elma ihtiva eden o beslenme çantalarının yerini, kantin tostlarının, patates kızartmalarının almasından mütevellit, bebelerimiz maalesef potansiyel kalp, şeker, tansiyon hastası. Ve maalesef çoğu  şişman.

Ispanağın yüzüne bakmayan, taze fasulyeye burun kıvıran, mis gibi kapuskaya "osuruk gibi kokuyo..." yorumu yapan  bir neslin geleceği nokta elbette bu olacaktı. Bunda şaşılacak bir şey yok. Beklenilen bir şeydi bu son.

Gelelim İnce gişisinin takıldığı, sabahın karga kahvaltı etmemiş saatinde fikir üretmesine neden olan asıl konuya:

Heyhat biz, markete gittiğinde, yağı azaltılmış vırt, şekeri bandırılmış zırt, gluteni sindirilmiş tırt  gibi bi ton zırvalığı  arabasına dolduran, peynirin, sütün, hatta etin laytını arayan, inekler gibi sade suya tirit otla beslenmek suretiyle, ince ve fiit kalmak uğruna çoklukla aç gezen, ve hatta açlıktan kimi zaman iş arkadaşını yemeyi bile aklından geçiren bir anne ırkıyız.

O halde en kıymetlimiz dediğimiz yavrularımıza bunu neden yapıyoruz?

Haydi sizin de nutellanız ve fikriniz bol olsun sayın okuyan...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder