4 Haziran 2008 Çarşamba

SAKLAMBAÇ



Ben seni zamansız zamanlarda sevdim, ama saklambaç oynarken en fazla...
Sen beni bul isterdim, saklanırken o ahşap, eski evin merdiven boşluğuna.
Sen sapsarı saçlarınla, güneşten daha sıcak, aydınlatırdın tüm karanlık sokaklarımı.
Ben o viranede senin beni bulmanı beklerken umutla, gözlerinin hayali yeşile boyardı tüm yıkık duvarlarımı.
Gülüşünle çiçeklenir, bahara dönerdi yüreğimin çocuk pencereleri…
Sesin dağıtırdı bulutları, açardı ruhuma göğün en mavi kapılarını.
Sen benim masal prensimdin.
Ve ben bu dünya gibi, senin varlığınla güzelleşirdim.
-------------------------------
Bir gün geldi, masal bitti...
İşte o gün söndü ışık, karanlığa kesildi tüm evren...
Tam o gündü, tüm çocuk sevinçlerim beni terk edip gitti…
Bir kamyon gürültüsünde gözlerim kör, gönlüm sağır oldu birden.
Ben çaresiz göz yaşlarımı ilmek ilmek dokuyup yollara seriyordum sen giderken.
Avuçlarıma gizlediğim tüm hüzünler dökülüp saçılıyordu ortalığa, ardından gizlice el sallarken.
Gidişinle yıkılıyordu bu sokak, bu evler, bu kapılar, bu duvarlar ve her yer yeniden.
Oyunlar öksüz, sevgiler yetim kalıyordu sen giderken.
Ve sen giderken, ne varsa seninle güzelleşen, hepsi bir bir ölüyordu.
Ve ben hala saklanıyordum o izbede, günün ardından gece de çekip giderken…
  • Not: Fotoğrafı dillendirme çalışmasının üçüncüsü için yazılmıştır. Ayrıca da Öykü Atölyesi, yeni öyküsünü yayınlamaya başlamıştır. Okumak, görüş, beğeni ve eleştirilerini söylemek isteyen bu linkten de ulaşabilir efenim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder