şifalı-bitkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şifalı-bitkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ocak 2015 Cumartesi

Limon Yagının Faydaları

Limon salatalarda sos olarak, sağlık açısından bol C vitamini olarak, güzellikte ise cilt dostu olarak karşımıza çıkıyor. Yani limonun kullanılmadığı alan yok gibi.
Bu yazımda limon yağının cilt bakımı ve sağlık açısından faydalarından limon yağından bahsedeceğim. Selülit ve çatlak özellikle kadınları için çok büyük sorun.
Selülit şişman ya da zayıf ayırımı yapmaksızın , özellikle ergenlik döneminden itibaren hormonal değişikliklerin etkisiyle her yaş gurubunda ortaya çıkan yağ hücrelerinin deformasyonu ile ilgili estetik bir sorundur.
Çatlak ise cildin esnekliğini kaybetmesi nedeniyle, cilt yüzeyinde oluşan deformasyondur.

Selülit ve çatlaklar için en uygun bitkisel bakım ürünü ise limon yağı. Limon yağıyla güzel bir saç bakımı yapmanız da mümkün. Gerekli malzemeler : 2 Adet limonun kabuğu 50 gr beyaz yağlı sabun 750 ml (3 su bardağı) içme suyu 50 ml alkol %30 sulandırılmış 10 gr potasyum karbonatı 7-8 damla limon yağı limonların kabuklarını ince bir şekilde suyun kaynattığınız 250 ml suyun içinde 20 dakika kaynatın.
Geri kalan 500 ml suyun içine sabunu koyun ve kaynatmadan erimeye bırakın. Sabun eridikten sonra içine potsyum karbonatını ekleyin. Bütün sabun karışımını 25 dak kaynatın. Ve soğumaya bırakın. Haşladığınız limon kabuklarını süzün ve sabun çözeltisine karıştırın.

Limon yağı ve alkolü karıştırıp elde ettiğiniz çözeltipi sabun çözeltine karıştırın. Bu karışımı şampuan olarak kullanabilirsiniz. Son durulama suyuna da bir miktar limon suyu ve sirke katıp saçlarınızı durulayın.



SAĞLIK AÇISINDAN LİMON YAĞI

Tıpkı limon meyve olarak kullanıldığında sağladığı yararlar gibi limon yağı da sağlık açısından son derece yaralı bir yağ. Nezle grip ve soğuk algınlığına karşı kullanılır. Hafızayı güçlendirir.

Boğaz ağrısı, mide yanması, kan temizlemede, böbrek taşında, idrar sökme zorluğunda, bağ dokusu hastalığında kullanılır.
Kas kuvvetlendiricidir, mikrop öldürücüdür.
Vücuttaki istenmeyen yağların atılmasını sağlar. Tonik olarak kullanılır. Cildi güçlendirir, sivilceleri giderir. Yağlı ciltlerde gerdirme ve yağ salgısının dengelenmesinde faydalıdır.
Böcek ve sinek ısırmalarında, kaşıntı ve şişmeleri önler. Kalp ve damar tıkanıklığında açıcı özelliğe sahiptir. Dişlerin beyazlatılmasında kullanılır.
Kuvvetli bir antibakteriyeldir. Kullanılışı ve dozu: Günde 3 defa bir çay bardağı suya veya şekere 2-3 damla damlatılarak alınır. Ayrıca cilde masaj yapılarak kullanılır

226 Bitkisel Ürünün Satısı Yasaklandı

Bakanlık 266 bitkinin ürünlerde kullanımını yan etkilerinden dolayı yasakladı. Bundan böyle sarı kantaron, yüksük otu satan aktarlar kapatılacak. Zayıflattığı iddia edilen bitkisel ürünlerden ölümlerin artması üzerine Sağlık Bakanlığı aktar ve baharatçıları takibe aldı. Bakanlık bundan böyle ilaç gibi etki gösterdiği belirtilen ürünlerin sağlık beyanlarını araştırıp, bunların bilimsel bir dayanağı olup olmadığını inceleyecek.

Eğer hastalıkları önlediği veya iyileştirdiği yönünde bir ifade kullanılmışsa bu ürün hakkında işlem yapılacak. Yapılan araştırmada şimdiye kadar bine yakın bitkisel ürün incelendi. 266 bitkiden yapılan ürünlerin yan etkileri belirlenerek bu ürünlerin kullanımı tamamen yasakladı. Araştırmada 125 bitkinin toz edilmiş kısımları ve ekstreleri de incelendi. 43 mantar ekstresinin gıda takviyelerinde yer alamayacağına karar verildi.

CİNSEL UYARICI ETKİSİ
Bakanlık yetkilileri “Ürünler tek tek incelendi. İçeriklerinde cinsel uyarıcılar, zayıflatma amacıyla üretilmiş sağlıksız ilaç molekülleri gibi kimyasallar saptandı. Aktar ve baharatçılarda satılan bu ürünlerin incelenmesi devam edecek” dedi.

İNTERNETTE SATIŞ YASAĞI
Zayıflattığı iddia edilen bu ürünlerin satışı ile RTÜK, Ticaret Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile ortak çalışmalar yapıldı. Sağlık Bakanlığı, bu ürünlerin satıldığı web sayfalarını artık güvenli internet portalı içerisinde tanımlatacak. Böylelikle bu sitelere ulaşım engellenecek.

Kurala uymayan aktarlar kapatılacak
Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü 14 Ağustos tarihinde aktar ve baharatçılarla ilgili bir genelge yayınlayarak 81 il valiliğine gönderdi. Genelgeye göre satışı yasaklı ürünlü satan aktarlara 2 ay süreverilecek. Bu sürede aktar, söz konusu ürünleri satmaya devam ederse ruhsat iptali ve dükkan kapatma cezaları ile karşı karşıya kalacak.

Satışı yasaklanan bazı bitkiler
- Ada soğanı
- Katran ruhu
- Güzel avrat otu
- Yüksük otu
- Tatula yaprağı veçiçeği
- Balıkotu
- Ebu cehil karpuzu
- Sarı kantaron

2 Aralık 2014 Salı

Diyabetliler için 7 harika besin

Yeni okuduğum bir makalede bahsedilen 7 önemli gıdayı sizlerle paylaşmak ve bakış açınızı biraz değiştirmek istiyorum
Diyabetliyseniz, vücudun insülin yanıtına yardımcı omega-3 bakımından zengin somonun sizin için çok iyi bir seçenek olduğunu biliyorsunuzdur.
Yüksek lif içeriğiyle diyabetin sebep olduğu kalp rahatsızlıklarını etkisiz hale getiren brokoli de unutulmamalı. Ancak tabii ki diyabetli diyetinde yer alması gereken besinler sadece somon ve brokoli değil. Diyabet kontrolü için aşağıdaki lezzetli  seçenekleri de deneyebilirsiniz.

1-Kabak çekirdeği: Yağlı ve şekerli yiyeceklere karşı büyük iştahınız varsa bu duygunuzla baş etmek için lezzetli, sert ve gevrek kabak çekirdeğini deneyin. Demir ve doymamış yağlar içeren kabak çekirdeği, kalbiniz için iyi olmakla birlikte yeterli tatmin ve doygunluğu da sağlar. Tüm ara öğünlerde olduğu gibi önemli nokta, porsiyon kontrolünü sağlamak. İki yemek kaşığı tüketirseniz  5 gr.’dan daha az karbonhidrat almış olursunuz.

2-Karışık kuruyemiş: Günde yaklaşık 40-50 gr. karışık kuruyemiş tüketmek, diyabetinizi kontrolde etkili. Kanadalı araştırmacılar, 117 diyabetli bireyi (tip-2) üç gruba ayırıp, ilk gruba şekerli kurabiye, ikinci gruba karışık kuruyemiş ve şekerli kurabiye, üçüncü grubaysa sadece karışık kuruyemiş verdi. Üç ayın sonunda, sadece karışık kuruyemiş tüketen grubun kan şekeri seviyesinin daha dengeli olduğu görüldü.

3-Mercimek: Kuru baklagiller sınıfında yer alan mercimek, kan şekerini kontrol etmekte oldukça etkili. Yüksek lif içeren bu gıda, yavaşça sindirilir. İngiltere’de yapılan bir çalışmaya göre, günde 50 gr. lif (özellikle çözülebilen) tüketen diyabetliler, daha az lif alanlara göre, kan şekerini kontrol etmekte daha başarılı. Mercimek aynı zamanda enerjiyi yükseltir ve duygu durumunu iyileştirir.

4-Sardalya: Sardalya da somon gibi kalp sağlığı için önemli omega-3 ve protein içerir. Küçük balık olduğu için büyük balıklara oranla cıva seviyesi daha düşük.

5-Pancar: Lipoik asit bakımından zengin. Aynı zamanda yaşlanmaya karşı vücudu koruyan anti-oksidanlar içerir. Bazı çalışmalar, lipoik asidin diyabetli bireylerin el ve ayaklarında oluşan hissizlikle ağrıya sebep olan sinir hücreleri hasarının iyileşmesine yardımcı olduğunu gösterir. Diğer çalışmalarsa pancarın kan kolesterolünü düşürücü etkisi olabileceğine işaret eder.

6-Chia tohumu: Ülkemizde yeni yeni tanınmaya başlanan bu besin, organik ürünler satan mağazalarda sıklıkla karşımıza çıkar. Aslen nane familyasından çiçekli bir bitkinin tohumu olan chia, en yüksek omega-3 yağ asitlerini içerir. Omega-3, trigliserid değerlerini düşürüp, HDL (iyi huylu) kolesterolü yükseltir. Lif zengini chia tohumunun aynı zamanda tok tutucu etkisi ve kan şekerini dengeleyici özelliği var.

7-Soya fasulyesi: Edamame, taze soya fasulyesinin kabuklu halidir ve haşlama olarak iyi bir atıştırmalıktır. Genelde suşi  restoranlarında rastlayabileceğiniz edamame,  tip-2 diyabetliler için harika bir besin. Protein, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve omega-3 yağ asitleri içerir. Dondurulmuş olarak büyük marketlerde bulabilir, 3-4 dakika haşlayarak servise hazırlayabilirsiniz.
Dilara Koçak Yazdı

Çörek Otunun Faydaları

Vücudumuz doğası gereği, doymamış yağ asitlerini üretemediğinden bu yağ asitlerini dışarıdan karşılamak zorundadır.

Bir gram çörekotu yağı da bu açıdan bir günlük ihtiyacımızı karşılamak için yeterlidir.


Çörek otunun diğer etkileri

• Çörek otunda bulunan nigellon ve alfa-pinen gibi eterli yağlar, solunum borusunun genişleyip krampların giderilmesini sağlar.

Ayrıca öksürüğü hafifletir. İltihap giderici, ağrı dindirici ve idrar söktürücü etkileri de mevcuttur. Düzenli kullanımda kan şekerini düşürücü etkisi vardır.

• İçeriğinde bulunan B1, B2 ve B6 vitaminleri, pek çok enziminüretiminde önemli rol oynar. Çünkü bunlar, savunma ablukalarını yok edip boyun altı bezini ve dolayısıyla da savunma sistemini güçlendirir. Folasidi vitamini ise, kalp ve tansiyon problemlerinin oluşma riskini en aza indirger. Bununla birlikte hücre yenilenmesinde de gereklidir.

• Beta karotin, A, E ve C vitamini, selen gibi antioksitler vücudun savunma sistemini destekler. ayrıca içeriğinde bulunan selen, zehirli maddelerin vücuttan atmasında destek olur.


Çörek otunun faydaları:

Bu kadar mükemmel olarak yaratılan çörek otu, bütün bu özellikleri ile:

• Mikrop, virüs ve mantarlara karşı etkili bir savunma aracıdır.

• İfraz boşaltıcı ve solunum borusunu genişleticidir.

• Kan şekerini düşürür.

• Damar hastalıklarını engeller.

• İdrar söktürücü özelliği ile safrayı rahatlatır.

• Vücuttaki zehirlerin atılmasını sağlar.

 Hazmı kolaylaştırır.

• Yaraların daha hızlı iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmelerini hızlandırır.

•Alerjiyi engeller.

• Savunma sistemini dengeler.

• Hormon sistemini ve ruh hâlini güçlendirir.

Özel hallerde faydaları:

• Çörek otu, müzmin hastalıklarda şaşırtıcı derecede iyileşmeler sağlar. Çocuklarda özellikle sinir ve deri sorunlarına, astım ve alerji sorunlarına da çok iyi gelir.

• Çörek otu ürünleri (yağ ve ezilmiş bal karışımlı) hamilelik döneminde oluşan şikayetleri en aza indirir. Yan etkisi olmayıp, hamilelik dönemindeki bayanlar ve bebeklerini ana sütüyle beslemeyi tercih edenler için sütün kalitesini arttırarak bebek için daha faydalı olmasını sağlar.

• Egzamalı cilde sık sık çörek otu yağı tatbik edildiğinde deri hızlı iyileşir. Yine deri hastalıklarında mikrop öldürücü etkisi nedeniyle çok yararlıdır.

Bazı Hastalıklarda Çörek Otu:

• Hazımsızlık ve mide şişkinlikleri gibi sorunlarda çörek otunun etkisi eski zamanlardan beri bilinmektedir.

• Hemoroite problemine iyi gelir, çünkü damarları güçlendirerek kan dolaşımını arttırır.

• Romatizma, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol gibi metabolik hastalıklar için çok etkilidir.

• İktidarsızlık ve kısırlık sorunlarında da yine etkili bir destekleyicidir. Çünkü çörek otu, cinsî hormonları düzenlemekte, bedenî ve ruhî olarak zindelik ve dinçlik vermektedir.

• Çörek otu yağı kadınlardaki regl dönemi sancılarına ve diş ağrılarına karşı yine başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

Sağlıklı olmak için çörek otu kürü:

İçeriğinde bulunanlarla savunma sistemine, metabolizmaya ve hormonlara iyi gelen çörek otu, vücudu toksinlerden arındırır, kan dolaşımını güçlendirir ve bağırsakların düzenli çalışmasını destekler.

Cildi berraklaştırır. Düzgün bir cilde, parlak saç ve gözlere sebep olur. Sağlıklı ve hayat dolu bir görünüm oluşturur.

Çörek otu savunma (immün) sistemini güçlendirdiğinden, kanser, AIDS gibi çağın hastalıklarına karşı tavsiye edilmektedir. Yine tansiyon ve ateş düşürücü ve doğal antibiyotik tesirleriyle yaygın hastalıklara da çare olmaktadır.

Başta astım ve polen alerjisi olmak üzere alerjik hastalıklara, saç dökülmesi ve kepek gibi problemlere karşı da etkilidir.

Çörek Otu Nasıl Kullanılır ? Kurutulan tohumlar baharat şeklinde, suda kaynatılarak ya da yağı çıkarılarak tüketilir. Güzel kokulu bir baharat olarak kullanımı çok yaygındır.

Çörek otunun tohumlarından elde edilen çörek otu yağı saç dökülmesinde ve saçlı deride oluşan kepeğe karşı oldukça etkilidir. Sirke ile kaynatılıp gargara yapılıdığında diş ağrılarına iyi gelir. Suyu ile sivilcelere pansuman yapıldığında sivilceler üzerinde etkili olduğu görülmüştür.

Bitkiler o kadar masum degildir

Bitkilerin bazı hastalıkları tedavi edici özelliğinin bulunduğu ancak bilinçsizce kullanıldığında vücutta önemli hasarlara yol açabileceği belirtildi. 

Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı ve aynı zamanda Farmakognozi ve Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ömür Demirezen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bitkilerin ilaç maksadıyla kullanımı ile ilgili uyarılarda bulundu. 

Halk arasında bitkisel ilaçlara önemli oranda bir talebin söz konusu olduğuna işaret eden Demirezen, bu talebin zamanla arttığını söyledi. Demirezen, talebin artmasındaki en önemli nedenlerden birinin, bitkilerin tamamen zararsız görünmesi olduğuna dikkati çekti. 

Ancak bitkilerin sanıldığı kadar masum olmadığını kaydeden Demirezen, bazı bitkilerin ilaç niyetiyle bilinçsizce kullanılması halinde çok ciddi sonuçlar doğurabileceğini vurguladı. 

Bitkilerin ilaç olarak kullanıldığında bir yan etkisinin olmadığına yönelik düşüncenin de yaygın olduğuna dikkati çeken Demirezen, şunları söyledi: 

''Oysa bu da yanlış bir düşünce. Örneğin, vücut için çok sayıda yararları olan sarımsak bile belli bir dozun üstünde kullanılması zararlı olabiliyor. Karaciğerde olumsuz etkiler yapabiliyor. Vatandaş gidip ilaç maksadıyla papatya alıyor ya da topluyor. Ancak, papatyaya çok benzeyen ve böcek öldürücü özelliğe sahip olan başka bir bitki de var. Bunun ayırt edilmesi zor. Ya da kekik almak isteyen bir kişi, 9 çeşit kekik olduğunu ve bunların her birinin farklı özelliğinin bulunduğunu bilmiyor.'' 

''HEKİMLER BİTKİSEL İLACA SICAK BAKMALI'' 

Bitki tüketiminde bir bilinçsizliğin hakim olduğunu ifade eden Demirezen, halkın kulaktan dolma bilgilerle aktarlardan bitki alıp bunları tükettiğini vurguladı. Bu durumun insan sağlığında ciddi tehlikelere yol açabileceğine işaret eden Demirezen, bu nedenle bilinçsiz bitki tüketiminin önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı. Bunun için de öncelikle hekimlerin bitkisel ilaca artık sıcak bakmaları gerektiğini ifade eden Demirezen, şöyle devam etti: 

''Hekimler, eczacılar bitkisel ilaçlara sıcak bakarsa, halk da bunu bilinçli ve sağlıklı bir şekilde kullanma imkanına sahip olur. Hekimler bitkisel ilaçlara sıcak bakmadıkça, hastalar aktarların sattığı bitkilerde şifa aramaya devam eder. Ancak hekimlerimiz henüz bitkisel ilaçların yanında yer almıyor.'' 

Özellikle kanser hastalarının bitkilere daha fazla ilgi gösterdiklerini anlatan Demirezen, ''Bu hastaların kullandıkları bitkilerin bazıları kemoterapide ters etki yapıyor. Bazı hastalar ise bitki kullanıp kemoterapi tedavisi görmüyor'' dedi. 

Demirezen, hekimlerin bitkisel ilaçlar hakkında bilgili olmaları halinde hastalarını yönlendirebileceklerini ve bu tür olumsuz sonuçların ortaya çıkmasını engelleyebileceklerini ifade etti. 

Demirezen, bu konuda hekimlere ulaşmak ve halkın bitkisel ilaçları bilinçli şekilde tüketimlerini sağlamak için dernek olarak çaba sarf ettiklerini sözlerine ekledi. 

Strese dogal çözümler

En basit şekilde uyku düzensizliği ile başlayan sorunlar önlem alınmadığı takdirde anksiyete ve depresyona kadar gelişebilmektedir.
Çeşitli derecelerde stres sorunlarının tedavisinde kullanılan ilaçların bağımlılık yaratması ve çeşitli yan etkilerine karşılık, bitkiler güvenilir ve etkin çözümler sağlayabilmektedir.

Günümüzde her iki insandan birinin uyku sorunlarından şikâyetçi olduğu bildiriliyor.  Anksiyete ise özellikle gelişmiş toplumlarda ve büyük şehirlerde daha sık olarak karşılaşılan ve her beş insandan birinde görülebilen bir durum.

Gerek uykusuzluk ve gerekse anksiyete sorunlarında pasiflora (Passiflora incarnata), kediotu (Valerina officinalis), melisa (Melissa officinalis), papatya (Matricaria recutita) ilk akla gelen bitkisel çözümler olarak biliniyor.
Pasiflora çiçekleri güvenilir bir yatıştırıcı olarak sadece uyku ve anksiyete şikâyetlerinin tedavisinde değil, hastaların rahatlaması amacıyla madde ve alkol bağımlılarında yoksulluk şikâyetleri, astım ve histeri krizlerinde, menopoz şikâyetleri, yüksek tansiyon, kalp ritm bozuklukları gibi durumlarda da tedavi protokolleri içerisinde yer almaktadır.

Valerian ya da kediotu kökü hafiften orta dereceye kadar uykusuzluk sorunları ve anksiyete belirtilerinin tedavisinde yüzlerce yıldır başarı ile uygulanmaktadır. Özellikle gün içerisinde bile uygulandığında kişinin motor aktivitelerinde olumsuz etkileri bulunmaması önemli bir avantaj olarak görülmektedir.
Ancak köklerin hoş olmayan kokusu nedeniyle tek başına kullanılması tercih edilmemekte, diğer yatıştırıcı etkili bitkiler ile birlikte uygulanması önerilmektedir. Bu bakımdan güzel limonumsu aroması ile son derece güvenilir bir yatıştırıcı olan melisa (oğulotu) yaprakları ile karıştırılarak çay halinde verilmesi uygun olacaktır.


Diğer taraftan, piyasada melisa yerine –maalesef- limon otu (Aloysia triphylla) yaprakları pazarlandığından beklenen yararın sağlanabilmesi mümkün olamamaktadır. Bu bakımdan bitkisel ürünlerin güvenilir kaynaklardan satın alınması son derece önemlidir. Böyle bir karışımın içerisine gerçek papatya çiçeklerinin ilave edilmesi papatyanın hafif yatıştırıcı etkisinin yanı sıra spazmları çözücü ve yangı giderici özellikleri ile kişinin günün stresinden kurtulması ve rahatlamasını sağlayacaktır.  Diğer taraftan, gerçek papatya çiçeklerinin temin edilmesi de son derece önemlidir. Papatya çiçeklerine benzeyen bazı bitkilerin çiçeklerinin kullanılması ile zehirlenme vakaları (karaciğer büyümesi, karında şişme, karaciğer enzim değerlerinde bozulma) görülebilmektedir.

Kişilerin uykusuzluk sorunlarının tedavisinde yukarıda bahsedilen bitkilerin karışım halde çay halinde uygulanması yararlı olmaktadır. Burada önemli olan sorunun derecesine göre miktarın ayarlanabilmesidir.
Hafif şikâyetlerde akşam yatmadan 30 dakika önce içilecek çay etkili olabilirken, daha ağır vakalarda çayın miktarının artırılması gerekir.  Mesela, akşam yemeğinden sonra ve yatmadan 30 dakika önce birer bardak içilmesi, ya da daha ciddi durumlarda ikişer bardak içilmesi yararlı olabilmektedir. Beklenen yararın sağlanabilmesi için unutulmaması gereken husus kullanılan bitki materyalinin doğru, etkin ve kaliteli olmasıdır.

Prof.Dr. Erdem YEŞİLADA

29 Kasım 2014 Cumartesi

Maydanozun Faydaları Nelerdir

Maydanozgiller ailesinin değerli bir üyesi olan maydanoz yeşil renge sahip parlak yapraklı bir bitkidir. Ülkemizde hemen hemen tüm bölgelerde yetiştirilmekte olup uygun şartlarda maydanoz tohumu ekilen her evin bahçesinde kolaylıkla büyütülecek bir bitkidir. Maydanozun kendisinin yanı sıra kökleri ve damıtma yöntemi ile elde edilen maydanoz yağı da şifa bulmak için kullanılmaktadır. Maydanoz daha ziyade taze olarak kullanılsa da uygun şartlarda kurutulması da mümkündür. Maydanoz çok güçlü bir C vitamini deposu olmasının yanı sıra ayrıca büyük bir demir kaynağıdır. 

Yeşil olarak tüketilen maydanoz içerisinde C vitamin, demir, potasyum, kalsiyum ve kükürt gibi pek çok vitamin ve mineral bulunmaktadır. Bu zengin içeriği onu şifalı bir bitki yapmaktadır. Maydanozun faydaları arasında ilk sırayı kadın hastalıklarına iyi gelmesi almaktadır. Maydanozun içerisinde bulunan etken maddeler idrar yolu enfeksiyonlarının iyileşmesinde mucize etkiler göstermektedir. Bir demet maydanoz, 4-5 dilim limon ile kaynatılıp suyu içilirse kadın hastalıklarının iyileşmesine yardımcı olmaktadır.

Ayrıca çok yüksek miktarda demir içirmesi maydanozu kansızlık ile savaşın bir numaralı askeri yapmaktadır. Folik asit, A vitami, C vitamini ve E vitaminini bol miktarda içermesi maydanozu diş etleri hastalıklarında son derece etkili bir ilaç haline getirmektedir. Taze maydanozun çiğnenmesi ya da çay yapılarak bu su ile ağızın gargara yapılması diş eti hastalıklarının tedavisinde etkilidir. Magnezyum, potasyum ve kalsiyum içermesi nedeni ile tansiyonun dengelenmesini sağlamaktadır. Bu özelliği ile tansiyon hastalarının günlük diyetlerinden maydanoza yer vermesi önemlidir. Maydanozun faydaları arasında bunlara ek olarak kanı temizlemesi, bağırsakları çalıştırması, hazmı kolaylaştırması, idrar söktürücü özelliği ile ödem attırması ve böbrek taşını düşürmeye yardımcı olması yer almaktadır. 

Lohusa Otunun Faydaları Nelerdir

Lohusa otu boyu 1 metreye kadar ulaşabilen, kalp şekline sahip yaprakları ile dikkat çeken otsu ve çok yıllık bir bitkidir. Bu ota lohusa otu denmesinin en önemli nedeni doğumu kolaylaştırması ve doğum sonrası iyileşme sürecini hızlandırmasıdır. Ancak aşırı kullanımı zehirlenmeye yol açabildiği için kesinlikle bilinçsiz olarak kullanılmamalıdır. Lohusa otuna bağlı zehirlenmelerin yaşanması halinde mide bulantısı, kusma, baş dönmesi ve hayal görmeler gibi belirtiler ortaya çıkmakta ve bu belirtilerin görülmesi halinde hiç vakit kaybedilmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvuruda bulunulması gerekmektedir.

Lohusa otunun faydaları arasında doğum sancılarını sıklaştırması, doğumun başlamasını hızlandırması ve kolay doğum yapılmasını sağlaması ilk sıralarda yer almaktadır. Zaten bu özellikleri nedeni ile bu ot lohusa otu olarak anılmaktadır. Bu otun lohusa döneminde içilmesi halinde rahim kendisini çok daha kısa sürede toplamaktadır. Lohusa otu aynı zamanda çok güçlü bir adet söktürücü olup geç adet gören kişilerin kullanımı halinde adetlerinin bir düzene girmesini sağlayacaktır.  Bu nedenle lohusa otunu adet düzensizliği ile mücadele eden kişilerin kullanması önerilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus kullanılan miktardır.

Lohusa otunun yararları arasında bir diğer dikkat çekeni bu otun son derece güçlü bir ağrı kesici etkiye sahip olmasıdır. Lohusa otu özellikle de romatizma ağrılarında etkilidir ve arterit şikayetlerinin tedavisinde çoğu zaman başarılı sonuçlar vermesi ile tanınır. Bağırsakları çalıştırdığı için kabızlık sorunu yaşayan kişilerin kullanımı önerilir. Bazı bölgelerde yılan ısırmasında kullanılan en etkili ilaç lohusa otudur. Ayrıca yine yüksek ateşi düşürmede lohusa otundan yararlanılmaktadır. Lohusa otunun lapası ise egzama ve sedef başta olmak üzere pek çok cilt hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır. 

27 Kasım 2014 Perşembe

Enginarın Faydaları Nelerdir

Enginar çiçekleri yumru şeklini andıran ve boyu yer yer 2 metreyi bulabilen bir bitkidir. Enginar tek kelime ile doğanın en büyük mucizelerinden biridir. Enginarın içerisinde bulunan C vitamini ve A vitaminlerinin yanı sıra ayrıca potasyum, demir, kalsiyum, fosfor ve mangenez gibi pek çok mineral bulunmaktadır. İçeriğinde bulunan vitamin ve minerallerin fazlalığı enginarı tam bir sağlık deposu haline getirmektedir. Enginarın faydaları incelendiğinde en çok karaciğeri desteklediği görülmektedir.

Bu nedenle siroz ve karaciğer yetmezliği gibi karaciğer ile ilgili olan hastalıklarla mücadele eden kişilerin bol bol enginar tüketmeleri tavsiye edilmektedir. Enginarın yararları arasında karaciğer hastalıklarına iyi gelmesinin yanı sıra karaciğerin düzenli çalışmasına yardımcı olması ve karaciğerin kendini yenilemesine yardımcı olması da yer almaktadır. Enginar barındırdığı antioksidanlar sayesinde vücudun kanserle savaşmasını sağlamakta ve hücre yapısını koruduğu için kanserli hücrelerin oluşmasını engellemektedir. Enginar özellikle de rahim ağzı kanseri, prostat kanseri ve meme kanseri türlerinde etkilidir. Hücreleri koruduğu için yaşlanma karşıtı etki gösterir ve yaşlılık belirtilerinin ortaya çıkmasını geciktirir.

Enginarın haşlandığı su içilirse kalp çarpıntısı şikayetlerinin geçtiği görülür. Taze enginarın üzerinde bulunan yeşil yaprakları haşlanıp elde edilen çay düzenli olarak içilirse karaciğer hastalıklarında büyük oranda gerilemeler görülür. Yine enginar çayı ile saçların yıkanması halinde saçların canlandığı ve güçlendiği görülür. Saç dökülmesi ile mücadelede enginar çayı ile saçların yıkanması tavsiye edilmektedir. Zihinsel ve bedensel yorgunluğa karşı yine enginar tüketimi önerilmektedir. Son dönemde satılan enginar hapı içerisinde kimyasal maddeler bulundurduğu için bunun yerine enginarın kendisinin kullanımı daha sağlıklı bulunmaktadır. 

25 Kasım 2014 Salı

Yesil Çayın Faydaları

Yeşil çay, uzmanlar tarafından içilmesi önerilen bir içecektir. Çaylar yaklaşık 400 yıldır, Çin’de çeşitli hastalıkların tedavilerinde kullanılmaktadır.Yeşil çay, çok sayıda yararlı madde içerir. Düzenli olarak içilmesi, çok sayıda yarar sağlamaktadır.Yeşil çay, kateşin isimli maddelerden yüksek seviyede içerir.  Yemek borusu kanserini önlediği ispatlanmıştır. Düzenli içildiği takdirde, erkeklerde sık rastlanılan prostat kanseri riskini üçte iki oranında azaltmaktadır.

Yeşil çay içmek, ultraviyole ışınlarının bedene verdikleri zararlardan korur. Kişide tümör varsa, ciddi oranda küçülmesini sağlar. Güçlü antioksidanlar içermektedir. Kolesterolü düşürür. Tansiyondaki dengesizlikleri düzenler. Vücuttaki bakterileri öldürür. Grip hastalığına yakalananlar bolca tüketmelidir. Yeşil çayın, grip mikrobunu öldürdüğü ispatlanmıştır.

Ağız kokusu sorunu yaşayanlar için de tedavi edici özelliği vardır. 
Kafein içerdiğinden, yorgunluğu yok eder ve enerji verir. İdrar söktürücü özelliği sayesinde, diyet programlarına da dahil edilmektedir. C vitamini barındırdığından, içenin stresini azaltır. Flavonoidler ile kan damarlarının güçlenmesine yardımcı olur. Kan şekerini düşürür ve dengeler. Diş çürümelerine karşı dişleri ve diş etlerini korur.  Düzenli içildiğinde, yaşlanmayı geciktirdiği ispatlanmıştır. Birçok kanser türüne karşı vücudu korur. Sigara kullanan kişiler yeşil çay içtiğinde, sigaranın yarattığı toksik etkiler azalır. Hamile kadınların da yeşil çay içmesi önerilmektedir. Hamilelerin düzenli yeşil çay içmesi halinde, doğumlarının kolay olacağı bildirilmiştir. Doğacak bebeklerde sorun olması riskini de büyük oranda azaltmaktadır. Yeşil çay, hücreleri yeniler ve cildi besler. Kalp ve dolaşım sisteminde oluşabilecek hastalıklardan kişiyi korur. İlerleyen yaşlarda meydana gelebilen kemik erimelerine karşı korunma sağlar.

Hazımsızlık, mide ve bağırsak problemlerine iyi gelmektedir. Baş ağrısı ve migren ağrılarını kısa sürede geçirir. Yeşil çayın ana madde olduğu kozmetik ürünler de mevcuttur. Bu ürünler, gözlere ve cilde son derece iyi gelmektedir.Yeşil çay, bitki yağları içerdiğinden ciltte canlılık ve parlaklık sağlar. Güneş yanıklarının vereceği zararlara karşı koruma sağlar. Yeşil çay özlü kremler ve kozmetikler, ciltteki yaralara temas ettirilmemelidir. İçerdiği maddeler sebebi ile yaralı cilt yüzeylerinde tahrişe yol açabilir. Hayatın her alanında, yeşil çaya yer vermekte yarar vardır. Bu tarz bitkisel mucizelerin, düzenli kullanımı sonucunda yarar almak mümkündür.