24 Kasım 2013 Pazar

İçimizden Biri Zambak Kan --- Röportaj: Ayşin Aksu


İÇİMİZDEN BİRİ-ZAMBAK KAN



·         Merhaba Zambak Hanım. Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Zambak KAN 20 Haziran 1970 İstanbul-Üsküdar doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi-Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel Bilimler mezunuyum. Ayrıca 2 yıllık Ev Ekonomisi mezunuyum. İngilizce-Arapça-Osmanlıca az da olsa İspanyolca biliyorum... Çalışma hayatıma Harp Akademileri'nde Memur olarak başladım. Evet sınavlarda birinci olarak... 1997'de evlendim. 12 yaşında bir kız çocuğum var. Eşimden ayrıyız. Halen aldığım formasyon eğitiminden dolayı AÇEV Anne Çocuk Eğitim Vakfı'nda Gönüllü Öğretmenlik yapıyorum... Yeni Yaşam Okulu'ndaki Yaşam Koçluğu'ndan mezunum.

 

·         Hastalığı ilk duyduğunuzda neler hissettiniz?


Offffff... 2004'de babamın 6 ay sonra erkek kardeşimin Mide Ca olduğunu öğrendik. Kardeşimi 13 ay yaşam savaşı vermesine rağmen kaybettik. Üzerine annemin evladını kaybetme üzüntüsü derken annem de Pankreas Ca. Oldu. Annem de 11 ay yaşadı. Bu arada kendi yaşamımdaki sıkıntıları bertaraf etme uğraşısı derken; aradan geçen 8 ay sonra Ulrtason, Mamografi ve üzerine doktorumum biopsi yapalım demesi. Biopsi sonucumu aldım. Lay lay lom ooo kızımla hastane çıkışı bir yaz günü eğlenmeye gideceğiz. 16 Haziran 2012. Doktorumun odasındayım. Merhaba merhaba. Telefon ile konuşuyordu. Biopsi raporunu masaya bıraktım. Göz ucu ile gördü ve bana baktı.

Ben de sempatik ve bir o kadar da kendinden eminim ya. Ama rapora bile bakmıyorum...

Sonra sormadan bana "evet sen nezle olmuşsun" dedi. "Ne? Nezle mi?" Yok artık...

·         Doktorunuz epey şakacıymış anlaşılan... J


Tabi birbirimizi tanıyoruz ya... Tamam tamam tanımını yapıyorum, ama üzülmek yok dedi. Tıp dilinde "İNVAZİV DUCTAL CARSİNOM".  O ne ya... dememe kalmadan bana açıkladı. Tabi kardeşimden ve annemden biliyorum Karsinom'un ne olduğunu ama kafamdan aşağıya ve yüreğimin içine buz gibi sular akıtılmıştı sanki. Başladım ağlamaya. “Ben ya ben 3. mü oldum şimdi “dedim.   Benim yanıma gelip, beni teskin etmeye çalışıyordu. Ve bana söylediği "Hayır o kadar çok ki; inan her yoluna girecek"dedi. Ama beni kim tutar ağlıyorum. Dışarıda da kızım ve diğer hastalar benim çıkmamı bekliyor. Bu arada "seni muayene edeceğim tekrar"dedi. "İstemiyorum" dedim. Israr ile nereden ameliyat yapacağını bana izah etmek için beni muayene etti.  "Yarın hemen geliyorsun ve ameliyat için yapılması gereken tahlilleri yaptırıyorsun" dedi.

Evet, tahliller yapıldı ve uygunluk belirlendi. Tam tatil zamanı ya Temmuz önceden uçak biletleri alınmış yer ayarlaması yapılmış. "Tatile gitmeyecek" "O kadar sıcak yer senin için iyi olmaz" dedi doktorum. Ama ben durur muyum. Ben dursam da kızım ve o zaman evliyiz eşim durur mu? Ben de onlara haksızlık eder miyim.  Yooo asla...

 

·         Tatile gittim demeyin!

 
Evet, hem de 60 derecelik sıcağa gittim. Bakın hem de o ruh hali ile. İyi gelir diye. "Evet iyi geldi" ama "neredeyse beni helikopter ambulans ile İstanbul’a gönderiyorlardı. Dönüşte Doktorumdan çok zılgıt yedim ama. 8 Ağustos 2012 de Erken Tanı Meme Kanseri tanısı ile ismi lazım değil Hastanesi'ndeki müthiş Cerrah Dr. arkadaşımın ellerine kendimi bıraktım ve -Meme Koruma Ameliyatı- oldum. Metilen mavisi ile Sentinel Lenf Nodlaması yapıldı. Dört  saat süren ameliyatımın sonucunda uyandığımda, ilk yaptığım şey bilmiyorum ya. Ya memem alındıysa endişesi ile ameliyathaneden sedye ile çıkarılırken, ilk baktığım şey memem yerinde mi?  Oleyyyy yerindeydi...

·         Tedaviniz hangi aşamada dans bitti mi?

Tedavim ameliyatın üzerine bu konuda çok iyi 2 hastanede  yapıldı. Çok değerli Doktorlar, hemşireler ve teknik ekip ile... 6 Kür Kemoterapi ve 33 Seans Radyoterapi alarak 9 ay sonra Dansımı tamamladım.

Evet, tamamlama aşaması hiç kolay olmadı. Dansım devam ederken, hiç ama hiç dertlenmedim. Çünkü bu yaşanmalıydı ve ben bu dansı eğlenceli bir şekilde bitirmeliydim.

Ameliyatımın sonucunda maalesef bir gün 120 km. hızla giden araçtan atlamak istedim. Kontrolümü kaybetmiştim. Kızımın elini tuttum. Ve dua etmeye başladım. Ama o anı hayatım boyunca unutamam. İnanılmaz şekilde beni esir alan bir duygu içindeyim. Eve geldik. O duygu hala devam ediyordu. Özel bir hastanenin online yardımı yapan Doktorumu aradık. Bana tansiyonumu ölçmemi söyledi. Tansiyonum 25 olmuştu ki; 12 ye 7’ dir normal şartlarda. O gece sabah olmadı sanki. Oldu tabi ama hep ayakta...

Ertesi günü yakınımızdaki benim kurtarıcı hastanem olan hastaneye gittiğimde Psikiyatr bana sen "depresyona girmişsin" ve "travma geçirmişsin" dedi.

Kanser benim hayatımı inanılmaz değiştirdi dersem yalan olmaz... Zaten "TUTTUĞUN YERDE TUTAMIYON Kİ;" olan beni artık kim tutar...

 
·         Harikasınız...

Daha Radyoterapim bitmemişti ama ben hastane personelleri ile kanka olmuştum. Bu arada arkadaşlarım ve dostlarıma söylememiştim ya. Aslında söylemek ve paylaşmak gerekiyor. Ben 3.kürde söylemiştim.

O arada Diksiyon Kursuna gittim. Kulakları çınlasın Aslı hocam... Bana "siz ne kadar yaşam dolu birisiniz" demişti. Ve kursun maskotu olmuştum.

Gerçi o çok ünlü hastanelerin personeli ben Kemoterapiye gittiğimde "biz sizin enerji ve pozitifliğinize yetişemiyor ve günümüz sizden gelen enerji ile o kadar hoş geçiyor ki;" demişlerdi. Şimdi hepsi ile resmen kankayız.


·         Kanser sizin hayatınızı nasıl etkiledi, neleri değiştirdi?

Daha sonrasında biter mi?... Yoooo... asla. Sloganım hazır ya... "GÖNDER ABİ GÖNDER"   Osmanlıca Kursuna devam ettim. Şimdi 3.kurdayım. Çatır çatır Osmanlıca yazıp, okuyorum. O da yetmedi. "Tuttuğun yerde tutamıyon ki”  yaaa... Yeni Yaşam Okulu Taksim Carton Otel'deki Yaşam Koçluğu'na başladım. 6 ay sonra oradan da "Yaşam Koçu" olarak mezun oldum. Evet, ben Dansım devam ederken tam 6 tane sertifika almışım...

 
 
·         Tedaviniz sırasında karşılaştığınız zorluklar olmuştur.  Biraz bahsedebilir misiniz?

1Kür'ü aldım. Tedavi gördüğüm özel hastane tarafından ekonomik olarak kürlerim yapıldı. Daha sonra diğer özel hastanede Radyoterapim oldu. Teknik olarak ilacı damardan hoop alıyorsun. Tam 5 lt. bir tanesi de şu bildiğimiz alüminyum kaplı DOKSORORUBİSİN...İlk kemoterapim eve geldim. 1 gün sonrasında aldığım o ilaçlar beni malum hastaneme acillik etti. Evet, doktor damar bulmak da zorlanıyordu. Çünkü damarlarım ince olduğu için patlıyordu. Elimin üstü dünden aldığım ilaçtan dolayı zaten mos mordu. Damarı bulup, yatıştırıcı ve B12 takviyesi yapılmıştı. Fakat ben o depresyonu atlatamadım ya... Evde yalnızım kontrolümü sağlama çabası içinde balkon ve pencereden uzak duruyorum... 3 gün 4 gün böyle mücadele ettikten sonra yanıma bir yardımcı aldık. Evde aynı zamanda işlerimi de yapıyordu. Çünkü doktorum "kolunu yormayacaksın" demişti. Yanımda biri de vardı. Bana koruma yapacak. İnanın o duygu ile tam 3 ay mücadele ettim. Ama ben çokk ama çokk güçlüydüm. Bunların hepsini aşacaktım. Evet, Survıvor olmuştum. Kemoterapiyi al. Midem bulanır, istifra ederim. Yüzüm gözüm şişer. Uyku uyuyamam. Ve ağzımın tadı yok. Diş etlerimin içlerine kadar ilacın etkisini hissediyordum.

Bir de 10. gündü hiç unutamıyorum... Ama artık gülüyorum  geriye bakarken. J "Aman bunlar yaşandı ve bitti" ve "ben sana esir olmadım"diyorum. Evet, duş alıyorum. Ama korkum var ya hala... Bir de saçlarım küvete düşmez mi? "Hahahhh tam oldu gözlerim doldu"... Yanımda yardımcı hanım hemen yanıma geldi ve beni teskin etti.



Akşamına kendimi Kadıköy'de bu işi çok iyi yapan bu konuda uzman bir kuaförde buldum. Evet, eğlenerek, birde kendime peruk seçtim. Onunla olan resim ve diğer resimlerimi size sonunda göndereceğim. Daha bitmedi. O günler "MORAL, SABIR ve İNANÇ" çok önemli. Yurtdışındaki ablam her gün arıyor, kardeşim ve abim de olabildiğince yanımda oluyordu. Evet eşimi de bu arada atlamak istemiyorum. Bu konu ağır fazla yazmak bile istemiyorum. Çünkü o sadece maddi olarak vardı. Fakat ben dansımı ederken, maalesef yalnızdım. Lütfen ama lütfen o günlerde hele de böyle bir hastalığın içinde mücadele ediyorsanız. Morale çok ihtiyacınız var. İyi günde sokaktan da sizi eğlendirecek birileri hep var. Ama sizin zor gününüzde yanınızda yoksa. Bir daha o insan ile olmak istemeniz hata...

Ben o hatayı artık yapmıyorum. Çünkü "Arınma" ve "Bağ Kesme" metotlarını ve buna benzer dünya kadar Yaşam Okulu'nda öğrendiğim metotları uyguluyorum. Aslında bunları öğrenmek için okula da gitmeye pek ihtiyacınız olmuyor. Zaten pratik olarak yaşayarak, öğreniyorsunuz...



Son olarak söyleyeceğim çok güzel bir başucu cümlem var... Evet "DÜN YAŞANDI BİTTİ. BUGÜN AN BE AN YAŞANIYOR, YARIN ÖMRÜMÜZÜN GERİ KALAN İLK GÜNÜ AMA ONA DA ÇIKACAKMIYIZ".

·         Zambak Hanım dansa yeni başlayanlara neler söylemek istersiniz...

Ne olur Dansınızı yaparken, sizin daha güçlü olduğunuzu unutmayın. Moralinizi kendiniz "ÖNCE CAN SONRA CANAN"DİYEREK YÜKSEK TUTACAKSINIZ...

Benim duam şuydu: "YARADANIM BENİ BANA, BENİ EVLADIMA BAĞIŞLA".

 Saygıdeğer Dançı dostlarım lütfen ama lütfen "GELECEK GÜNLERİN IŞIĞINI GÖRECEK VE SİZİ ISITTIĞINI HİSSEDECEKSİNİZ BU SİZİN ELİNİZDE" Sonra "YAŞAM DANSINIZI ŞÖLEN HAVASI'NDA YAPACAKSINIZ. Çünkü "BEN ÖYLE YAPIYORUM"... Danscı arkadaşlarımın yanındaki Partnerlerine sesleniyorum. Lütfen özellikle de eşlerine "DANSINIZI YAPARKEN PARTNERİNİZİN ELİNİ BIRAKMAYIN, DANSIN FİNALİNDE SİZE GELECEK MUCİZELER ÇOK GÜZEL OLACAK"...

Sağlık ve mutluluk dolu farkındalıklı bir yaşam sizinle olsun Danscı dostlarım…


·         Dansa yeni başlayanlara neler söylemek istersiniz...

Dansa yeni başlayanlara.

·         İnançlarını kaybetmesinler,

·         Gün saymasınlar,

·         Kendi kendilerinin doktoru olsunlar, çünkü pozitif düşünce ve moral aldığınız ilacı alt-üst etmeye yetip de artıyor bile,

·         Korkmasınlar, yolun sonu ışıklı ve ısıtıcı,

·         Lütfen ama lütfen fazla detaylı tedavileri ile ilgili bilimsel olmayan kaynaklardan bilgi edinmesinler,

·         “Saçım döküldü, kaşım-kirpiğim aman yok”  demesinler. Çünkü inanın tedaviniz bitmek üzereyken, hepsi ama hepsi fırça gibi çıkıyor.

·         Kendilerini kötü hissetmesinler,

·         Okumak ve bu geçirdikleri boş zamanlar için onlara iyi gelecek birkaç başucu kitabı edinsinler,

·         Bir tane örnek verebilirim. KEŞKELERE TAKILMAYIN. Bana çok iyi gelmişti.

·         Eğlenceli TV. Proğramları ve diziler, filmler seyretsinler. Çünkü moral çok önemli.

·         Eve kendilerini bağlamasınlar. Amannnnn işler güçler, hepsi olur biter...

·         Hayattan asla kopmasınlar,

·         Üzüntüleri sevinçlere dönüştürmeyi kendilerine adet edindirecekler. Bu dans onu öğretecek çünkü arkadaşlarıma...

·         Siz aynı zamanda hasta yakınısınız. Hasta yakınlarının hastalara hiç söylememesi gereken sözler ve yapmamaları gereken davranışlar neler?

Bakınız bu çok önemli. Tam damar bir soru:

Ben kardeşim ve annemden tecrübeliyim sanmıştım. Nerde?

Diyorum ya... Hastalıkları ile ilgili fazla konuşmanın anlamı yok. Onlara o zamanlarda sadece manevi destek gerekiyor. Ama lütfen o evde size yardımcı olan birileri olmalı. Danscı arkadaşlarıma "senin ne ihtiyacın var" diye sormasınlar. Çünkü o zamanda her şey ihtiyaç ve ellerinden geleni yapsınlar. Çünkü ben evde yemek yapamıyordum. 6 kürde de 10 gün boyunca. Bir tabak çorba getiren biri olsa da içsem diye. Neyse buralara girmek istemiyorum. Benim bu dansımda yaşadıklarımın sonucunu ben şölene çevirdim. Ama ne olur hep yanlarında olsunlar. Onlara çiçekler, küçük hediyeler ve hayatın zaten hepimiz için bir sürprizlerinin olduğunu söylesinler. Çünkü bugün bana olan olanın yarın kime olacağı belli mi? Evet olmasın ama. Oluyor işte. Son mesajım....HER İYİLİĞİN İÇİNDE BİR KÖTÜLÜK, HER KÖTÜLÜĞÜN İÇİNDE DE BİR İYİLİK VARDIR. Bu şu gibi oluyor. HER ŞERDE BİR HAYIR, HER HAYIR DA BİR ŞER.... gibi.

İnsanların her yaşadığı paylaşıldıkça güzel...

 

·         Son mesajınız. Bana zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim…

Ben Kanserle Dans Ailesi'ni tanıdığımda dansçıydım ve takibe başlamıştım. Zaman içinde toparlandıkça, o güzel insanların paylaşımlarını görmüş ve motive olmuştum. Aradan geçen günler beni daha da bu aileye bağladı. Evet, Kanserle Dans Ailem sizi iyi ki tanıdım. İnanın hayat motivasyonumu arttırdınız. Şimdi bende bir gönüllü olarak hem paylaşımlarım hem de sizin bana verdiğiniz editörlük görevi ile mutlullukla elimden geleni yapacağım... 
 
Röportaj: Ayşin Aksu  




 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder