Panik atak; sanılanın aksine, çok sayıda kişinin yaşadığı bir durumdur. İnsanlar hayatlarında bir defa panik atak geçirebilirler. Bazı durumlarda ise tekrarlayan ataklar söz konusudur. Tekrarlayan durumlar, panik atağın bir hastalık halini aldığının göstergesidir.
Aynı durum alkol için de geçerlidir. Bazı hastalar, alkol kullanımı ile rahatlayarak krizlerden korunma yoluna başvurmaktadırlar. Bu durum da beraberinde alkol bağımlılığını getirmektedir. Alkolün etkisi geçtiğinde belirtiler tekrar meydana gelmektedir.Yapılması gereken, panik atak fark edildiği anda, bir psikiyatri uzmanına başvurmaktır. Gerekli kontrollerin ardından, duruma panik atak teşhisi konduktan sonra, teşhise inanmak ve hastalıkla savaşmak önemlidir. Panik atak krizleri sırasında, hastaneye gitme alışkanlığından tamamen vazgeçilmelidir. Krizler hastanın kendi başına atlatabilmesi, tedavi yolunda atılmış büyük bir adımdır. Çay, kahve ve kafeinli içecekler fazla tüketilmemelidir.
Hastalık halini alan bir panik atak tablosu, kişinin iş hayatına ve sosyal hayatına ciddi zararlar verir. Panik atak, belirli bir tetikleyicinin ortaya çıkması ile yaşanabileceği gibi, hiç sebep yokken de meydana gelebilir.
Ortalama 20 dakika içerisinde adım adım şiddetlenen panik atak, daha sonra yine yavaş yavaş şiddetini azaltarak yok olur.
Yaşanan ilk panik atak tecrübesinde, kişiler genellikle direkt hastaneye başvurmaktadırlar. Herhangi bir fizyolojik sebep bulunamadığında ise durumu şaşkınlıkla karşılamaktadırlar. Kimi hastalar, durumu kabullenemeyip, kendilerinde var olduğuna inandıkları bir hastalığı araştırma yoluna gitmektedirler.
Hemen hemen her panik atak krizinde hastaneye başvuran hastalar, sonuç alamadan evlerine dönmektedirler.
Bu durum, psikolojik olarak da kişileri yormaktadır. Panik atak yaşayan kişiler, bir takım takıntılara da sahip olabilmektedirler. Örneğin, krizlerin ne zaman, hangi ortamlarda geldiğine dair yanlış inançlara sahip olmaya başlayabilmektedirler. Bu hastaların, sosyal hayatları genellikle altüst olmaktadır.
Nedensiz beliren sıkıntılar, kalp çarpıntıları, boğulacak gibi olma hissi, ellerin ve ayakların uyuşması ve karıncalanması, sık sık geğirme, titreme, mide bulantısı, el ve ayakların terlemesi, bayılacakmış gibi hissetmek, ölüm korkusu ve delirme korkuları, panik atağın belli başlı belirtileri arasında yer almaktadır. Panik atak hastaları, doktora başvurmadan ilaç kullanmak gibi yanlışlara düşebilmektedirler.
Genellikle rahatlatıcı özellikleri olan ilaçları tercih eden hastalar bir süre sonra bu haplara bağımlı olmaktadırlar.
Aynı durum alkol için de geçerlidir. Bazı hastalar, alkol kullanımı ile rahatlayarak krizlerden korunma yoluna başvurmaktadırlar. Bu durum da beraberinde alkol bağımlılığını getirmektedir. Alkolün etkisi geçtiğinde belirtiler tekrar meydana gelmektedir.Yapılması gereken, panik atak fark edildiği anda, bir psikiyatri uzmanına başvurmaktır. Gerekli kontrollerin ardından, duruma panik atak teşhisi konduktan sonra, teşhise inanmak ve hastalıkla savaşmak önemlidir. Panik atak krizleri sırasında, hastaneye gitme alışkanlığından tamamen vazgeçilmelidir. Krizler hastanın kendi başına atlatabilmesi, tedavi yolunda atılmış büyük bir adımdır. Çay, kahve ve kafeinli içecekler fazla tüketilmemelidir.
Alkolden uzak durulmalıdır. Alkolün kısa süreliğine vereceği rahatlık, ardından alkol bağımlılığını getirebilmektedir. Bağımlılık tedavileri, panik atak ve benzeri hastalıkların tedavisinden çok daha zordur.
Psikiyatri uzmanı tarafından, panik atak tedavisi için reçete edilmiş ilaçlar, düzenli kullanılmalıdır.
Doktor tarafından ilaç kullanımına son verilmesi söylenmedikçe, ilaçlar kullanılmaya devam edilmelidir. Panik atak, uzmanına başvurulduğu takdirde, tedavisi olan bir hastalıktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder