1 Kasım 2014 Cumartesi

Erkeklerde cinsel isteksizlik


Son yıllarda erkeklerde cinsel isteksizlik bir salgın gibi yayılıyor.

Cinsel ilişki için daha az arzu duyan, cinsellikle ilgili düşüncelerinde azalma yaşayan pek çok erkek var. Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat bu durumu şöyle açıklıyor: “Cinsel istek biyolojik, psikolojik, duygusal pek çok faktörden etkileniyor. Erkeklik hormonu olarak bilinen testosteron ise cinsel istek üzerinde önemli bir etkiye sahip. Testosteron size erkeklik özelliklerinizi verirken sağlıklı bir fiziksel-duygusal-zihinsel yapı da sağlıyor. Cinsel iktidarı, fiziksel ve zihinsel performansı, kısacası dinamik, aktif ve güçlü bir erkekten beklenen her şeyi kontrol ediyor ve düzenliyor.”

İKTİDAR HORMONU TESTOSTERON

Prof. Dr. Halim Hattat testosteron erkek özelliklerinin gelişimi ve fonksiyonu için gerekli olduğunun altını çiziyor: “Testosteron etkisini daha anne karnında göstermeye başlıyor. Ergenlikte cinsiyet özelliklerinin oluşumunu, erişkinlikte ise cinsel isteği ve cinsel performansı etkiliyor.  Bu hormonun genel sağlığınız üzerinde de önemli etkilerde bulunuyor. Kemik yoğunluğunu, kas gücünü, kan yapısını etkiliyor. Zihinsel performans, hafıza, duygusal durum ve motivasyonu iyileştiriyor. Üreme fonksiyonlarını da destekliyor.”

NEDEN DÜŞER?

Hattat, testosteron düşüşünü şöyle açıklıyor: “Cinsel bölgeyi ilgilendiren travmalar, kabakulak gibi enfeksiyonlar, kanda demir fazlalığı, böbrek-karaciğer sorunları, şeker hastalığı, tiroit problemleri testosteron üretimini düşürebiliyor. Testosteron üretimini destekleyen beyin bölgelerinde oluşan problemler veya bazı ilaçlar da testosteron üretimini azaltabiliyor.  Ayrıca kilo fazlalığı, hareketsiz bir yaşam ve aşırı stres de testosteronu baskılıyor.  Testosteronun yaşla birlikte de azaldığını da bilmelisiniz. 30'lu yaşlardan itibaren başlayan bu düşüş 40-50'lı yaşlarda kendini belli edebiliyor.  Testosteronunun ne hızda düşeceği erkekten erkeğe değişse de 65 yaş üzerindeki erkeklerin yaklaşık %30'unda testosteron seviyeleri normalin altında bulunuyor.”

CİNSEL İSTEKSİZLİĞİN TEK SEBEBİ HORMONLAR MI?

Prof. Hattat’ın verdiği bilgilere göre cinsel istek sadece hormonlara bağlı değil. Duygusal durumunuz, yorgunluk seviyeniz, eşinizle olan ilişki kaliteniz,  stresli- öfkeli bir ruh hali, vakitsizlik, eşinizle birbirinize yeterince vakit ayıramamak, iş-aile sorunları ve daha pek çok faktör cinsel isteği azaltabiliyor. Bu nedenle cinsel isteksizliğin altında yatan nedenleri dikkatle incelemek ve çifte özel bir tedavi planı oluşturmak gerekiyor.

BİR ŞEHİR EFSANESİ : ERKEK HER ZAMAN CİNSEL İSTEK DUYAR

Prof. Dr. Halim Hattat sanılanın aksine, erkeklerin her zaman ve sürekli cinsel istek duymadıklarını belirtiyor: “ Hormonlar, hastalıklar, ilaçlar, duygular, düşünceler, ilişkiye dair nedenler,  sigara-alkol kullanımı ve stres gibi birçok faktör cinsel isteği azaltabiliyor.  Bir erkeğin cinsel isteksizlik yaşaması her zaman eşinden soğuduğu anlamı da taşımıyor. Ancak her erkek hayatın getirdiği sorunlardan dolayı veya geçici sebeplerle dönem dönem cinsel isteksizlik yaşayabiliyor. Bu durum ısrarlı bir şekilde devam ediyorsa isteksizliğe neyin yol açtığını anlaması için doktora başvurulması gerekiyor.”

CİNSEL İSTEK DÜŞMANLARI

• Erkeklik hormonlarının yetersizliği
• Diğer hormon sorunları
• İlaçlar (örneğin anti-depresanlar)
• Kalp-damar hastalıkları ve kalp yetmezliği
• Diğer hastalıklar (diyabet, tiroit sorunları, böbrek-karaciğer sorunları, ağrı)
• Öfkeli, endişeli veya depresif bir ruh hali
• Aşırı stres
• İlişki sorunları
• Cinsel yolla bulaşan hastalık kapma veya hamilelik korkusu
• Yaşlanma süreci
• Yetersiz zaman

NE KADAR AZ, AZDIR?

Cinsel istek azlığının tanısında ne kadar azın az olduğunu merak ediyor olabilirsiniz.  Prof. Dr. Halim Hattat’a göre maalesef bu konuda kesin kriterler yok. Ancak bu durumu şöyle anlatıyor: “Yapılan çalışmalar genel nüfusta cinsel istek sıklığının  haftada 1-4 kez ile ayda 2 kez civarında olduğunu gösteriyor. Bu durumda bu sıklıktan az cinsel istek duyanlar cinsel istek azlığı yaşıyor denebilir. Ancak burada önemli olan sizin kendi değerlendirmenizdir. Cinsel isteğinizin azaldığını düşünüyorsanız nedenini bulmak için hekiminize başvurmalısınız.”
kaynak: milliyet


Kocanız Cinsel İsteksizlik mi Yaşıyor?
Erkeklerdeki Düşük Libidonun Sonuçları
Düşük cinsel dürtüden bahsedildiğinde genellikle ilk olarak bu sorunu yaşayan eşin kadın olduğu düşünülür. Ancak eşleriyle cinsel ilişkiye girmeye ilgi duymayan birçok erkek bulunmaktadır.
Erkeklerin çoğu düşük libidoları olduğunu söylemekten çekinse de, bu durum eşlerinde fazlasıyla endişe ve kalp kırıklığına neden olabilir. Cinsel isteklerdeki farklılıklar, evliliklerde büyük sorunlara yol açabilir ve üzerine düşülmezse bu durum evliliklerin bitmesine bile neden olabilir.
Cinsellik ve evlilik uzmanlarına göre, çekingenlik ve arzu eksikliği, üç çiftten birini etkileyen en yaygın cinsel işlev bozukluğudur. Arzu sorunları ilişkideki yakınlık ve samimiyet gibi güzel duyguları tüketir. Evli beş çiftten biri ve evli olmayan fakat iki yıldan beri birlikte yaşayan on çiftten üçü, cinsel olmayan (yılda on seferden fazla cinsel ilişkiye girilmemesi) evlilik ve ilişki sürdürmektedir.
Evli Kadınların Yorumları
Aşağıda bu durumu yaşayan bazı kadınların yorumlarını sizinle paylaşmak istiyoruz. Yorumlardan, bu sorunun evliliklerin üzerindeki yıkıcı etkisini daha net anlayabilirsiniz.

''Kendimi çok yetersiz ve kötü hissediyorum.''
''Ne zaman bir evlilikte yaşanan cinsel tatminsizlikten konu açılsa, kadının cinsel dürtülerinin azaldığından ve erkeklerin daha fazlasını istediklerinden bahsediliyor. Medyada da kadınların değil, erkeklerin cinsellik konusunda daha istekli oldukları konusunda vurgu yapılıyor. Yalnızca iktidarsızlık söz konusu olduğunda, erkeklerin azalmış cinsel dürtüsünden bahsediliyor. Arkadaşlarım ve çevremden duyduklarım sayesinde, her gece fiziksel ilgisizlikten dolayı yastığına sarılıp ağlayan tek kadının ben olmadığına inanmaya başladım.''
''Bana dokunması, biraz ilgi göstermesi için ona gerçekten yalvarıyormuşum gibi hissettim. Zavallı bir kadın gibi...''
''Kocam tarafından kabul edilmediğimi ve reddedildiğimi hissediyorum, başka birinin daha bana söylediği gibi çirkin, sevilmeyen ve önemsiz olduğumu düşünmeye başladım.''
''Bu durumu kabullenmeye başladım.''
“Sevdiğin ve saygı duyduğun ancak fiziksel yakınlığa ilgi duymayan harika bir eşle evli olmak çok zor. Evliliğimizin 15-16 senesi boyunca ayrı yattık ve arada sırada seks yaptık. İyi anlaşıyoruz, aynı şeylerden hoşlanıyoruz ve çok ender tartışıyoruz. Fakat yatak odasında, hissettiğim o derin üzüntü başa çıkabileceğimden çok daha büyüdü. Herkes bizim mükemmel bir çift olduğumuzu düşünüyor, fakat bu tamamen yalan. Birçok kez ona, benim ihtiyaçlarım konusunda içimi döktüm, sevecen ve kibar bir şekilde ‘tamam, bunun üzerinde çalışalım’ cevabı aldım ancak ilişkimizde hiçbir değişim olmadı. Sevgi anlamında ihmal edilmek büyük bir acı ve bu hayal kırıklığımı hiçbir şekilde ifade edemiyorum. Sonunda eşimin ve benim cinsel istek açısından farklı olduğumuz gerçeğini kabul ettim. Bu, onun kötü bir insan olduğu ya da beni sevmediği anlamına gelmiyor. Bu sadece onun sevgisini farklı şekillerde gösterdiği ve benimkinden farklı ihtiyaçları olduğu anlamına geliyor. Fakat bu aynı zamanda benim bir 15 yıl daha bu şekilde yaşayabileceğimi de göstermiyor. İşte üzüntü de burada devreye giriyor. Onu bırakmak ve birlikte kurduğumuz bu yaşamdan vazgeçmek istemiyorum, fakat bu hayatın bir parçası ve bu bedeli ödemek istemiyorum.''

''Sorunu kendimde arıyorum.''
“Yıllarca kocamın benim kadar fiziksel yakınlığa ilgi duymamasının benim hatam olduğunu düşündüm. Belki yeterince güzel ya da seksi değildim. Belki de iyi bir eş değildim. Bu yüzden çabalayıp, ideal eş olmaya çalıştım. Özgüvenim gün geçtikçe azaldı, işimi kurup kendimi meşgul etmeye çalıştım. İki sene önce, uğraşacağım hiçbir şey kalmadı. Bu son iki yılda üzüntüm ve depresyonumla yüzleşmek zorunda kaldım. Bazı insanlar buna orta yaş krizi dediler, bana kalırsa bu tamamen gerçeğin yansıması. Birkaç ay bir danışmanla görüştüm. Hala bunun benim sorunum olduğunu düşünüyordum ve kendimi düzeltmeye çalışıyordum.”

''Kendimi suçlu hissediyorum.''
“En kötü kısmı reddedilmek miydi? Yoksa kibarlık mıydı? Bazen reddedilmenin dışında, keşke kızacağım bir şey yapsa diyorum. Kocamın gösterdiği kibarlık, nezaket ve içten sevgisi bunu daha da zorlaştırıyor. O harika şeyler yaptıkça, ben daha fazla cinsellik istediğim için kendimi suçlu hissediyorum.”

''Kocam çaba göstermiyor.''
“Kocamdan, benimle hiç seks yapmasını istemesem, bu onu çok mutlu ederdi. Ve bu durumun beni ne kadar üzdüğü hakkında da konuşmayı sevmiyor. Sadece üzgün olduğunu söylüyor! Kocamı çok seviyorum ve durum tam tersi olsaydı aramızı düzeltmek için ben elimden geleni yapardım diye düşünüyorum. Onun asla kendisini, benim şu anda hissettiğim gibi hissetmesini istemezdim. Eğer gerçekten duygularımı önemseseydi bu konuda çözüm üretirdi, çünkü beni geri çevirdiğinde bu gerçekten canımı acıtıyor.”

''Sorun kocamda olabilir.''
“Birçok erkek, cinsellikle ilgili sorunları olduğunu kabul etmek istemiyor. Bana kalırsa bu içlerinde ya vardır ya da yoktur. Siz kıyametler koparabilir ya da kendinizi öldürebilirsiniz, fakat libidosu yoksa yoktur. Ancak esaslı adımlar atmadan ve evliliğinizle ilgili ciddi kararlar önce, denemeye devam etmemiz gerekiyor.”
‘Cinsel dürtüsü olan’ eş olmanın verdiği duygusal gerilimden bahsetmek istiyorum. Kocamın sorunu hormonsal ya da tıbbi de olsa, yine de neden beni çekici bulmuyor gibi düşüncelerle güvensizlik ve şüphe yaşıyorum. Bu düşünceler gerçekten beni ve ilişkimizi bitiriyor”

'Bu durum, evliliğimize zarar veriyor.''
“Bu hayatın eksik olamayacak kadar büyük bir parçası. Farklılıklarımız olduğu gerçeğini kabul ediyorum ama yine de bu gerçekten çok üzücü. Çünkü onu çok seviyorum ve biliyorum ki o da beni seviyor. Gerçekten seviyor, fakat bu şekilde yaşayamam. Çok acı verici ve üzücü. Bu sorun yayılmaya ve gerçekten iyi olan ilişkimizin diğer kısımlarına da zarar vermeye başladı. Artık geriye neredeyse hiçbir şey kalmadı. Hiçbir şey hissetmiyorum. Ama hala kendimi seviyorum ve hala kendime sahibim.”

''Kendime güvenim sarsıldı.''
“Sevgimi istediğim şekilde ifade ettiğimde, kendimi boşlukta ve reddedilmiş hissetmeye başlıyorum. Karşıdan sevgi gelmediğini görünce, üzüntü, kafa karışıklığı ve reddedilme ve hemen ardından da kasvetli bir yalnızlık hissediyorum. Bu acıya daha fazla dayanamadığım bir noktaya geldim. Sanırım daha da kötüsü, bir kez daha ilişkiye girmemizin, beni gerçekten sevip sevmemesinin, şişman olmamın, çirkin olmamın ya da güzel kokmamamın, onun için, o kadar da önemli olmadığını fark etmemdi. Başka bir deyişle, kendimden hoşlanmamaya ve bende bir sorun olduğunu düşünmeye başlayacaktım. Fakat sorun bende değil, bunu biliyorum. Onunla birlikte olmak kendimden hoşlanmamaya başlamama sebep oluyordu. Bunu fark ettiğimde, kendime, buna değip değmediğini sordum.’’

İşte evliliğinde cinsellik yüzünden sorun yaşayan kadınların yorumları. Kocaları tarafından istenmedikleri için genelde sorunu kendilerinde arıyorlar ve evlilikleri git gide kötüleşiyor. Eşlerin cinsel isteksizliği, birçok evlilikte sıkça görülen bir durum haline geldi. Eğer siz de aynı sorunları yaşıyorsanız, mutlaka bir evlilik danışmanına başvurmanızı tavsiye ederiz.
kaynak:istanbella.com/

Erkek Cinsel Sorunlarının Psikolojik Nedenleri Nelerdir?

1.Yetiştirilme koşulları ve geleneksel erkek cinsel rolü:
Erkek çocuklarının yetiştirilirken erkek olmakla ilgili toplumsal olarak öğrendikleri şeylerin önemli bir kısmını her zaman seks isteyebilen ve sekse hazır olan bir seks makinesi olmak oluşturur. Erkekler kadınları ele geçirmek ve arzularını doyurmak üzere eğitilirler ve cinsellikle sevgiyi genellikle birbirinden ayırmak zorunda kalırlar. Erkekler cinsel ilişki kurdukları kadınlarla, saygı duyulup evlenilecek kadınları birbirinden ayırma eğilimindedirler. Bir kadını sevdiklerinde ve içselleştirdiklerinde ise onunla tutkulu bir cinsellik yaşama konusunda zorluk yaşarlar.

2.Geleneksel cinsel rolünün dışına çıkamamak:
Geleneksel erkek cinsel rolü, erkekleri eşleriyle genel ilişkilerinde olduğu gibi cinsel yaşamda da aktif ve belirleyici olmaya iter. Ayrıca erkeğin her zaman seks yapabileceğini ve kadını reddetmemesi gerektiğini düşündürür. Gerçekler böyle olmadığı için birçok erkek geleneksel erkek rolünü oynamak için kendisini zorlar ve ortaya çıkan sorunları "başarısızlık" olarak algılar. Hızla gelişen "başarısızlık korkusu" ise performans anksiyetesine neden olduğu için cinsel sorunlara neden olabilir. Cinsel ilişkide amaç, bir şeyi başarmak değil, cinsel eşiyle doyumlu bir cinsel yaşama ulaşmaktır.

3.Negatif beden imajı ve düşük benlik saygısı:
Cinsel işlev bozukluğu bir kez oturduğu zaman bunun bireyin kendilik algısı üzerine etkisi cinsel sorunun devamına veya kötüleşmesine yol açabilir. Bir erkeğin erkeklik duygusu sertleşme sorunuyla çökebilir ve böyle duygularla tetiklenen kaygı sertleşme zorluğunun devamına katkıda bulunabilir.

4.Edilgenlik, çekingenlik:
Bazı erken boşalma vakalarının, belirgin bir edilgenlik problemi vardır. Kızgınlıklarını, öfkelerini genellikle edilgen biçimlerde dışa vururlar. Herhangi bir şeyi reddetmek ve hayır demekte zorlukları olan bu kişiler bunun yerine görünüşte kabul ettikleri şeyleri karşı tarafı hayal kırıklığına uğratacak şeyler yaparlar. Bu kişiler genellikle baskın ve bazen de erkeksi özellikleri olan kadınları eş olarak seçerler. Bir yandan onların her dediğine evet der ve boyun eğmiş gibi görünürken bir yandan da pasif dirençler gösterirler. Erken boşalma da bu pasif direnişin ve karşı tarafı hayal kırıklığına uğratmanın bir çeşididir.

5.Katı dini ve ahlaki inançlar:
Erkeklerde dini inançlar ve katı ahlaki görüşler cinsel isteği çok etkilemezler çünkü en katı dini ve ahlaki inanışlarda bile erkeğin cinsel istek ve haz duyması olağan ve beklenen bir durum olarak karşılanır. Ancak katı dini inançlar kişide olabilecek farklı cinsel haz alma eğilimlerini engelleyerek uyarılma ve orgazm sorunlarına yol açabilmektedir. Uyarılma ve orgazm zorluklarının devam ettiği birçok durumda da zamanla erken boşalma ve cinsel istek bozukluğu da gelişebilmektedir

6.Anne ile ilişkide sorunlar:
Anneye yönelik bilinçdışı aşk kişinin cinsel eşiyle ilişkisinde çeşitli zorluklara yol açabilir. En basit ve en yaygın tipinde sertleşme bozukluğu anneye bilinçdışı bir cinsel bağlılığın devamına dayanır.

7.Babayla ilişkide sorunlar:
Katı ve cezalandırıcı babaları olan erkek çocuklarında cinsel haz almak bilinçdışında baba tarafından cezalandırılacağı korkularına yol açabilmektedir.

8.Kişilik sorunları:
Şizoid kişilik bozukluğu: Bebeklik dönemlerinde anneleriyle yakın bir duygusal ve fiziksel ilişki içinde olamamış erkeklerde bir kadınla cinsel yakınlık ve ilişki isteği az olabilir. Bu kişiler kendi başlarına cinsel etkinliklerde bulunabilmelerine karşın bir eşle cinsel ilişki isteği duymayabilirler.

Annelerine düşkünlük gösteren bağımlı erkekler eşleriyle ya da sevgilileriyle cinsel olmayan duygusal ve fiziksel yakınlık kurabilmelerine ve bundan haz alabilmelerine karşın cinsel ilişkiye girmek istemeyebilirler. Annelerine de eşlerine de bağımlı ve aşırı düşkün olan bu erkekler ilişkide destek ve şefkat arayışı içinde olup erişkinliğin gerektirdiği cinsel yakınlıktan kaçınırlar.

9.Cinsel kimlik ve yönelim sorunları:
Bazı erkekler eşcinsel olmalarına karşın bunun farkında olarak evlenir ya da kadınlarla ilişki kurarlar. Çevreye karşı kamufle olma arzusuyla ya da aile üyelerinden gizleme amacıyla bu tarz bir yaşamı seçen bir erkek genç yaşlarda fiziksel uyaranların ya fantezilerin yardımıyla bir kadınla cinsel ilişki kurabilirler. Eşleriyle sevişirken bir erkeği düşünerek orgazm olabilirler. Ancak bir süre sonra, bir kadınla cinsel ilişki sürdürme istekleri azalır ve ortadan kalkar. Bazen de eşcinsel bir erkek eşcinselliği kabul edilemez bulduğundan eşcinsel arzularını bastırır ve bunların farkında olmaz ve eşcinsellik karşıtı tutumlar göstermek yanında sık sevgili değiştiren çapkın bir erkek gibi davranabilir. Ancak evlendiğinde bir süre sonra ya da bir ilişkisi uzun sürdüğünde cinsel isteğini yitirir. Bazen eşcinsel arzularını kısmen doyuran durumlarda eşleriyle birlikte olabilirken, eşcinsel arzularını uyarmayan durumlarda isteksizlik gösterebilirler. Eşinin başkasıyla birlikte olduğu fantezileri kurmak, eşinin eski cinsel ilişkilerini anlattırmak, eşini başka erkeklerle birlikte olduğu fantezileri kurmaya zorlamak bazen de eşini başka bir erkekle birlikte olmaya zorlamak gibi eylemler eşcinsel arzuları uyarabilen ve kısmen doyuran durumlardır.

Bazı erkeklerde ise eşcinsel yönelimler heteroseksüel bir ilişkiyi engelleyebilecek ölçüde güçlü değildir ama mesela erkeksi, güçlü, baskın kadınlarla olmak gibi zorunluluklar yaratabilir ya da bir kadınla sadece anal yoldan ilişki kurabilmeye olanak tanıyabilir. Eşcinsel yönelimi net olan bir kişiyi heteroseksüel bir ilişkide işlev görmesini sağlamaya çalışmak uzun vadede yararsız olacağı gibi uygun bir yaklaşım da değildir.

10.Yetersiz, yanlış cinsel bilgiler, tabular, mitler, yanlış inanışlar:
Bir önceki kuşak ve akranlardan elde edilen cinsel bilgiler çoğunlukla eksik, yetersiz ve hatta çoğunlukla yanlıştır. Birçok vakada cinsel bilgilendirme ergenlikte işitilmiş kötü şakalar veya cinsel eğitimi zaten yetersiz olan diğer çocuklardan edinilmiştir. Eksik ve yetersiz cinsel bilgilenme aynı zamanda cinsel mitlere ve yanlış inanışlara inanmayı da kolaylaştırır.

11.Cinsel taciz ve travmalar:
Cinsel taciz ve travmalara maruz kalmış erkeklerde en sık rastlanan cinsel işlev bozukluğu sertleşme bozukluğu ve istek bozukluğudur

12.Cinsel fobiler ve kaçınmalar:
Kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de cinsel ilişkinin kimi yönlerinden rahatsızlık duyma söz konusu olabilir. Bazı erkekler eşlerinin kıllarından, cinsel organının kokusundan ya da bir hastalığı varsa akıntılardan rahatsızlık duyabilir ve bunlarla karşılaşmamak için cinsel yakınlıktan kaçınabilir.
13.Psikoseksüel gelişimin erken basamaklarında takılmalar:
Cinsel dürtünün çocukluk boyunca gelişimi cinsel organların egemenliğindeki olgun cinsel aşamaya gelinceye kadar birçok basamaktan geçer. Bu basamakların birindeki şiddetli bir takılma cinsel birleşmenin olmadığı cinsel eylemlerle tatmin arayışı yaratır ya da cinsel birleşme isteksizliğine, uyarılma ve orgazm sorunlarına yol açabilir.

14.Maskelenmiş parafililer (Cinsel sapkınlıklar):
Hiçbir insanın cinsellikte arzuladığı şeyler başka birinin aynısı değildir. Ancak günümüzde başkalarının cinsel deneyimleri sinema, kitaplar gibi çeşitli yollardan öğrenildiğinden giderek insanların cinsel deneyimleri birbirine daha çok benzemeye başlamaktadır. Bazı insanlar kendi cinsel arzuları başka olsa da gördüğü ve işittiği şeylerin ortalamasını normal olarak kabul edip kendilerini buna uymaya zorlamaktadır. Oysa cinsel sapkınlık olarak kabul edilen teşhircilik, röntgencilik, fetişizm, cinsel sadizm, cinsel mazohizm vb. gibi birçok eğilim bir çok kişide vardır. Kişinin kendi özel arzularından kaçıp, normal sandığı tarzlara yönelmeleri cinsel hazlarını azaltır. Bu şekilde tekrarlanan ve doyum vermeyen cinsel deneyimler bir süre sonra cinsel isteği de azaltabilirler. Eşleriyle sevişmek yerine mastürbasyon yapan ya da pornografi izlemeyi tercih eden erkeklerin bazıları, kendi özel cinsel arzularını eşlerine söyleyemeyen, onun yerine bu arzularını fanteziler yoluyla ya da filmlerde izleyerek doyurmaya çalışan kimselerdir. Bazı erkekler de kendi arzularını sapıkça buldukları için, eşlerini buna ortak etmek istemezler ve arzularını mastürbasyonla, film izleyerek ya da paralı ilişkiler yoluyla doyurmaya çalışırlar.

Ancak bazı insanlarda cinsel arzu cinsel ilişkinin tek bir bileşenine takılmıştır ve bir partnerle cinsel ilişkiye izin vermez. Kişi bu arzularını bastırdığı için de ne parafilik yoldan ne de başka yoldan bir cinsel ilişki kurma arzusu duymaz. Eğer bu tür eğilimler cinsel ilişkiye izin vermeyecek kadar güçlü değillerse, kişinin cinsel arzularını fark etmesini ve cinsel yaşamına dahil etmesini sağlayacak tedavi yaklaşımları yararlı olacaktır.

15.Evlilik çatışmaları:
Kadınlarda olduğu gibi erkekler de evlilik çatışmaları ve ilişki sorunlarına cinsel isteksizlikle yanıt verebilirler. Özellikle kızgınlık, kırgınlık duyguları eşle haz paylaşma isteğini azaltır. Bazen de evlilik sorunları depresyona veya kaygı bozukluklarına yol açtığı için cinsel isteği de bozarlar.

Eşler arasında belirgin bir geçimsizlik, öfke ve kızgınlık varsa ve bu sorunlar çözümlenemiyorsa çiftin herhangi bir üyesinde veya ikisinde de cinsel işlev bozukluğu ortaya çıkabilir ya da başka bir nedenle ortaya çıkan bir işlev bozukluğunun devam etmesine yol açabilir.Birçok çift için cinsellik ile sevgi ve genel uyum çok sıkı bir ilişki içindedir ve bunların herhangi birindeki sorun diğerlerine de yansır. Eğer partnerlerden biri diğerine karşı ilgisini kaybetmişse veya gücenmişse tatminkar bir cinsel ilişki genellikle sürdürülemez.

16.Eşe ilgi kaybı:
Partnerler arasındaki çekicilik kaybı genellikle cinsel işlevlere yansır. Değişim kendiliğinden olabileceği gibi yaşlanma veya fiziksel değişikliklerle de (şişmanlık, sakatlayıcı ameliyat, kötü hijyen) ortaya çıkabilir.Erkeklerin ilişkinin ilerleyen dönemlerinde eşlerini anne gibi görmeye başlamaları ya da fiziksel görünümü değiştiği için eskisi kadar uyarıcı bulmamaları nedeniyle eşlerine yönelik cinsel istekleri azalabilmektedir. Özellikle çocuk sahibi olduktan, yani eşleri genç bir kadın olmaktan çıkıp anne rolüne girdikten sonra eşlerine cinsel isteği azalan erkekler bazen genç bir delikanlı gibi yaşam sürmeye başlarlar. Artık "anne" figürü olarak gördükleri eşlerine cinsel ilgileri azalır.

17.Yakınlık sorunları:
Ciddi şizoid, narsisistik ve obsesif kişilik patolojisi olan bireylerde ilişkinin başlangıç dönemlerine cinsel isteksizlik olmasa bile yakınlık ve bağlılık gelişmeye başladığı zaman ilişkiden uzaklaşma arzularının bir yansıması olarak cinsel istekte de azalma ortaya çıkabilmektedir. Yakınlık sorunları istek bozukluğuna yol açabildiği gibi erkeklerdeki orgazm sorunları ve geç boşalmanın da en önemli nedenlerindendir.

18.Eşin cinsel deneyim eksikliği:
Erkekler kültürün etkisiyle cinsel deneyimi olmayan kızları eş olarak seçmek eğilimindedirler. Bu tecrübesizlik cinsel yakınlık sırasında nasıl davranılacağını bilememekten, yanıtsızlığa kadar çeşitli sıkıntılar yaratabilir. Erkekler bir yandan tecrübesiz kadınları seçerler ama bir yandan da özellikle kendi cinsel aktivitesinin iyi olduğunu görmek için eşinin etkileniyor olduğunu görmek isterler. Kendi erkekliğine duyduğu güven eşine verebildiği cinsel hazla artıp azalabildiğinden, yanıt vermeyen, cinsel ilişkiye katılmayan bir kadın, kocasının alacağı doyumu azaltabilir. Her ne nedenden olursa olsun uzamış doyumsuzluklar sonunda cinsel isteğin de azalmasına yol açabilir.

19.Pasif, bağımlı eş:
Kadınların önemli bir bölümü cinsel ilişki sırasında pasif ve hareketsiz kalırlar ya da sevişmeye çok az katılırlar. Erkeklerin önemli bir bölümü eşlerinin cinsel olarak çok aktif olmasından rahatsız olabilirlerse de gene de eşlerini etkileyebildiklerini, uyarabildiklerini ve tatmin edebildiklerini görmek isterler. Eşin yanıtsızlığı erkeğin uyarılmasını ve isteğini aksatarak, sertleşme zorluklarına, erken boşalmaya ve isteksizliğe neden olabilir.

20.Partnerde cinsel işlev bozukluğu:
Kadının orgazm olamaması veya ilişki isteksizliği erkeğin erken boşalmasına veya sertleşme sorunlarına neden olabilir. Cinsel terapiyi kabul eden çiftlerin üçte birinde cinsel işlev bozukluğu her iki partnerde birden görülür. Bazen vajinismusu olan kadınların eşlerinde cinsel birleşmeyi gerçekleştiremedikleri kaygısıyla sertleşme bozukluğu gelişmektedir. Bu durumlarda bazen kadındaki sorun fark edilmediğinden sadece erkek tedavi edilmeye çalışılır ve kadın tedavi edilmediği için başarılı olunamaz.

21.Duygu ve davranışlar üzerindeki kontrolünü yitirme korkusu:
Erkeklerdeki boşalma güçlüklerindeki en önemli nedenlerden biridir. Obsesif karakterler duygular üzerindeki denetimini yitirme endişesi ve kontrollü olma çabaları dolayısıyla orgazm olmakta zorlanabilirler. Narsistik karakterlerde ise özellikle bir başkasının yanında kontrolsüz olmanın yaratacağı "saygınlık" kaybı endişesi, eşin yanında orgazmı engelleyebilir.

22.Bağımsızlığını ortaya koyma korkusu:
Özellikle erken boşalma vakalarının bir kısmında eşini memnun etme kaygıları o denli ön planda olur ki kendi hazları ve istekleri için bir şey yapamaz ve talep edemezler. Eşlerini memnun etme kaygısında yaşadıkları başarısızlık ise başarısızlık ve yetersizlik duygularına sürüklenmelerine ve giderek sertleşmede zorluklar yaşamaya başlarlar.

23.Çocuk sahibi olmak istememek:
Seyrek görünse de özellikle bağımlı ve sorumluluk almaktan kaçınan erkekler, çocuk sahibi olmanın getireceği yükümlülüklerden kaçınmak için cinsel ilişkiye girmekten kaçınabilirler.

24.Psikiyatrik rahatsızlıklar:
Kadınlarda olduğu gibi, depresyon başta olmak üzere birçok psikiyatrik rahatsızlık cinsel isteği azaltır ya da geçici bir süre ortadan kaldırır. Cinsel isteği olumsuz etkileyebilecek diğer psikiyatrik rahatsızlıklar şunlardır: yaygın anksiyete bozukluğu, özellikle cinsellikle ilgili olmak üzere obsesif-kompülsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, panik bozukluk, özellikle kaygının yoğun olduğu dönemlerde şizofreni gibi psikotik bozukluklar.

Cinsel istek azlığı psikiyatrik bir hastalığa ya da onun tedavisinde kullanılan ilaçlara bağlı ise, öncelikle hastalığın cinsel isteği etkilemeyen bir ilaçla tedavisi gerekir. Psikiyatrik rahatsızlık düzelme gösterdiği halde cinsel isteksizlik devam ediyorsa, cinsel terapi ya da soruna yönelik özel yaklaşımlar gerekebilir.

Bazen de tam tersine cinsel işlev bozukluğuna bağlı olarak kaygı bozuklukları ve depresyon gelişebilmektedir. Sertleşme sorunu olan birçok erkek durumunu şöyle ifade ederler: "insanların yüzüne bakamıyorum", "sorunum belli olur diye çok korkuyorum", "kanser olsam bundan daha iyi hiç değilse onurumla ölürüm", "eğer sorunum düzelmezse intihar edeceğim".

25.Stres ve üzüntü kaynağı olan yaşam olayları:
Yas, ekonomik güçlükler, bir yakının hastalığı gibi kişide sıkıntı ve üzüntü yaratan olaylar ya da hayati önemi olan sorunlar cinsel isteği azaltabilirler. Bu durumda kişinin sorunlarına yardımcı olacak, destekleyici tutumlar işe yarayabilir.

26.Yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler:
Erkekler cinsel çekiciliklerini yitirme endişesi daha az duyarlar. Gene de bazı erkeklerde yaşlanmayla performanslarının azalmasıyla yüzleşmemek için cinsel ilişkiden kaçınma ve isteksizlik ortaya çıkabilmektedir. Orta yaşlı bir erkeğin sertleşme ve boşalma için daha fazla uyarıya gereksinim duymasından gururu incinmesi cinsel isteği, ardından da sertleşme sorununa yol açabilir. Öte yandan eklem hastalıkları, kalp damar hastalıkları, kanser ve diğer ciddi hastalıklar cinsel işlevleri bozabilir. Depresyon, kaygı ve bunama (demans) gibi psikiyatrik bozukluklar daha sık görülebilir ve bunları tedavide kullanılan ilaçlar cinsel işlevi bozabilir. Yaşlılıkla ilgili cinsel mitler ve yanlış inanışlar da cinsel işlevleri bozabilir.

27.Kadına yönelik agresyon/saldırganlık/öfke:
Erken boşalması olan bazı erkeklerin bir kadını mutlu etmek veya onu hayal kırıklığına uğratmak biçiminde çelişkileri vardır. Bir yandan eşlerine bağımlıdırlar bir yandan da eşlerine karşı öfkeleri vardır. Sevişme sırasında da bilinçdışı olarak erken boşalarak kadına haz vermek istemezler.

28.Gerçekdışı beklentiler:
Erkekler birbirlerinden ve pornografik malzemelerden gerçek dışı birçok şey öğrenir. Kendi gerçeği ile doğru zannettiği arasındaki uyumsuzluk yetersizlik duygularına ve performans anksiyetesine yol açarak sertleşmeyi engelleyebilir.

29.Performans anksiyetesi:
Bu hastalar performans kaygıları dolayısıyla kendilerini cinsel deneyime bırakma zorluğu çekerler. Birçok alanda kendilerini aşırı eleştiren ve davranışlarını performans açısından yargılayan kimselerdir. Öte yandan performans anksiyetesi cinsel işlev bozukluklarının sürmesinde en önemli etkenlerden biridir. Birkaç kez sertleşme zorluğu yaşayan bir erkek artık her sevişmesinde sertleşme olup olmayacağını merak etmeye başlar ve bu kaygı sertleşmeyi daha da bozar ya da doğrudan engeller. Keza erken boşalması olan erkeklerde de "gene erken boşalacak mıyım?" endişesi boşalmayı çabuklaştırır.

30.Hamilelik ve doğum:
Eşin hamile kalması ya da doğum yapması çözümlenmemiş odipal sorunu olan bir erkekte eşin anneyi sembolize etmesini tetikler ya da arttırabilir ve ortaya çıkan çatışma sertleşme sorunlarına yol açabilir.

31.Aldatılma veya eşin sadakatinden kuşkulanma:
Aldatılma, öfke, kızgınlık yanında yetersizlik kaygılarını da harekete geçirerek sertleşme sorununa neden olabilir. Bazen gerçek olmadığı halde eşinin başkalarıyla ilgilendiğini ya da ilişkisi olduğunu düşünmek kişide yetersizlik duygularına, öfkeye ya da cinsel hazzın paylaşılmasını istememeye neden olarak sertleşme sorununa yol açabilir.

32.Cinsel organlardan iğrenme veya hoşlanmama:
Kadınlarda daha sık görülmesine karşın bazı erkekler kendi cinsel organlarından veya eşlerinin cinsel organından tiksinti duyabilirler. Bazı erkekler eşlerinin vücut salgılarından veya bunların kokularından rahatsızlık duyarlar.

33.Bedensel (organik) hastalıklara reaksiyon:
Birçok hastalık ya da hastalığın yarattığı durum veya tedavi biçimlerine karşı gelişen psikolojik reaksiyonlar cinsel işlev bozukluğuna neden olabilmektedir. Bunların başında kanserler, üreme sistemi ve idrar yolları hastalıkları ve ameliyatlarla diğer ciddi hastalıklar gelir. Kanser; işlev kaybı, çaresizlik, ümitsizlik, suçluluk, ölüm korkusu, ağrı endişesi ve bağımlılık korkuları uyandırır. AIDS'le ilgili inanışlar HIV pozitif kişilerde suçluluk duygularının daha da fazla olmasına ve cinsel yaşamdan daha fazla kaçınmaya neden olur. Yaşamı tehdit eden krizlerde tüm zihinsel enerji ve bu arada cinsel enerji de yaşamı sürdürme enerjisinin emrine verilir.

34.Eşler arasındaki zayıf iletişim:
Cinsel işlev bozukluğu gelişen birçok çift cinsel ilişkilerini konuşamamaktadır. Böylelikle partnerler hem cinsel ihtiyaçlarını ve kaygılarını ifade edemezler hem de her biri karşısındakinin düşünce ve duygusunu tahmin etmeye çalışır. Bu tür tahminler ciddi yanlış anlamalara yol açabilir ve cinsel zorlukları daha da arttırabilir.

35.Suçluluk duyguları:
Çeşitli nedenlerden kaynaklanan suçluluk duyguları cinsel işlevleri etkileyebilir. Aile içi üyelere duyulmuş arzularla ilgili suçluluk duyguları olabileceği gibi, başka biriyle gizli bir ilişkiden, başka birine ilgi duymaktan kaynaklanan veya eşe karşı ilgisizlik ihmal gibi nedenlerle de olabilir.  Erotik hazzı yaşamak bu nedenle imkansız olabilir. Suçluluk cinsel işlev bozukluğunun partner üzerinde algılanan etkileri nedeniyle de hissedilebilir.

36.Kısıtlı ön sevişme:
Sertleşmeyi sürdürememe veya erken boşalma endişesi olan erkeklerde hızlı cinsel ilişki sık görülür. Ancak hızlı ve telaşla yapılan ilişkinin gerisinde yatan korku devam eder ve bu zorunlu bir hale gelebilir.

37.Tecrübesizlik:
Erken boşalma vakalarında en önemli neden boşalma kontrolünün öğrenilmemiş olmasıdır. Erkekler cinsel yaşamlarının başında boşalmayı kontrol etmeyi bilmezler. Üstelik aşırı heyecan, telaş gibi faktörler yanında acelecilik, yakalanma endişesi, uygunsuz ortamlar (asansör , park , bahçe yahut genelev gibi) boşalma kontrolünün öğrenilmesini zorlaştırır. Kişinin cinsel deneyimi arttıkça ve rahatladıkça boşalmayı kontrol etmeyi öğrenebilir ancak cinsel tecrübesi artan her erkek boşalmayı kontrol etmeyi öğrenemez ve bu kişiler ileride erken boşalma sorunu yaşarlar.

38.Eşini memnun edememe endişesi:
Çocukluklarında anneleri, erişkinliklerinde eşlerini tatmin edemedikleri endişeleri olan bazı kişilerde sürekli kadının memnuniyetini takip etme, tepkilerini izleme tutumu gözlenir. Cinsel ilişki sırasında da eşlerinin tatmini ile aşırı meşguliyet dolayısıyla uyguladıkları boşalma yasağı haz almayı ve orgazmı engelleyebilir.
kaynak:cetad.org.tr











İlgili Aramalar: Erkeklerde cinsel isteksizlik, erkeklerde cinsel isteksizlik nasıl giderilir, erkeklerde cinsel gücü artıran yiyecekler, erkeklerde sertleşmeme nedenleri, erkeklerde sertleşmeme sorunu nasıl giderilir
erkeklerde cinsel isteksizlik tedavisi, erkeklerde cinsel sorunlar, erkeklerde cinsel isteksizlik sebepleri
erkeklerde cinsel isteksizlik çözümleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder