Sevgili Merve kısa bir süre once bizimle hikayesini paylaştı. Eşiyle birbirlerine duydukları derin saygı ve sevgiye, yaşadıklarına, tüm zorluklara ragmen Merve'nin hayata hep olumlu, umutlu ve güzel bakışına hayran olduk.
Merhaba Mervecim kendini ve eşin Engin'le hikayeni anlatırmısın bize?
28 yasındayım. 9 senelik evliyim. 3,5 yasinda dünya tatlısı bir kızım var. Eşimle birbirimizi çok sevdik. Ben onu, o beni gözünden sakınırdı. Herkes bizim birbirimize olan baglılığımız ve sevgimizi örnek gösterirdi.
Nasıl teşhis konuldu eşine?
Kasık ağrıları nedeniyle gittik doktora. Tahlillerde birşey bulunamadı. Ancak karın MRında böbrekte kanserli bir kitle görüldü. Önce inanamadık tabii, ailelerimizle paylaştık durumu. Hemen doktor doktor dolaşmaya basladık. Ünlü bir üroloji profesörüne gittik. Acilen radikal nefrektomi ameliyatı (sağ böbrek) yapıldı. Bir hafta hastanede kaldık. Çok sıkıntılı bir ameliyat süreci ve sonrası geçirdik. Uzun bir dönem eşim evde istirahat etti.
Ameliyat sonrası dönemde neler yaşadınız?
Böbreğinin alınmasıyla herşeyin bittiğini düşünüp eski hayatımıza döndük. Kızım o zaman daha 1 yaşındaydı, emziriyordum. Eşim işine basladı, 2 ayda bir tahlillerimize devam ettik. Birbirimize daha sıkı bağlandık. Ameliyattan 1,5 sene sonra kuru bir öksürük başladı. Önce zatürre denildi antibiyotik tedavisi yapıldı ama öksürük kesilmedi. Çekilen akciğer toraksında mediastende ve akciger sol alt lobunda kitle tespit etti. Hemen bronkoskopi yaptılar. Metastas yapmış.
Doktorumuzun yönlendirmesiyle alanında uzman bir onkoloğa gitmeye basladık. 'Evet, kritik bir durum ama 2 seneyi atlatırsak sıkıntımız olmayacak' dedi. Hemen kemoterapiye (votrienti) başlanıldı. Sonra radyoterapi yapıldı, her gün 7 dakika ışın alıyordu. Boğazı yara, yemek yiyemiyor, mamalarla besleniyordu. O da bende iyileşeceğine inanıyorduk. Ama Engin artık hastane ve ilaçlardan bunalmıştı eve gitmek istiyordu. Karacigerine yayıldığını doktorumuzla beraber ona söylememe kararı aldık vazgeçerdi herseyden.
Bu süreçte size ne güç verdi?
Birbirimizden güç aldık. Esim cok sosyal biri, mükemmel bir eş inanılmaz bir baba ve gerek iş gerek aile hayatinda muhteşem bir insandı. Bir yandan psikoterapi aldık. Eşim kızım ve benim için hiç vazgeçmedi, kendime yakıştırmıyorum bu hastalığı dedi. Hayatımıza devam ettik. Gene geziyorduk, yorulduğunda eve geri dönüyorduk. Bir arada olduktan sonra hiç birsey sorun değildi. Bu hastalığın hayatımızı yönetmesine izin vermedik.
Eve çıkınca eşim çok mutlu oldu. O akşam yemek yedi, sabaha kadar konustuk bana bir sürü şey vasiyet etti. Sabah nefes alamayınca acilde totaks tüpü takıldı. Normalde korkarım bayılırım giremem ama onun icin icerdeydim saatlerce ellerimi tuttu sıkıca ve bırakmadı. İşlem yapıldı biz hala el eleydik.
Eşim o aksam entübe oldu yoğun bakıma alındı. Görmemize 1 dakika camdan izin veriyolardı ama beni duyuyor benimle konusmak istiyordu. Bilinci o kadar acıktı ki hemsirelerden kağıt kalem istedi. Bana 3 gün boyunca yazılar yazdı kötü olduğunu söyledi ne zaman cıkacağım dedi.
O gün hastaneden 1 saat olmustu çıkalı geri cağırdılar. Herkes biliyormuş öldüğünü. Son kez görmek istedim, gittim sarıldım ona. Bir yarım gitti ve özlemi hiç bitmiyor. Hicbir cümleye sığmayacak, hicbir kelimeyle ifade edilmeyecek kadar derinlerde. Her hafta Asiyana onu ziyarete gidiyorum, dua ediyorum. Kızımızı onun bana kattıklarıyla kurallarımızla büyütmeye calışıyorum.
Kanserle Dans okuyucularına söylemek istediğin bir mesaj var mı?
Kanserle Dans ailesini uzun zamandir takip ediyordum. Sizi tanıdığım için mutluyum. Anlamak icin yaşamak gerek, tarifi olmuyor. Asla yaşamı ve kendinizi sevmekten vazgeçmeyin. Hayatta olumsuzluklara yer vermemeye calışın.
Hayat sevince güzellesiyor. 'Neden demeyin' telafisi olmuyor çok denedim. Neden yerine ne yapabilirim nasıl mutlu olabilirim deyin. İsteyin hersey daha da kolay olacaktır.
Esra ve Ebru Hanım ne güzel böyle bir projeyi hayata gecirip bu süreci yasayanlara yer veriyorsunuz.
Sevgilerimle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder